Karol'dan
Siyah kot ceketi ve siyah tişörtünün uyumu çok tatlıydı. Üstelik bana çiçek almıştı. Laleler vardı! Ben.. ben laleleri çok severim.R: Hey orada mısın Karol?
Kendime geldim ve hemen ona sarıldım.
K: Bi hayal kırıklığı için daha özür dilerim.
R: Hey ağlamıyorsun değil mi? Şimdi değil gel sahilde ağlarız.
*Başımı evet anlamında salladım*
Bana çiçekleri uzattı ve elimden tutup arabaya kadar getirdi.
K: Ben teşekkür ederim.. çiçekler için. Nereden biliyordun?
R: Neyi?
K: Lale sevdiğimi ?
R: Meslek sırrı.
Kısa bir süre sonra sahile geldik. Ruggero ile deniz kenarına oturduk. Bomboş bir sahildi. Sadece ben ve Ruggero.
R: Nasılsın nasıl gidiyor?
K: İyiyim teşekkürler. Aynı devam ediyor. Sen nasılsın?
Ruggeroya sarılıp onun göğsüne yaslandım oda benim saçımdan öptü.
R: Seninleyken çok daha iyiyim.
K: Gerçekten mi Ruggero?
R: Tabi ki Karol. Tanıştığımız günden beri birbirimize merhem oluyoruz.
K: Haklısın.
Saçımda bir ıslaklık hissettiğimde Ruggero'nun ağladığını fark ettim.
K: Noldu Ruggero! İyi misin? Yoksa yine annen için mi ağlıyorsun? N'olursun ağlama.
R: Ölen ablama çok benziyorsun. Elimde değil. Aynı zamanda annemin kanser oluşu. Ona bir şey olacak diye çok korkuyorum.
Onu göğsüme yatırdım oda belimden sarılıyordu. Saçıyla oynayarak konuşmaya başladım.
K: Hayata inat dik durmak zorundasın Ruggero. Evrenin bir meleği almaya ihtiyacı varmış ve ablanı almış.
Ağlaması dahada şiddetlendi.
K: Ben...özür dilerim öyle demek istememiştim.
Daha sıkı sarıldı ve ağlamaya devam etti.
K: Evet Ruggero. Bazen her şey bir rüya olsun istersin ama bilmiyorum ya iyi tarafından bakmakta lazım.
R: Nasıl olacak bu?
K: Bilmiyorum. Belki sinir krizleri geçirmeseydim sen olmayacaktın. Ama uçakta tanışmasak Carolina tanıştırırdı. Carolina'da tanıştırmasa belki psikiyatri randevuları için seni tercih ederdim...Galiba evren kendini garantiye almış gibi görünüyor.
R: İyi ki varsın Karol. Teşekkür ederim.
K: Ben teşekkür ederim fakat ne yaptım ki.
R: Diyorlar ya sevdiğin insanın varlığı yeter diye. Doğruymuş.
Ağlamayı bırakmıştı. Sahilde dalgaların sesi ve üstümüze vuran ay ışığı eşliğinde oturduk. Kimse konuşmadı. Sessizliğin sesine odaklıydım.
R: Karol özür dilerim gene üşüyeceksin ve hasta olacaksın. Hadi eve gidelim.
Bana elini uzatıp yerden kalkmama yardımcı oldu ve kucağına aldı.
K: Gene başlıyoruz!
R: Karol kilo mu verdin yine?
K: Ruggero sırtın ağrıyacak indir beni!
R: Hayır. Kilo mu verdin yine?
K: Ayaklarım va-
R: Kaç kilo oldun?
K: Pekala verdim biraz daha.
Ruggero araba kapısını açıp beni koltuğa koydu. Diğer taraftanda kendi bindi. Kemerimi takıp Ruggero'ya baktım. Sadece oturup önüne bakıyordu.
K: Ruggero?
Bana döndü yine ağlayacaktı.
R: Kaç kilo oldun?
K: Şey aslında çok düşük değil ya.
R: Pekala ne zamandır veriyorsun bu kiloyu?
K: Yaklaşık dört aydır.
R: Kaç kilo verdin?
K: Bunun ne önemi varki? Organlarım görevini düzgünce yerine getiremiyor elimde olan bir şeyde değil. Gerçekten seçme hakkım olsa çalışanlarını seçerdim. Her gün kusmak gerçekten hiç iyi bir durum değil.
R: Biliyorum! Kaç kilo verdin?
Sesi hafif yüksekte çıktı. Sorun etmedim beni ablası gibi görüyordu.
K: Çok inatçısın. 7!
Arabayı çalıştırıp eve gidiyorduk. Yavaş yavaş yeme bozukluğuna doğru gidiyordum. Evet binbir türlü hastalığa sahip bir durumdayım. Her gün ölümü bekliyorum. Kesinlikle bu acıları çekmek yerine ölmeyi yeğlerim. Her gün yediğini çıkartmak ve geçmişin izleri...bir de zor bir projeye bakıyordum.
Bir süre sonra eve geldik. Lambalar kapalıydı. Galiba uyumuşlar. Saate baktığımda gerçekten geç olmuştu. Yarın umarım uykulu bir şekilde gezmem. Odaya gidip üstümü değiştirdim sonra Ruggero gelip yanıma yattı.
R: Sende ablam gibi bırakma! Sürekli rüyalarıma giriyor! N'olur yarın kliniğe gel sonraki gün içinde hastaneden randevu alayım.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~