31 | Dans

5.7K 562 129
                                    

🎼 KONGOS - Come With Me Now

...

Artık çimenlik alanda değil, ormanın içinde çalışıyorduk. Marvic geniş alanda savaşmanın engellerle dolu bir yerde savaşmaktan farklı olduğunu, her an kendimi kollamamı gerektirecek anları da yaşamam gerektiğini söylemişti. Her gün kendimi daha da gelişmiş halde görmek çok büyük zevk veriyordu.

Eğitime sadece güçlerimle değil, kılıç ve hançerle de devam etmek istediğimi söylemiştim. İlk başta bunu kabul etmemek için dirense de sonunda iki elinde iki kılıçla gelmişti. Onu bir silahla görmek gerçekten garipti, beklediğimin aksine eline aldığı her silaha mükemmel hakim oluyordu. Gölgelerinin ona bu konuda yardım ettiğine emindim, Marvic ise bütün yeteneğin kendine ait olduğu konusunda ısrarcıydı.

Buraya geldiğimden beri beni rahatsız eden tek şey artık kabusları görmüyor oluşumdu. Onları görmekten her ne kadar nefret ediyor olsam da bir anda deliksiz uyuduğum sabahlara uyanmak hoşuma gitmemişti. Yalnızca bir rüya değil, anı olduklarını öğrenmiş ve bununla birlikte onları kaybetmiştim.

Marvic ile kaybedilen anılar hakkında hiçbir şey konuşmuyorduk. Ben ne zaman bu konuyu açmaya kalksam bir şekilde kapatmanın yolunu buluyordu. Hala bir şeylerden kaçmaya çalışıyordu ve bu beni delirtiyordu.

Bu düşünceler zihnimi meşgul ederken sırtımı ağaca yaslamış, Marvic'in nereden çıkıp bana saldıracağını kestirmeye çalışıyordum.

"Cara, ağaçların tepesini görmezden gelemezsin."

Kafamı kaldırıp yaslandığım ağacın dalında oturan Marvic'e baktım. Derin bir nefes çekip dumanlarıyla birlikte yanımda belirdi.

"Çoğu insan ağaçların tepesinde gezmiyor Marvic."

"Lanetli toprakların kalkanı yıkılmak üzere. Sadece insanlara değil, lanetlilere karşı da gözlerin açık olmalı." Omuzlarını silkti, çok normal bir şeyden bahsediyormuş gibi rahattı. Kalkanın yıkılması ne gibi sonuçlar doğuracaktı bilmiyordum. Endişelenmem gereken o kadar çok konu vardı ki, bunu nereye sığdıracağımdan emin değildim.

"Şimdi tatlı kıçını kaldır ve ağaçların tepesine dikkat et. Geçen gün yaptığın o büyülü şey her neyse, onu tekrar görmek istiyorum Cara."

...

Günlük eğitim güneşle birlikte sona ermişti; hantal adımlarla kaleye doğru yürürken aramıza yine rahatsız edici bir sessizlik girmişti. Bu sessizliği bozmak için daha fazla dayanamadım.

"İşler kızıştığında Helena'ya dokunmanı istemiyorum. Eğer sana saldırmazsa aynı şey Trajan için de geçerli."

Cevap vermese de göz ucuyla gördüğüm çatık kaşları söylediklerimi ciddiye aldığını anlamamı sağlamıştı. Kalenin büyük kapısına geldiğimizde konuşmaya karar vermişti.

"Siz insanların birbirinizle böyle vakit geçirmesini ve bundan zevk almasını anlayamıyorum. Ardından birbirinizi seviyorsunuz... Helena gibi..."

"İnsanlarla vakit geçirmek eğlencelidir Marvic. O bahsettiğin şeyin adı ise arkadaşlık." Sesimdeki alaycı tonu bastırmam mümkün değildi. O ise bunu hiç fark etmemiş gibi çoktan şömineli odanın kanepesine kendisini atmıştı.

O an fark ettim, hep yalnız olan Karanlığın Çocuğu hayatında hiç eğlenmiş miydi? Bacaklarını genişçe açıp kafasını geriye atarak gözlerini kapatmış, dinleniyordu. Hep ciddi, öfkeli ve alaycıydı. Eğlence anlayışı hastalıklı mizahından ve kan dökmekten ibaretti. Gerçekten eğlendiğini ya da mutlu olduğunu hayal bile edemiyordum. Nedendir bilmiyorum, onu keyifliyken görmek için can atıyordum.

Gök ve Gece Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin