BAĞIMLI

-24.bölüm-

Medya: Güney Bulut Sancaktar

Nam-ı diğer: Doktor

Eda'dan...

Doktor, elinde ajandası ile odaya girdiğinde, ben, hizmetli Türkan abla'nın yardımı ile çoktan hazırlanmış ve yatağıma oturmuş öylece kitap okuyordum.

"Eda, sen uyudun mu?"

"Uyumadım, kitap çok sürükleyici komodin'in çekmecesinde buldum."

Doktor, bıkkın bir nefes bırakıp yanıma geldiğinde tam kitabı elimden alacakken kitabı kendime bastırdım.

"Son 2 sayfam kaldı, bekle."

Pes edercesine ellerini havaya kaldırıp, bir kaç adım uzaklaştığında heyecanla kitabı okumaya devam ettim...

Bu hâlime gülümseyip her zaman ki gibi makyaj masası'nın pufuna geçip oturmuştu, son sayfayı da okuduğumda kitabın kapağını kapattım ve karşımda ki duvara bakışlarım takıldı ve öylece kaldım içimde oluşan boşluk hissi ile hafif bir tebessüm oluştu.

"Kitabın konusu neydi Eda Hanım?"

Daldığım yerden hızla gözlerimi kaçırdım ve gözlerimi kırpıştırıp kendimi toparladım ardından cevap verdim.

"Şizofreni bir kızın aşkını anlatıyordu,kitabın başından beri çok güzel bir aşk hayatı anlatıldı sonunda ise bunların hepsinin kızın aslında kafasında kurduğu bir şizofreni tiyatrosu olduğu ortaya çıktı..."

"Güzel bir kitapmış, ya bu dünya da bizim kafamızda kurduğumuz tiyatro ise aslında biz de derin bir uykudaysak?"

"Of sus! kafamı karıştırma sabah sabah ayrıca benim duş almam lazım doktor."

"Hizmetlilere söylerim şimdi iki kişi gelirler yardım için."

Bıkkınlıkla yatakta yuvarlandığımda doktor yanıma gelip kendini yatağa bıraktığında durdum ve tavana bakıp düşünmeye başladım...

"Tüm gün beni fıtık edeceksin Eda."

Kaşlarım çatıldığında bakışlarımı Doktor'a çevirdim ve hızla konuşmaya başladım.

"Ben ağır değilim bir kere 58 kiloyum."

Alayla gülümsediğinde bakışlarım gözlerinde takılı kalmıştı kısılıyorlardı ve yeşil gözleri kayboluveriyordu...

"Tuvaletim geldi doktor."

Aniden kahkahası kesildiğinde bakışları bana döndü.

"Ne?!"

"Bas baya tuvaletim geldi götür beni."

Acele ile kalktığında ne yapacağını bilemeyerek elleri havada öylece kalakalmıştı.

"Kucağıma nasıl alacağım? Çok yakın temas sevmiyorsun sen, müsaade var mı Eda?"

"Var, çabuk ol! yoksa buraya salıveririm."

Hızla kucağına alıp banyoya doğru ilerlediğinde bedenim kolları'nın üzerinde kaskatı kesilmişti.

Banyo kapısını açıp içeri girdiğinde klozetin kapağını da açtı ve beni oturtup elleri belinde sorgularcasına baştan aşağı süzdü beni.

"Ne bakıyorsun bana öyle?"

"Pijaman ile iç çamaşırını nasıl çıkaracaksın ve giyeceksin onu düşünüyorum."

Gözlerim fal taşı gibi açıldığında kahkaha attı ve lavabo'nun mermerine yaslanıp keyifle süzdü beni.

"Pis sapık! doktor filan değilsin ya sen! Bu mesleği kötüye kullanmaktır şuan!"

"Tamam bağırma hizmetli ablaları çağırıyorum."

Kaskatı kesilmiş altıma yapmamak için kendimi sıkıyordum.

Bir kaç saniye içinde hizmetli bir abla geldiğinde doktor banyodan çıktı ve hizmetli abla'nın yardımı ile tuvaletimi yapabilmiştim.

Geri iç çamaşırım ile pijamalarımı giydirdi ve banyodan ayrıldı hizmetli abla gittiğinde doktor hemen banyoya girmişti.

"Taşı beni."

"Tch, rica et önce."

Öfkeyle yüzüne baktığımda omuzlarını silkip banyoyu inceledi.

"Beni taşır mısın ellerimi yıkayacağım."

Yavaşça eğilip kucağına aldığında elimi yüzümü yıkamam için lavaboya doğru biraz eğilmişti.

Çeşmeyi açıp ellerimi sabun ile yıkadım ve yüzümü de yıkayıp, dişlerimi fırçaladım.

Aynadan doktor ile göz göze geldiğimde sanki biblo taşıyormuş gibi tepkisizdi.

Bir kaç saniye gözlerimiz birbirine takılı kaldığında midem de hafif bir kelebek hissi olmuştu, gözlerimi kaçırdığımda o da kendine gelmiş olacak ki banyo'dan çıkıp beni yatağıma bıraktı.

"Ne kadar da ağırsın! Kollarım koptu!"

İçimde ki sinsi şeytan gülümsediğinde gözlerine "öyle mi?" dercesine baktım.

"Vallahi aynadan baktığımda yüzün hiç de öyle demiyordu."

Şaşkınlıkla yüzüme baktığında gülümsedim ve sırtımı yatağın başlığına yaslayıp kollarımı göğüsümde birleştirdim.

"Yani bana baktığını kabul ediyorsun?"

Şaşırma sırası bana geçtiğinde o da üstten bir bakış atıp makyaj masası'nın yanında ki puf'a geçip oturdu...