-4.bölüm-

539 35 1
                                    

"kriz"

Eda'dan...

İstanbul'un büyüleyici manzarası ve köprü altından geçen sayısız vapurları, gemileri ve yatları ile insanları kendine hayran bırakıyordu.

Yalı'ya geldiğimde hizmetli ablalar eşyalarımı odama yerleştirmişlerdi ben ise çocukluğumdan bu yana gelmediğim yalıyı gezinip tüm anılarımı birer birer açtım.

Yalı'nın en arkalarında bulunan o karanlık oda'nın önünde adımlarım duvara çarpmış gibi aniden durmuştu geçmişte ki çığlıklarım kulaklarıma dolmuştu.

Korkmuş gözlerle zifiri karanlık odada  her bir yere bakan küçük Eda, tir tir titriyordu dudakları korkudan kurumuş kollarına kendine dolamış oda'nın köşesine sinmişti.

Anılarım aklıma geldikçe bedenim titremeye başlamış ve gözlerim dolmuştu.

Titreyen bacaklarım, bedenimi daha fazla taşıyamamıştı yavaşça bedenimi yere bıraktım ve ellerimi boğazıma dolayıp nefes almaya çalıştım...

*10 yaşında ki Eda'dan...*

"Dadı, bugün ne ders işleyeceğiz?"

"Bugün yürüyüş dersi yapacağız al şu kitapları başının üzerine koy."

Verdiği kitapları yavaşça başımın üzerine koydum ve dik durup karşıya baktım.

"Dadı, oldu mu?"

"Oldu şimdi ritmik bir şekilde sayacağım ve yürüyeceksin."

Dadı ritmik bir şekilde saymaya başladığında kendimden emin bir şekilde karşıya bakarak ve dik bir şekilde yürümeye başladım.

Dadı'm beni "çok güzel, bravo" gibi kelimeler ile daha da motive ediyordu kapı'nın orada annem ellerini göğüsünde birleştirmiş dik duruşu ve katı yüzü ile beni izliyordu.

Dikkatim dağıldığında kafamda ki kitaplar yere düşmüştü annem öfke dolu bakışları ile bana baktığında gözlerim dolmuştu.

"Beceriksiz, bu aile'ye layık değilsin."

Annemin peşinden koştuğumda bağırarak beni durdurmuş ve kolumdan tutup sürükleyerek karanlık odaya getirmişti.

"Ben bir hata yapmadım lütfen yapma anne."

"Kapa çeneni! Sen asla ama asla başarılı olamayacaksın! Beceriksiz!"

"ANNE KORKUYORUM YAPMA LÜTFEN!"

En son kilit sesi ve uzaklaşan topuklu ayakkabı sesi ile her zaman ki soğuk olan en köşeye duvar'ın dibine geçtim ve dizlerimi kendime çekip, kollarımı dizlerime doladım.

İç çekiş seslerim karanlık oda da yankılanıyordu her tarafa her an birşey çıkacakmış gibi korku dolu gözler ile bakıyordum.

Ben beceriksiz miyim? Elimden geleni yapıyorum özür dilerim anne...

*şimdi ki Eda'dan...*

Gözlerimi açtığımda yatağımda uzanmış bir halde buldum kendimi, etrafa baktığımda akşam olduğunu anlamıştım.

Ayağa kalktım ve komodin üzerinde ki telefonumu alıp saate baktım.

"21.46"

Telefonu da alıp ağır adımlar ile aşağı indim ve hizmetli ablalara kolay gelsin dileklerimi iletip atıştırmalık birşeyler hazırladım.

"Türkan Hanım, doktor ne zaman geliyormuş?"

"Geldi bile sizi yatağa taşıyan da oydu."

"Koruma yok muydu?!"

Panik olmuş halde ne diyeceğini bilmeyerek kekelemeye başladığında elimde ki sandviç'i bıraktım ve ağır adımlar ile mutfaktan ayrılıp oturma alanına geçtim.

Yanıma çağırdığım kahya başımda dikilmiş ne diyeceğimi bekliyordu.

"Doktor'a ilet, yanıma gelsin."

Kahya hızla yanımdan ayrıldığında ağır adımlar ile oda da volta atmaya başladım.

Yavaş yavaş bacağımda ki ağrı kendini belli ettiğinde koltuğa oturdum ve derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştım.

Gözlerim kapalı bir şekilde sakinleşmeye çalışırken arkamdan gelen kalın ama hoş bir erkek sesi ile kendimi toparladım.

"Beni çağırmışsınız Eda hanım?"

Ayağa kalkıp arkamı döndüğümde doktor ile göz göze geldim.

Yakut'u andıran yeşil gözleri ile o da bana bakıyordu siyah sakal ve saçlarına zıt beyaz teni ile her kızın karşı koyamayacağı bir çekiciliği vardı.

Uzun saçları hızlı geldiğinden olsa gerek  dağılmış bir kaç tel yüzüne doğru düşüvermişti.

"Buyur geç otur şöyle."

Yanımdan geçtiğinde hafif mentol kokusu burnuma doldu, aramızdaki boy farkına baktığımda omzuna geliyordum.

Karşı koltuğa geçip oturduğunda ben de geri yerime oturdum ve "Anlat." dercesine elimi uzatıp Kendini tanıtmasını bekledim...

BAĞIMLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin