-9.bölüm-

352 26 4
                                    



Eda'dan...

Güney, dün geceden sonra geçmiş hakkında konuşmamış sadece bugün ne yapmak istediğimi sormuştu.

"Yürüyüş yapalım bu ev bana en kötü hatıralarımı canlandırmaktan başka birşeye yaramıyor."

Güney başını onaylarcasına sallayıp odasına hazırlanmak için gitmişti ben ise öylece oturmuş şömine üzerinde duran kazandığım kupalara ve madalyalara bakıyordum.

Gözüm ortada ki büyük kupa'da takılı kaldı sol baldırımda ki morluğun sebebi olan kupa...

Histerik bir gülümseme oluştu dudaklarımda birkaç kez gözlerimi kırpıştırdım ve daldığım anılardan sıyrılıp merdivenlerden inen doktor'a baktım.

Üzerinde ki siyah uzun kollu dar tişört kaslarını daha da ortaya çıkartmıştı altında ise salaş siyah bir eşofman vardı.

Üzerine giymek için de elinde fermuarlı siyah bir sweat tutuyordu.

Uzun uzun süzmem bittikten sonra Güney yavaş adımlar ile yanıma gelip oturdu.

"Eda eğer istemezsen yürüyüş yapmayız."

Bunu derken gözleri sol bacağımda takılı kalmıştı. ne yani bana acıyor mu?!

Kaşlarım çatılmıştı tam sinirle konuşacakken sözümü kesip kendini açıklamıştı.

"Hayır hayır amacım kesinlikle acımak yada ezmek değil kaşlarını çatma hemen."

"Olamaz da zaten öyle birşey hissedersem eğer-...

Doktor aramızda ki mesafeyi azaltıp yüzünü yüzüme yaklaştırdığında gözlerinin içine bakmaya devam ettim cümleler sanki bir anda kayboluvermişti sıcak nefesi yüzümü gıdıklandırıyordu gözlerim yavaş yavaş kapandığında doktor'un erkeksi kıkırtısı kulaklarıma doldu...

Ardından kalın sesi tüm kulaklarımda yankılandı.

"Öyle birşey hissettirirsem eğer görevimi hemen bitirebilirsin eda."

Şaşkınlıkla gözlerimi açıp bu dediğinde kararlı mı acaba diye yüzünün her zerresini inceledim.

Gözlerinde ki kararlılık buzdan kalbimin, uzun zamandır varlığından haberdar olmadığım kalbimin sesini duymamı sağlamıştı.

Kalbimin sesi kulaklarımda çınlıyordu maçlardan ve antrenmanlardan uzun bir süre sonra ilk defa bu kadar net yeniden duymuştum...

Güney aramızda ki mesafeyi normale döndürdüğünde derin bir nefes alıp kendimi toparladım ardından ayağa kalkıp ağır adımlar ile Yalı'nın kapısına doğru ilerledim.

Askı da bulunan kabanımı giyindim ve şapkamı takıp yüzümü gizledim.

Arkamdan yaklaşan Güney' in adım sesleri ile arkamı döndüm ve baştan aşağı süzüp gözlerine baktım.

"Sadece o sweat ile mi geleceksin? "

"Sende her dışarı çıktığında o şapkayı mı takacaksın?"

Bunu dedikten sonra hemen şapkayı başımdan çıkartıp geri askıya astı ve eli ile kapıyı işaret etti.

"evet, şimdi o şapkayı geri ver."

"Eda Yardımcı, sana tedavi sırasında başında olan doktorun olarak o şapkayı takmadan çıkmanı söylüyorum."

Çatık kaşlarım ile yüzüne bakmaya devam ettiğimde kolumdan tutup kapıya doğru ilerledi ve kapıyı açıp bahçeyi işaret etti.

Bıkkınlıkla bir nefes bıraktım ve üzerimde ki sweatshirt'ün şapkasını burnuma kadar çekip kapıya ilerledim tam kapıdan çıkacakken şapkamdan tutulup geri çekilmem ile refleksime oturmuş olan yumruğumu doktorun karnına geçirdim.

Ancak doktorun yüzünde minnacık bir mimik bile yoktu.

Şaşkınlıkla yüzüne baktığımda gülümseyerek konuştu.

"Gücün eskisi kadar yok küçük hanım, şimdi şapkayı takmadan çık."

BAĞIMLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin