7. bölüm : KALBE EKİLEN TOHUM

7.4K 498 173
                                    

" Buyur kardeşim, sağlık ocağını kapattım ama bi sıkıntı mı var? " dedim bana yaklaşan gence.

" Yok kral, düğün davetiyesi getirdim sana." diyerek elindeki zarf yığınlarından ismimin yazılı olduğu zarfı çıkarttı ve bana uzattı.

Zarfı açtım, Saniye ve Kâsım isimini görmemle şaşırdım. " Oooo evleniyor musun? " dedim. Gülümseyerek başını salladı ve " Evet " dedi.

" Geleceksin bak düğünüme valla
darılırım. " dedi tek kaşını kaldırarak. Bu kişi beni ormanda bulan ve köye getiren yirmili yaşlarda bir gençti. Evleniyordu ve beni düğününe çağırıyordu. O'na gerçekten büyük bir vefa borcum vardı. En zor zamanımda bana yardım etmiş ve o karanlık gece elini bana uzatmıştı.

Gitmemek olmazdı. Köylülerin beni yabancı olarak değilde kendilerinden biri olarak görmeleri beni çok mutlu etmişti. Hayatımda ilk defa şahsıma özel bir düğün davetiysi alıyor ve düğüne davet ediliyordum. Gülümseyerek, " Tabi ki geleceğim. " dedim.

Zarfın içindeki kartı inceledim, tarih ve saate bakıp, " Pazar saat tam 12'de orda olacağım. " dedim. Düğün evlerinin önünde yapılacaktı. Hayatım da ilk kez gidecektim bir düğüne. Üniversitedeyken arkadaşlarım evlenip davet etsede gidememiştim. Çok zor bir bölüm okuyordum ve değil gezmeye, başımı kaşımaya vakit bile bulamıyordum. Ama şimdi, gidebilirdim.

" Haaa bide yarın akşama çetnevirim var, ona da özellikle bekliyorum. " dedi.

Gülerek, " O ne? " dedim. Hayatımda ilk defa duyuyordum çetnevir kelimesini.

" Alkol falan içilir, çalgıcı gelir, oynar eğleniriz. " dedi hevesle.

" Bekarlığa veda partisi mi? " Anlattıklarına göre buydu sanırım. Düğün gününden bir önceki geceydi. Burada her gün başka bir kelime öğreniyordum.

" He he. Erkeklerin kına gecesi gibi düşün." dedi ve ekledi " Bak geleceksin... ".

" Tamam geleceğim. " dedim. Daha önce hiç böyle bir eğlenceye katılmamıştım. Ne alkol içen ne de dans edebilen biriydim. Aslında böyle eğlenceleri sevmezdim ama kırılmaması için kabul etmiştim. O'na bir borcum vardı sonuçta.

" Düğün evin önünde ama çetnevir köyün biraz dışında. Vural abi de gelecek, ounla gelirsin. " dedi.

" Tamamdır, yarın görüşürüz. " dedim ve O'ndan ayrılarak evimin yolunu tuttum. Her gün bu yolu yürümek bezdiriyordu beni. Yapacak bir şey yoktu. O tarafa giden bir traktöre rast gelirsem şanslıydım.

...

Üzerime giydiğim kısa kollu chef gömleğiyle çatlamış aynadan kendime baktım. Hic fena değildim. Biraz özenmiştim. Elimle kül rengi pembe saçlarıma şekil verirken kapıya yanaşan arabanın korna sesini duydum. Sanırım Vural gelmişti. Bekletmemek için aceleyle işaret parmağıma, baş parmağıma taktığım yüzüklerle kombinimi tamamladım ve evden çıktım.

Dışarıya çıktığımda havanın tamamen karardığını fark ettim. Vural erken çıkarız demişti ama saat dokuz olmuştu. Arabaya bindiğimde Vural şaşıran gözlerle bana baktı ve dudağının kenarını ısırarak, " Vaay doktor, sen neymişsin be? " dedi.

Gülerek, " Noldu? " dedim.

" Sen ne kadar da karizmaymışsın. Sanki şehirli de değil, amerikalı gibisin. Valla köyün kızları seni görse dipleri düşer. " dedi ve arabayı çevirdi.

" Sende hiç fena değilsin. Şu gömleği çıkardığın iyi olmuş. " dedim ona bakarak. O'nu ve bütün köylü delikanlıları nerede görsem hep gömlek giyiyorlardı, mecburiyet gibi. Kot pantolonunun üzerine giydiği siyah boğazlı kazağı cuk diye oturmuştu çocuğun üzerine. Hilal bıyıklarıda bu kombine çok yakışmıştı.

TİRYAKİ ~ BxB Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin