11. bölüm : KARANLIK GECE

6.4K 365 33
                                    

Yazardan...

Genç doktor sabah yine gözlerini üşüyerek açmıştı. Yutkunurken boğazı acıyor, kasları sızım sızım sızlıyordu. Yorganı vücudundan atsa, donacak gibi hissediyordu. Hasta olmuştu. Hiçbir tecrübesi olmadığı için ve zehirlenme korkusuyla da sobayı kuramamıştı.

Kuruyan boğazını ıslatmak için baş ucundaki sudan bir yudum içmesiyle gözlerini kıstı. Suyun çelik gibi soğukluğu boğazını bıçak gibi kesmişti. İki gündür bitkindi zaten, ama sağlık ocağına gidip gelebiliyordu. Bugün mümkün değil gidemezdi.

Böyle olmayacağını anlamış ve güç bela kalkarak dolaptan bir battaniye daha çıkardı. Kat kat örtünerek uyumaya çalışacaktı, çünkü kendine ne olduğunu iyi biliyordu, ya da bilmiyordu...

Çok garipti. Vücudu zangır zangır titreyip üşürken, gözleri cayır cayır yanıyordu genç doktorun. Başından yastığa akan boncuk boncuk terleri hiçe sayarak üzerindeki yorganı boğazına kadar çekti. Kimse de arayıp sormamıştı bu saate kadar.

Havalar soğuk olduğu için genel de kimse evinden dışarı çıkmıyor, dolayısıyla da sağlık ocağına kimsecikler gelmiyordu. Bu sebepten dolayı kimse doktorun yokluğunu da fark etmemişti. Burada ölse kimsenin haberi olmayacaktı.

Hava kararmak üzereydi ve doktor yataktan hiç çıkmamıştı. Yemek yemediği için ilaçta alamamıştı. Üç dört kat örtündüğü battaniye ve yorganların altında bile vücudu tir tir titriyordu.

Göz kapakları yüksek ateşten dolayı kapanmak için ısrar ederken
" Anneee '' diye mırıldandı.

...

Kulağın gelen silah sesiyle uykusundan bir anda kalktı ve sağına soluna baktı. Başta rüya gördüğünü sansa da bir kurşun sesi daha geldi. Korkuyla ve hışımla sedirden âşağı inerek cenin pozisyonunda yere yattı. Yüreği ağzında atıyordu.

Kurşun sesleri kesilince dikkatli bir şekilde kalktı. Kalkarken bayılacak gibi olmuş, düşmemek için son anda sedirin tahta kısmına tutunmuştu.

Pencereden dışarıya korkuyla bakıyordu ama zifiri karanlıktada hiçbir şey gözükmüyordu. Buraya geldiği için şansına bir küfür daha etti ve eline feneri alarak kapıya yöneldi. Tuvaleti gelmişti ve tuvalet evin bir kaç metre dışarısındaydı.

Kapıyı yavaşça açtı ve eriyen karların oluşturduğu buzlardan kaymamak için dikkatli bir şekilde adım attı. Vücudu titrediği için fenerin yaydığı ışık, tek bir noktayı aydınlatmıyor zik zak çiziyordu.

Tuvalet ihtiyacını giderdikten sonra yine buzlardan kaymamak için dikkatli bir şekilde yürürken ormanlık alanın oradaki yolda bir arabanın farları yandı. Kimdi bu? Bu saatte ne işi vardı orman da derken, araba hızla kalkış yaptı ve ormanlık alana girdi.

Meraklanan doktor yavaşça arabanın kalkış yaptığı yere doğru yürümeye başladı. Ayağının bastığı ince buz tabakaları kırılıp ses çıkartırken, korkuyla ve endişeyle etrafına bakınıyordu.

Ormanlık alanın içinden gelen seslerle duraksadı ve dinlemeye başladı. Kalbi hızlı hızlı atıyordu. Dudaklarını aralayarak, sesin geldiği yöne doğru bir kaç adım daha attı ve sesleri tekrar duyamsıyla durdu.

Bu bir hışırtı sesiydi. Mutlaka birileri vardı orda. İçinden acaba defineciler kazı mı yapıyor diye geçirirken yerde gördü kan bririkintisiyle ağzından bir inleme kaçtı ve kendini geri attı. Gözleri büyümüş bir vazieytte hızla ağzını kapattı, ormandan gelen sesler her kime aitse birinin burada olduğunu anlamıştı.

Genç doktor ne bir adım ileri ne bir adım geri gidebilmişti. Vücudu kitlenmiş bir vaziyette buzların üzerindeki kırmızı lekeye bakıyordu ki kolundan birinin tutmasıyla bir çığlık attı. Ormandan gelen seslerden dolayı fark edilmesin diye feneri de kapatmıştı. O' nu kimin tuttuğunu göremiyordu.

Elinden kurutulmak için kolunu savursa da asla işe yaramıyordu. Çok güçlüydü.  " İmdaaat " diye bağırdı.

Öyle korkmuştu ki elindeki fenerle adama defalarca vuruyordu. Adam ise O'na hiç bir karşılık vermeden, sadece kolundan tutuyordu.

Doktor, hasta olduğu için ve bu gördüklerinden dolayı artık gücü kalmamıştı. Son bir kez daha feneri adamın kafasına vurmak için savursa da fener elinden düştü.

O'nu kolundan yakalayan adam diğer kolunuda yakaladı ve hafifçe kendine çekti. Doktor, öyle bir korkmuştu ki ağzından bir nida bile çıkmamıştı. Sadece onun nefesini yüzünde hissediyor, bu sıcak nefes onun soğuktan donan yüzünü ısıtıyordu.

Devam edecek...

Geçiş bölümü olarak sayın canlarım, kitap nasıl gidiyor?

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

TİRYAKİ ~ BxB Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin