-43.bölüm-

87 12 2
                                    


Eda'dan...

Gözlerimi açtığımda aynalı olan tavandan Güney ile kendimi görmüştüm uyurken yüzünü hep boynuma gömüyordu ve mutlaka bana sarılıyordu.

Bir süre boyunca bizi izledim ve en sonunda Güney'i uyandırdım.

"Güney."

"efendim?

Uykulu ve boğuk gelen sesi ile gülümsedim ve bedenimi biraz geriye çekip gözlerimi Güney'in gözlerine sabitleyerek konuştum.

"Aşkım."

"Efendim?"

"Hadi kalk artık, acıktım ben."

"Yemek dışında harika Bi önerim var sana bak mesela insanlar kocasını yiyerek de açlığını giderebiliyo-..."

Koluna bir yumruk geçirdiğimde sözü yarım kalmıştı.

"Kızım ne vuruyorsun ya hem elin de ağırmış."

"Hatırlatırım canım senin karnına yumruk attığım da gücün eskisi gibi değil dedin abartma."

"Ben mi demişim onu?"

"Yok Handan geldi de o söyledi."

"Sen iyi misin güzelim?"

"Annenler ile tanışacağım için heyecanlıyım."

"Anladım ama başka birşey de var sanki?"

"Annenler ile tanışırken giyeceğim elbise beyazdı ve ben regl olmuşum."

Hızla yorganı kaldırdığında pijamalarım ve çarşafta ki kan lekelerini görmüştü.

"Canın yanıyor mu?"

"Biraz ağrı var dayanabilirim ama kapat lütfen utanıyorum."

"hayır."

Ayağa kalktı ve hiç yüzünü bile buruşturmadan tiksinmeyip beni kucağına aldı ve banyoya doğru ilerledi.

"Tiksinmedin mi?"

"Hayır."

Beni küvete oturttu ve yardıma ihtiyacım olup olmadığını sordu.

"Teşekkür ederim ben duş alıp gelirim sen in aşağı."

Güney banyodan çıktığında pijamalarımı ve iç çamaşırlarımı çıkartıp güzelce ılık bir su ile duş aldım ve kan lekelerinden arındım.

Hızlıca siyah bir iç çamaşırı aldım ve pedimi takıp giyindim ardından siyah bir tayt giydim ve üzerine bol paça kot bir pantolon giyindim.

Siyah südyenimi de taktım ve siyah bir crop seçip giydim gümüş zincir de taktım ve saçlarımı tarayıp öylece ıslak bıraktım.

Resmen gençlik lise yıllarıma dönüş kombini gibi olmuştu.

Yüzüme ise güneş kremi sürdüm ve yatakta ki çarşafları ve yorgan kılıfını çıkartıp makinaya atıp çalıştırdım.

Aşağı İndiğimde Güney telefonda birileri ile konuşuyordu.

"Anne ben bugün Trabzon'a geliyorum."

"Ayy gel oğlum çok özledik annem baban diyor ki İstanbul'a gitti bitirdi bizi iyice diyor."

"Estağfurullah babam o nasıl söz bir de yanımda bir kişi daha geliyor."

"Kim geliyor?"

"Sevgilim, evlenme teklifi ettim sizinle tanışmayı çok istedi."

"NE?! ayyyy kız kim çabuk söyle bana, Annecim düğününe çağırsaydın yani! Alacağın olsun."

"İsmi Eda."

Güney'in yanına ilerledim ve karşısında ki koltuğa oturdum zaten tanışacağım için hiçbir şekilde aramaya dahil olmamıştım.

Bir kaç dakika sonra Güney telefonu kapattı ve ve yanıma gelip oturdu.

"Neden yanıma gelmedin?"

"Zaten tanışacağım yüz yüze boş boşuna bölmek istemedim."

"boş boşuna mı? Güzelim senden bahsediyorum sen benim hayatıma neler kattın farkında mısın?"

"Neler kattım mesela?"

"Ben İstanbul'a gelmeden önce işkolik bir doktordum ve diğer taraftan ise babama yardım ederken de acımasızdım kimseye merhamet etmezdim ama İstanbul'a geldim çalışma şeklimi, merhametimi, acımasızlığımı öyle bir yıktın ki annem bile bazen tanıyamıyor."

"İyi anlamda mı? kötü anlamda mı? bu yıkım."

"İyi anlamda güzelim benim."

Evde ki hizmetli bir abla gelip masa'nın hazır olduğunu söylediğinde yerimizde kalkıp masaya doğru ilerledik ve yerlerimize oturup kahvaltı etmeye başladık.

"Annen nasıl birisi Güney?"

"Çok açık sözlü, yani bir hatanı görürse üzülmesin ya diye düşünmez söyler ki, o hatanı düzeltmek için çaba gösterebilesin."

"Hmmm mesela nelere sinir olur?"

"Çok fazla konuşan insanları sevmez, sinir olur."

"Sence annen beni sever mi Güney?"

"Sever güzelim ben sevdim seni o da sever."

"Peki baban o nasıl birisi?"

"Ailesine sadık birisi ve işlerde oldukça titiz çalışır çok önem verir hem işine hem ailesine."

"Anladım."

Yemek sessizlik ile sona erdiğinde, Güney bahçede ki bir kaç adam'a 7 tane araba hazır etmelerini söylemişti.

Bavullarımızı indiren korumalara dikkatli olmalarını söyleyip duruyordu.

En sonunda herşey hazır olduğunda odaya çıktım ve makina da ki çarşaf ile yorgan kılıfını çıkartıp kurutma makinasına attım ve aşağı inip Hanife abla'ya çarşaf ve yorgan kılıfını  kurutma makinasına attığımı söyledim.

"Tamam kızım, dikkatli gidin yavrum Allah tekerinize taş değdirmesin su gibi gidin su gibi de gelin inşallah."

"Amin Hanife ablam Amin."

Tıpkı bir anne gibi sarıldığında gözlerim dolmuştu ayrıldığımız da bir kaç birşey fısıldayıo üflemişti.

"Dua okudum kızım korkma."

"Teşekkür ederim abla."

Arabaya bindiğimde Güney'de şoför koltuğuna binmişti.

7 arabadan diğer 6 tanesi, üçü önümüzde, üçü de arkamızda olacak şekilde yalı'dan çıktık...

BAĞIMLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin