🎼Kevin McAllister - Play Dirty
Çok kirli dövüşüyorsun, ama çok tatlı seviyorsun.
Çok güzel konuşuyorsun, ama kalbinin dişleri var.
Gecenin geç saatlerde şeytan, ellerini üzerime koy.
Ve asla, asla, asla bırakma....
Kabusla değil, odanın açık camından içeri giren serin rüzgarla ürpererek uyandım. Dün bütün günü odadan çıkmadan, kendime dinlenme izni vererek geçirmiştim.
Güneş en tepede güçlü bir şekilde parlıyordu. Dünden kalan halsizliğimi gece bu yatakta bırakmıştım, vücudumdaki yaralar ve morluklar dışında kendimi çok iyi hissediyordum.
Hep çok sessiz olan kalenin içerisinde Marvic'i göremediğim için çevreye göz atmak amacıyla yemek odasına ilerledim; camdan gözüken bütün ağaçları incelesem de onu bulamadım.Dün odada beni yalnız bıraktığından beri geri dönmemişti.
Odadan çıkmak için arkamı döndüğümde masanın üzerinde duran küçük bir şey dikkatimi çekti. İncelemek için elime aldığımda bunun yarısı ısırılmış ve o şekilde çürümüş bir çilek olduğunu fark ettim.
Valery beni almaya geldiğinde masaya resmen fırlatıp gittiğim çilek... Marvic onu olduğu gibi burada bırakmıştı. Mideme oturan rahatsız verici hissi bastırmaya çalışarak kapıya yöneldim.
Güçlü gözüken güneşe rağmen serin hava ince elbisemin içinden tenime vurduğunda bir ürpertiyle doldum. Neredeyse kalenin bütün çevresini dolaşmış olmama rağmen hala Marvic'e dair bir iz bulamamıştım.
En sonunda pes ederek kalenin içerisine geri döndüm; şömineli odada kendimi ısıtmak istiyordum. Geniş ve rahat koltukların önünde en başta buraya gelmeme sebep olan parşömenler duruyordu. Kaldırmamış olmasına şaşırmıştım, benim bunları görmemi istemediğine inanıyordum.
Kendimi davetsiz bir misafir gibi hissediyordum; bu duyguyu bastırmaya çalışarak bedenimi koltuğa bırakıp önümdeki kağıtları kurcalamaya başladım. Mevcut durumla ilgili herhangi bir bilgiye ulaşmış mıydı diye merak ediyordum.
Parşömenlerin büyük bir kısmı bilmediğim antik bir dilde yazılmıştı. Marvic'in aldığı notlar olmasa büyülerin ne hakkında olduğunu anlama ihtimalim bile olmazdı.
İşine yaramayacağını düşündüğü her şeyi elemişti; üzerinde durduğu bütün büyüler zaman ve hafıza ile ilgiliydi. Her bir büyünün çok rahatsız edici karşılıkları vardı; onlarca insanın hayatını almadan bu büyüleri gerçekleştirmek mümkün değildi. Büyüler ne kadar güçlüyse karşılığında istediği şey o kadar kanlı oluyordu.
Anlaşılan Marvic istediği sonuca ulaşamamıştı. Öfkeyle karaladığı notlarının hepsi yarım bırakılmıştı. Ne aradığını bile bilmeden haftalardır kendini parçalıyor olmalıydı. Düne kadar sadece eksik hissediyor ve kaybettiği şeyi arıyordu. Şimdi ise... ikimizden de alınan ortak bir geçmişimiz olduğunu öğrenmiştik. Nasıl bir geçmiş olduğunu, neler yaşandığını, bunun elimizden nasıl ve neden alındığını bilmiyorduk. Öğrenmek zorundaydık.
Oturduğum yerde kağıtlar üzerinde kafa yorarak saatler geçirdim. Çoğu şeye yabancı olsam da okumaya devam ettikçe anlam vermeyi başardığım parçalar oluyordu. Sadece benim bu işin içine nasıl düştüğümü bir türlü anlamıyordum.
Marvic hala ortalıkta yoktu. Kollarımı iki yanıma açıp esneyerek oturmaktan uyuşmuş olan kaslarımı gevşettim. Gözüm pencereye, batmakta olan güneşin odanın içine yaydığı turunculuğa takıldı. Bütün günü burada okuyarak geçirmiştim. Tıpkı Marvic gibi, benim de elime geçen bir bilgi kırıntısı olmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gök ve Gece
FantasyCara'nın elinden alınan hayatı için intikam yemini ettiği adam, yaşadığı büyülü toprakların en büyük kabusuydu. Karanlığın Çocuğu. Kaderlerinin daha onlar doğmadan önce bir kehanetle birbirine bağlandığını bilmiyordu. Geçmişinin gölgesi olan bu ad...