33. bölüm : ACI VERECEK KADAR

3.1K 169 17
                                    

Dün geceyi Emrah'la sağlık ocağında geçirmiştik. Gece geç saatlere kadar konuşmuş ve sohbet etmiştik. Alican'ın yaptığının ne kadar yanlış olduğunu bilsekte, Emrah'a bizim durumunuzunda farklı olmadığını söylemiştim. Belki gerçektende seviyodur diye bile düşünmüştük.

Tabiki saatlerce tek konuştuğumuz konu bu değildi. Bundan sonra nerede kalacağımıda konuşmuştuk. Ben ne olursa olsun evimde kalmak istiyordum ama Emrah'ın buna asla izin vermeyeceğini biliyordum. Ali, bana karşı bi terbiyesizlik yapmamıştı. O'ndan kötülük görmemiştim ama Emrah'ın tavrı netti. Bir süre bir yer bulana kadar Emrah'lar da kalacaktım. Muhtara ve eşine Ali'yle tartıştığımızı söyleyecektim. Bu verdiğimiz karar ne kadar doğruydu bilmiyorum ama orada uzun süre kalmayacağımı biliyordum. Belki sağlık ocağında da kalabilirdim ama Emrah buna da izin vermezdi. Normalde bana bu kadar karışması asla doğru değildi ama onunla tartışmak da istemiyordum. İlerleyen zamanda Emrah'ı ikna eder ve eve geri dönerim diye düşünüyordum. Sonuçta Ali, aynı evi paylaşabilinecek, tertipli ve düzenli bir arkadaştı. Bunu bildiğim için ilk önce onunla konuşmalıydım. Durumu bir de onun ağzından dinlemem ve öyle karar vermem gerekiyordu.

Emrah günlerdir yanımdaydı ve haliyle işleri aksamıştı. Bugün tarlaya gidecegini ve akşam uğrayıp beni alacağını söylemişti. Hala onların evine gitmemin doğru bir karar olduğunu düşünmesem de ' Tamam ' demiştim. Emrah gider gitmez, hastalar gelmeden Ali'yi telefonda aradım ve okula geçmeden sağlık ocağına uğramasını söyledim. Bu konuyu birde onun ağzından dinlemem en doğrusuydu.

...

Hastalar henüz gelmeden gelmişti. Kendime bir kahve yaparken onun geldiğini görmüş ve ona da bir kahve yapmıştım. Çekingen bir hali vardı ve sanki ne konuşacağımızı biliyormuş gibiydi. " Noldu Feridun? Fazla vaktim yok, yarım saat sonra ders başlayacak. " dedi.

Anladığımı başımı sallayarak ifade ettim ve söze başladım. " Ali bana söylemek istediğin bir şey varmı? " dedim.

Derin bir nefes alarak " Anladığını biliyorum. Özür dilerim. " dedi.

" Nasıl yaşadığın beni ilgilendirmez. Keşke bunu bana söyleseydin, sonuçta o evde ikimiz kalıyoruz. " dedim.

" Ne desen haklısın. Erkeğiz işte, bazen sexse ihtiyaç duyarız. " derken kaşlarım çatıştılmıştı.

" Ben bunu anormal karşılamıyorum ama evime kız arkadaşı getireceğini söylemen gerekirdi. Ayrıca burası köy, ya biri duysaydı?" derken başını yere eğmiş ve utanmıştı. O'da biliyordu yaptığının yanlış olduğunu.

Gözümle önümde duran öğretmeni süzdüm ve " Kim bu? Köyden biri değildir inşallah. " dedim. Böyle bir hatayı yapacağını zannetmiyordum.

Hiçbir şey demeden başını kaldırıp sadece bana baktı. Bu bakış ' Evet ' demekti. Sabır dilenerek derin bir nefes aldım ve " Madem seviyorsun, aşksın, neden evlenmeyi beklemedin? " diye sordum.

Sorduğum sorudan rahatsız olmuş bir vaziyette yerinden kıpırdandı ve başını sağa sola sallayarak " Ne evliliği? Sadece bir kaç kez beraber olduk. Hem bunu oda istedi. Bu köyden bi kızla evleneceğimi düşünmüyorsun heralde?" dedi, sonlara doğru gülerek.

Şaşkınlıkla ve sinirle karşımda patavatsızca konuşan adama bakıyordum. Çıldırmak üzereydim. Bu nasıl bir adilikti? Tamam şehirde böyle şeyler olurdu ama burası köydü. Hem de nişanlı çiftlerin telefonda görüşmesinin bile yasak olduğu bir köydü. O kız her kimse bunu bile isteye yapmazdı. Eminim Ali'yle evleneceklerini düşündüğü için birlikte olmak istemişti. Gel görki Ali evlilik lafını duyunca bile kaşları çatılmıştı. Eğer bu olay duyulursa köyde büyük bir kıyamet kopardı...

...

Emrah akşam sağlık ocağından beni almış ve evlerine gelmiştik. Her ne kadar utanıp sıkılsam da muhtar ve eşi bana her zamanki gibi çok iyi davranıyordu. Ali'yle kavga ettiğimiz yalanını söylemiştim. Muhtar bunu duyunca çok şaşırmış ve eliyle sakallarını kaşıyarak ' Allah allah. İkinizde çok efendi ve saygılı çocuklardınız... ' diye sesli düşünmüştü. Bende ev işleri yüzünden tartıştığımızı ve yakın zamanda kesin barışacağımızı söylemiştim. Bunları konuşurken elbette Emrah yoktu.

Hep beraber yemeklerimizi yedikten sonra muhtar ve eşi bizi daha rahat oturalım diye erkenden uyumak istemişlerdi. Çok rahatsızdım, insanları alıştığı şeylerden ve rahatından etmiştim. İçim hiç rahat değildi ve bir an önce buradan gitmeliydim. Muhtar ve eşide onlarla kalacağım için değil Ali'yle kavga ettiğim için üzülmüştü. Benim burda olduğuma tek sevinen kişi Emrah'tı. Annesi ve babası bizi baş başa bırakınca büyük bir keyifle köşedeki en rahat mindere yayılmış ve yanındaki yere eliyle vurarak " Gelsene " diye işaret etmişti. Asla yakınlaşamazdık. Zaten rahatsızdım bide ailesinin içerde olduğunu bile bile cilveleşemezdik.

Kaşlarımı havaya kaldırarak " İyi
böyle " dedim ima ederek. Basılırız diye çok korkuyordum. Emrah televizyonda benim istediğim bir kanalda durmuştu. İzlemeyi sevdiğim bu tür programları Emrah'ın sevmediğini biliyordum ama benim için izliyordu. Daha doğrusu televizyonu değil beni izliyordu.

Bir süre sonra " Bana bi bardak su getirirmisin? " dedi. Şaşırarak kaşlarımı çattım ve benden su isteyen adama baktım. İlk defa benden bir şey rica ediyordu ve şaşırdığım şey neden kalkıp kendisinin almadığıydı. Çünkü yemek tepsisi toplanırken bile beni durdurup annesine kendi yardım etmişti. Yerimden kalkıp tv ünitesinin altındaki bölümden su testisini alarak bir bardak su doldurdum. Yavaş adımlarla Emrah'a doğru ilerlerken o çoktan elini uzatmıştı.

Bardağı yavaşça ona uzattım, değişik bir şekilde gözelerime bakıyordu. " Sağol " diyerek suyu içti ve boş bardağı bana doğru uzattı. Tedirgin bir şekilde elimi bardağa doğru uzatırken kolumdan yakaladı ve beni kendine çekti. Bir anda tüm vücudumu onum kucağında bulmuştum. Bir bebek gibi sarılırken gülerek bana bakıyordu. Ben ise kendimi kaybetmiş ve transa girmiştim. Kalbim yerinden çıkacak gibi atarken uzanarak burnuma küçük bir buse kondurdu. Gerçekten de şuan bebek gibi hissediyordum kendimi. Eliyle kırmızı saçlarımı yavaşça kenara doğru tararken gözü, gözlerimdeydi. Kaşlarını çatarak gözlerimin en derinine baktı ve " Acı verecek kadar güzelsin. " dedi.

Öyle bir bakıyordu ki sanki gözleriyle büyü yapıyordu bana. " Uyuyalım. Sakın gelme odama. " dedim ve kucağından kalktım. Kalkarken elimden tutmuş ve bileğime bir öpücük kondurmuştu. Daha fazla onun kucağında kalırsam muhtemelen muhtar ya da eşi uyanacaktı.

Ben Emrah'ın odasında kalırken O'da salonda kalıyordu. Onun yatağında ve onun yastığında sinen erkeksi kokusuyla gözlerimi kapattım ve uykuya daldım. Bunun adının aşk olmadığını bilsem kendimi kaybetmek sanırdım.

Evet canlar kitap hakkındaki yorumlarınızı merak ediyorum.

Doktorla ülkücünün birlikte olması için ancak böyle bir seyin olması gerekiyordu. Evet bir kaç bölüm sonra smut uyarısı vereceğim 🤪 Başta bu kitapta cinsel sahneler yazmak istememiştim ama istek üzerine yazacağım.

TİRYAKİ ~ BxB Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin