Sabah olduğunda ilk işi karakola gitmek oldu kızın. Ailesine haber vermedi çünkü verirse intihara girişlerini öğrenebilirdi ve bunu istemiyordu kendi halinde çözecekti bu durumu.
Soğuk kış günüydü ve Kocaeli'de kuru bir soğukluk vardı. Kabanını üzerine iyice çekti ve karakol merkezine girdi. Sabahın ilk saatleri olduğu için karakolda miskin bir hava vardı, kız umursamadı ve ifadesini alacaklarını düşündüğü yere girdi.
İçeriye girdiğinde orta yaşlı bir adam uyku dolu gözlerle baktı ve "Buyrun ne şikâyetiniz vardı?" diye sordu.
"Bana dadanan bir sapık var. Bilgisayarımı hacklemiş, beni izliyor sürekli. Numaramı da bulmuş mesaj atıp rahatsız ediyor, engelledim başka bir numarayla geldi." Telefonu açtı kız ve ona gece atılan fotoğrafı gösterdi, "Bakın bu fotoğrafın açısı laptobuma bakıyor." Polis memuru kızın gösterdiği fotoğrafa baktı ve daha sonra kıza baktı.
Gösterdiği fotoğrafın kendisinin intihar etmeye teşebbüs fotoğrafı olduğunu bildiği için bu durumun normal olduğunun farkındaydı.
"Kızım sen iyi misin?" diye sordu polis memuru sesi biraz alaya kaçıyordu. "Adam senin ölümünü engellemiş daha ne istiyorsun?"
"Beni engellemiş olduğu bir sapık olduğu gerçeğini örtüyor mu?" diye sordu kız sesi gitgide yükselmişti.
"Bana bak, nerede olduğunu ve haddini bileceksin," dedi polis memuru. "Sesini yükseltemezsin atarım seni nezarethaneye."
Kızın kaşları şaşkınlıkla kalktı.
"Ne yani bir sapığı değilde mağduru mu hapse atacaksın?" diye sordu şaşkınlıkla "Adalet yok mu bu ülkede?"
"Adalet bu dört duvar arasında sadece benim istediğim gibi olur, hadi seni hapse atmadan git buradan." Kız gözlerinin yandığını hissetti, ağlayacaktı lakin bu adamın önünde olmayacaktı. Burnunu çekti.
"Bu durumla sizin evladınız karşı karşıya kalsaydı da böyle umursamaz mı olacaktınız?" Kızın sesi soğuk çıkmıştı, zor durumdaydı ve yardım için geldiği karakolda kovuluyordu. Bu durumu hazmedememişti.
Polis memuru ayağa kalktı ve ellerini masaya sertçe vurdu "Benim kızım sizin gibi oruspuluk yapmaz, başına da böyle bir şey gelmez. Beni daha da sinirlendirmeden git buradan." Bağırdı kıza doğru. Kız duydukları karşısında çileden çıkmıştı. Ona itham edilen sıfatı hak etmiyordu, hatta kimse bu sıfatı hak etmiyordu.
Omzuna astığı çantasının kulpunu tuttu, sinirlerini dizginlemeye çalışıyordu. "İnsanların yüzüne bakıp yapıştırdığınız sıfat umarım bir gün arkanızdan gelmez," dedi ve çıktı oradan. Karakol merkezinden çıktığında gözünden bir damla yaş süzüldü. Böyle olmamalıydı, niye böyle olmuştu ki, diye düşünüyordu.
Elbette intihar edecekti ve bu adamla fazla uğraşmayacaktı lakin ya kız öldükten sonra başka kızlara da musallat olursa? Kız bunu istemiyordu onunla beraber bu adamında dış dünyadan bağlantısı kesilsin istiyordu.
Gözyaşlarını kabanıyla sildi kız, o sırada telefonu titredi. Kız içinden bir lanet okudu ve sinirden titreyen elleriyle telefonunu çıkardı cebinden. Ekranı açtığında o uğursuz adamdan geldiğini olduğunu düşündüğü mesajı okudu.
055**: Komiserler tam bir şerefsiz değil mi? (07.12 AM)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
XXOX | Texting
Teen FictionGizli Sapık: Beni arama, beni bulma. Sana demiştim. Beni öğrendiğin an bu biter. (11.56 PM) XXOX: Bitsin o zaman lanet olası, SEN KİMSİN (11.56 PM) XXOX: CEVAP VERSENE KİMSİN SEN (11.58 PM) Gizli Sapık: İntihar vesilen. :) (12.00 AM) Kurgu, olumsuzl...