6 | Özgürlük

7K 576 197
                                    

🎼 Payale Royale - Tonight Is The Night I Die

...

Yoğun sisin içerisinden çıktığımda kendimi Marvic'ten uzağa itmeye çalıştığım için geriye doğru tökezledim ve sert bir şekilde yere kapaklandım. Kafamı yerden kaldırıp ona doğru baktım.

Ellerini arkasında bağlamış, duygusuz bir ifadeyle bana bakıyordu. Yüzünü okuyamadığım için öfkeli mi yoksa sakin mi anlayamıyordum.

Taştan duvarlara ve aynı zemine sahip, geniş bir yapının içerisindeydik. Ellerim ve dizlerim soğuk taşların üzerinde kendine güç toplamaya çalışıyordu.

Kalbimin sesi hala kulaklarımdaydı. Elbisemin eteğiyle boğuşarak birkaç kez yalpaladım, kendimi ayağa kaldırabildiğim an Marvic'in bulunduğu yerin aksi yönüne doğru delice koşmaya başladım.

"Ciddi misin?" Diye arkamdan seslenirken sesi eğleniyor gibiydi.

Tanımadığım bu kalenin koridorlarında yönümü bulma umuduyla hız kesmeden koşmaya devam ediyordum. Bulduğum bir koridora girmiş ve bir şekilde bu kaleden çıkabileceğim büyük bir pencere ya da kapı arıyordum.
Koridorun sonunun merdivene çıkacağına dair olan umudum beni hayal kırıklığına uğratmıştı.

Dümdüz duvarla karşılaşınca son şansımı deneyerek bana en yakın olan kapı kolunu tutup kendimi odanın içerisine attım. Kapının arkasına yaslanıp nefes sesimi duymasından korktuğum için avucumun içiyle ağzımı kapatıp kaderimi beklemeye başlamıştım.

Hiçbir duvarında pencere olmayan bu oda karanlığa yeni bir anlam katmak istercesine içime korku dolduruyordu. Koridordan herhangi bir ayak sesi duymama umuduyla bütün dikkatimi kapının ardına vermiştim.

Eğer beni yakalarsa ne yapacağımdan emin değildim. Bildiğim büyülerin herhangi birinin bana yardımcı olacağını sanmıyordum. Yanımda ona zarar verebileceğim herhangi bir silahım yoktu, olsaydı bile bunun işe yarayacağından da şüpheliydim.

Boynumda sıcak bir nefes hissettim,
"Beni mi bekliyorsun?"

Ani bir korkuyla çığlık atarak geriye doğru sıçradım, karanlığın içerisinde nereden geldiğini anlayamadığım bir kol belimden sertçe tutup beni kendisine doğru çekti.

Bir parmak şıklatması.
Ve bütün oda aydınlandı.

Marvic sıcaklığını hissedeceğim kadar yakınımdaydı, bir eli hala beni tutuyorken diğer elini dramatik bir şekilde geri indirdi.

"Çok eğlendim. Tekrar yapmak ister misin?" Cevap veremeyecek kadar dehşete düşmüştüm. Çırpınarak ellerinden kurtulmaya çalıştım fakat beni en ufak hareketime izin vermeyecek kadar sıkı tutuyordu.
Hafifçe başını salladı.

"Pekala öyleyse." Yine o yoğun, isli dumanın içerisinde kaybolup çok daha soğuk, küf kokusuyla ciğerlerimi acıtan başka bir yerde belirdik.

Küçük, karanlık ve içinde hiçbir şey olmayan bir zindandı burası. Kolumu bırakmasıyla birlikte ondan en uzak olan köşeye gidip sırtımı duvara yasladım.

Sakin adımlarla içinde bulunduğum alanın dışına çıkıp parmaklıkların kapısını kapattı.

"Biliyor musun? Eğer bu küçük kovalamaca oyunumuz olmasaydı gerçek bir yatakta uyumana izin verebilirdim. Şimdi uslu bir kız ol." Ve öylece, tekrar dumanların arasında yok oldu.

Marvic gözden kaybolur kaybolmaz zindanın kapısına doğru koşup kilitlememesini umarak çekiştirdim. Kilitliydi. Her bir parmaklığı tek tek zorladım; çıkabileceğim en ufak bir ihtimal bulabilmek adına dakikalarca küçük hapishanenin her köşesini inceledim.

Gök ve Gece Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin