-16.bölüm-

272 19 1
                                    

Eda'dan...

Ankara'nın o kendine has havası yüzüme tokat misali çarpıvermişti etrafa bakındığımda mahşer yerini andıran kalabalık ile yüzümü buruşturup havaalanı'nın en ücra köşelerine baktım.

Arabaların olduğu yerde Kartal abi sigarasını yakmış bir eli cebinde arabaya yaslanmış bekliyordu.

Ağır adımlar ile yanına ilerlediğim de beni fark etmemiş başı önüne eğik dalgın bir şekilde sigarasını içiyordu.

Hafifçe öksürdüğümde hızla başını kaldırıp sigarasını atmış ve ayağı ile ezip söndürmüş ve yaslandığı yerden doğrulup koca cüssesi ile bana sıkıca sarılmıştı.

"Çok özlettin prenses, nerdesin sen ya?"

"Sorma abi başıma neler geldi?!"

"En son Handan hanım seni yolladı ben de izine ayrıldım."

Annemin adını söylerken gözlerini devirmiş ve tiksinir gibi yüz ifadesi takınmıştı.

Onun bu haline gülümseyip yolcu koltuğuna bindim.

"Kartal abi, doktorum beni çok fazla heyecanlandırıyor."

Hızla başı bana dönmüş çatık kaşlar ile yüzüme bakmıştı yüzünde bir afallama oluştuğunda neden böyle bir tepki verdiğini anlamamıştım.

"Bir sorun mu var abi?"

"Yok, neyse ben seni bırakayım, Rana'yı okuldan almam gerekli."

"Sonra konuşuruz ama değil mi?"

"Bakarız prenses."

Kartal abi'nin yanağına bir öpücük kondurdum ve koltuğa yayılıp rahat bir pozisyon yakaladığım da uyku moduma geçiş yaptım.

*Bir kaç saat sonra...

Annem Handan Yardımcı yeniden otoriter tavrını takınmış herkese emirler yağdırıyordu.

Evin kapısından içeri girdiğimde bakışları aynı soğukluk ile bakmaya devam ediyordu.

"Eda, odana yerleşince çalışma odama gel."

"Bakarız."

Çatık kaşlar ile yüzüme baktığında ağır adımlar ile bana yaklaşıp tıslar gibi sıkılı dişleri arasından konuştu.

"Sana tercih sunmadım."

Bu haline gülümseyip odama ilerledim ve kapıyı kilitleyip kendimi yatağa bıraktım.

Soğuk çarşaf içimi ürperttiğinde gülümsedim ve yataktan kalkıp odama göz gezdirdim herşey yerli yerinde duruyordu.

Giyinme odasına ilerlediğimde aklım kilitli kasa'nın içerisinde ki ilaçlardaydı.

Giyinme dolabımda kalan kıyafetlerimi ihtiyaç sahiplerine vermişti anlaşılan.

Handan Yardımcı, kalbin çok büyük evet o kalpte her çocuğa, her gence, her aileye yer var ancak o kalbe beni sığdıramadın sen...

Kasa'nın bulunduğu dolabı açtığımda yerli yerinde duruyordu hızla şifreyi girdim ve içinde bulunan paraları pasaportları çıkartıp kasa'nın arkalarına baktım ilaçlar orada duruyordu.

Şişeye baktığımda yarısına kadar doluydu hızla kapağını açtım ve iki tane hap çıkartıp ağzıma attım kapağı geri kapatıp herşeyi kasaya aynı düzenle yerleştirip kilitledim.

Bedenimde hissettiğim rahatlamışlık, boşvermişlik, itaat etme hissi ile odadan çıktım ve Annemin çalışma odasına ilerledim.

Ağzım kulaklarımda gözlerim ışıl ışıl anneme bakıyordum.

"Neden çağırdın beni annecim?"

Afallamış suratı ile gülümsemem daha da arttı.

"Otur şuraya."

Gösterdiği deri koltuğa oturdum ve söyleyeceklerini dinlemeye başladım.

"Ortak şirket'in Ceo'su ile evleneceksin, bunun için de tedaviye çabuk cevap ver Eda."

Deri koltukta oturuşuma özen göstermeden bacak bacak üzerine attım ve geriye doğru yaslanıp ellerimi kenarlardan sarkıtarak yüzüne boş gözler ile yüzüne baktım.

"Senin gibi yaşlı bunaklar dışarı da fazla durunca hayal dünyası genişliyor bence huzur evine ihtiyacın var Handan Yardımcı."

Yerinden kalkıp hızlı adımlar ile yanıma ulaştığında pozisyonumu bozmadan yüzüne bakmaya devam ettim.

Kolumdan yakaladığında gözlerimi devirdim ve bıkkın bir nefes bırakıp konuştum.

"Yine karanlık oda değil mi? Yaşlı bunak eziyetlerine devam mı hala?"

Kolumdan sürüklediğinde bacağım da ki ağrı gün yüzüne çıkmıştı, sanki yüzlerce iğne batıyormuş gibi canım yanıyordu.

"BIRAK BENİ! BIRAK!"

En sonunda beni fırlatarak karanlık odaya bıraktığında kapı kapanmadan önce şunları haykırmıştım;

"SÜREKLİ EKSİK OLAN BİR SÜRE SONRA GEREKLİ DE OLMUYOR HANDAN YARDIMCI!"

BAĞIMLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin