🎼 Mehro - Pirate Song...
Şehrin kapılarına ulaştığımızda güneş çoktan batmıştı. Bütün günü at sırtında yolculuk ederek geçirmiştik. Böyle bir yolculuğa alışkın olmadığım için iç bacaklarım ağrıdan beni öldürecek hale gelmişti.
Yavaşça açılan devasa kapıların ardından şehir merkezini gördüğümde nutkum tutuldu. Hayalimin çok daha ötesindeydi, bir sürü ev ve iş hanlarıyla dolu sokaklarda yürüyen kalabalık insanlar vardı. Şehir resmen canlıydı.
Kalabalığın sesi kulaklarıma doldu, kimisi yanındaki insanla sohbet ediyor, kimisi bir terzinin önünde alışveriş yapıyor, kimisi manavdaki meyveleri inceliyordu.Ana sokaktan yukarı doğru çıkarken çevreyi seyredebilecek bolca vaktim oldu. Halı dokumacıları, mücevher dükkanları, demirciler, falcılar... Aklıma dahi gelemeyecek dükkanlar sırasıyla dizilmişti.
"Dudaklarını aralayıp öyleyece şehri mi izleyeceksin?" Valery'nin sesinden gülüşünün tınısını duyabiliyordum.
"Burası... beklediğimin çok ötesinde."
"Bütün şehri gezmek için çok vaktin olacak."
Valery'nin minik şatosu patikanın sağında kendini gösterdi. Yolun sonunda Konsey sarayının giriş kapıları gözüküyordu, sağında ve solunda tıpkı Valery'nin şatosu gibi birkaç ev dikkatimi çekti. Sanırım Konsey üyeleri sarayın yakınlarındaki görkemli evlerinde yaşıyorlardı.
Girişte atı almak için bir görevli bize doğru hızlı adımlarla yaklaştı. Valery her zamanki nazik ve çevik bir hareketleriyle attan aşağı atlayıp beni indirmek için vücudunu çevirdi. İki eliyle belimi kavrayıp sanki bir çocuğu indiriyormuşçasına hiç zorlanmadan ayaklarımı toprağa basmamı sağladı.
"Pekala, sıcak bir duşun ardından güzel bir akşam yemeği yiyeceğiz, sonra doğruca uyumanı istiyorum." Bir elini belimden hiç çekmeden diğer eliyle beni evin girişine doğru yönlendirdi.
...
Sıcak suyun altında iyice gevşeyen kaslarıma söz geçirmeye çalışarak kendimi banyodan çıkmak için zorladım. Kendi evimde de böyle bir küvet olması için nelerimi vermezdim...
Valery'den süslü püslü elbiseler haricinde giyecek bir şey istemem gerektiğini aklıma not ederek elime rastgele aldığım bir giysiyi üzerime geçirdim. Karnımın gurultusu bütün odada yankılanıyordu.
Hızlı adımlarla koridordan merdivenlere ulaştım, bu sefer masada yalnızca Valery ve Helena oturuyordu. Açıkçası kaçışımdan herkesin haberdar olup olmadığı endişesiyle şu an yüzleşmeyecek olmam içimi rahatlatmıştı.
"Cara! Seni iyi görmek çok güzel." Helena'nın aydınlık yüzü bütün odada ışık gibi parlıyordu. Gülümseyerek cevap verdim.
"Senin özel bitkilerin sayesinde bu haldeyim."
"İnan bana, bu kadar hızlı iyileşen birini daha önce görmemiştim."
Valery sakince yemeğini yediği tabağından başını kaldırarak muhabbetimize dahil oldu.
"Şifa yeteneklerinin gün geçtikçe güçlenmiş olmasına şükretmeliyiz o halde, değil mi Helena?"
Helena tebessüm ederek başını sallamakla yetindi. Valery elindeki kaşığı masaya bırakarak bakışlarını bana doğru çevirdi.
"Hiç Konsey kutlamalarını duydun mu, Cara?"
Ailemi kaybettikten sonra sokaklarda kimsesiz geçen yıllarımda insanların Konsey kutlamaları hakkında heyecanlı konuşmalarını duyardım. İsteyen herkes gidemezdi, yalnızca seçkin insanlara ve güçlü büyücülere davetiyeler dağıtılırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gök ve Gece
FantasíaCara'nın elinden alınan hayatı için intikam yemini ettiği adam, yaşadığı büyülü toprakların en büyük kabusuydu. Karanlığın Çocuğu. Kaderlerinin daha onlar doğmadan önce bir kehanetle birbirine bağlandığını bilmiyordu. Geçmişinin gölgesi olan bu ad...