Akşam için mutfakta yemek hazırlıyordum. Mesleğimden ayrı kaldığım bu günlerde, internetten bir çok yemek tarifi öğrenmiştim. Elbette mesleğimden ayrı kalmayı istemiyordum, bunu yapacak da değildim. O kadar yılı, o kadar emeği heba edemezdim. Bana bu konuda en büyük destekte Emrah'tan gelmişti.
Sadece erteliyordum bu işi. Kendimizi yeni yeni toparlamış ve sıfırdan bir hayata başlamıştık. Zamanında bom boş olan bu evi, benim birikmişimle ve Emrah'ın kazandığıyla dayayıp döşemiştik. Çok şükür bir eksiğimiz yoktu ama gençtik ve istekliydik. Daha iyi bir evde, daha iyi şartlar altında yaşayabilirdik. Bunun için benim de bir an önce çalışmaya başlamam gerekiyordu. Tek sıkıntı benim tayinimin nereye çıkacağıydı. Emrah bu şehir de görev yapıyordu, eğer benim tayinim başka bir şehre çıkarsa ikimizden birinin fedakarlık yapması gerekecekti.
Bir taraftan yemeği yaparken bir tarafdan da telefondaki tarife bakıyordum. Emrah, her ne kadar et yemeği sevse de ben o tür yemekleri yapamıyordum. Yemekleri ben yaparken Emrah'ta bulaşıkları yıkıyor ya da kahvelerimizi yapıyordu. İzin günlerinde ev temizliğinde bana yardımcı oluyor, her işe elinden geldiğince benle beraber koşturuyordu.
Kim derdi ki Emrah'ın ev işi yapacağını? Ben hayatına girdikten sonra bir çok şey değişmişti onda. Bunu kendisi de söylüyordu. Sadece milliyetçi kitaplar okurken şimdi benle beraber romantik ve dram romanları da okuyordu. Müzik tarzı bile değişmişti. Yalnız kaldığında arabesk dinlese de ben yanında olunca radyoda çalan hoşlanacağım müzik türünde kalıyordu. Tek değiştiremediğim şey giyim tarzı ve elinden bırakmadığı tesbihiydi. Ona daha çok yakışacağını söylediğim kazak ve tişörtleri asla giymiyor, gömlek giyiyordu. Elbette buna karışamazdım, hakkım yoktu ama siyah bir kazak giydirdiğimde de aşırı yakışıklı oluyordu.
...
Yemekleri yapmış ve mutfakta biriken malzemeleri toplayıp temizlik yapıyordum. Kapının açılmasıyla Emrah'ın geldiğini anladım ve " Mutfaktayım. " diye seslendim.
Emrah'ın uzaktan duyduğum, " Feridun misafirlerimiz var. " sesiyle elimdeki bezi bıraktım ve mutfaktan çıktım.
Vural hariç eve gelip giden kimse yoktu. Emrah'ta ocaktaki arkadaşlarıyla genelde dışarda buluşur, eve getirmezdi. Kimdi şimdi bu gelen?
Koridorda karşılaştığım iki bedenle duraksadım ve olduğum yerde donup kaldım. Annem ve babam bütün mahçubiyeleriyle bana bakıyorlardı.
Hicbir şey söyleyememiş ve hiçbir şey yapamamıştım. Aldığım karar neticesinde 1 yıldan fazla bir süre beni arayıp sormamışlardı.
Emrah benim halimi görüp annem ve babamın arkasından geçip eliyle salonu işaret etti ve " Buyrun. Lütfen abi buyrun. " dedi.
Annem ve babam benim ne kadar onlara karşı tavırlı olduğumu anlamıştı. Üzgün bir şekilde boyunlarına bükerek salona geçtiler. Emrah, onları kendi annesi babası gibi salona buyur ederken ben koridor da kalakalmıştım.
Sinirdi, hissettigim duygunun tam adı. Bana söyledikleri şeyler kulağımdan gitmiyor, bunca yıl evlatlarını arayıp sormamalarını hiç doğru bulmuyordum. Evet hatalarının farkına varıp buraya kadar gelmeleri güzeldi ama nasıl hiç bir şey olmamış gibi gülebilirdim ki?
Koridorda beklerken Emrah, yanıma gelmiş ve beni nazikçe kolumdan tutarak mutfağa çekmişti. Konuştuklarımızı ailem duymasın diye de kapıyı hafifçe kapatmıştı.
Kolumdan tutarak, " Feridun, baban benimle iletişime geçti. Sana sormadan alıp buraya getirdim ama inan bana çok pişmanlar. Sana da iyi gelmiyor zaten küslük, ben biliyorum. " dedi.
Yutkundum ve gözlerimi yumdum.
Emrah, " Bak gülüm ben de bizimkilerle küsüm ve seninde benim yaşadığım şeyleri yasamanı istemiyorum. Hadi bi Hoşgeldiniz de, ellerini öp. " dedi.
Emrah, hevesle bana bakarken başımı salladım ve kabul ettim.
...
Salondan içeri girmemle annem ve babam hemen ayaga kalkmıştı. Yavaş adımlarla babamın yanına vardım ve " Hoşgeldin baba " diyerek elini öptüm. Elini öptürür öptürmez bana sımsıkı sarıldı ve ağlamaya başladı. Ben de fazla dayananamamış o şevkat dolu bedene kollarımı dolamıştım.
Anneme de sarılacakken bizi kenardan izleyen Emrah'a baktım. Emrah başıyla beni onayladı ve " Ben çıkayım. " dedi. O İzmir'e bize geldiğinde annem onu hiç iyi karşılamasa da, o onlara karşı çok misafirperver ve düşünceliydi. Bir kez daha anlamıştım ki; olgunluk, büyüklük yaşla alakalı bir şey değildi.
Annem'in Emrah'a " Gitme oğlum. " demesiyle hem ben hem de Emrah şaşırmıştık. Annem Emrah'tan hiç haz etmeyen biriydi. Bizim arkadaşlığımızı bile bitirmek için elinden geleni yapmıştı.
Emrah gülümseyerek anneme başını salladı ve " Olsun, sizin konuşacaklarınız vardır. Hasret giderin. " diyerek bana bi bakış attı ve dışarı çıktı.
Şimdi anneme gelmişti sarılma sırası. En çok da ona kırgındım. " Emrah' mı, biz mi seçimini yap. " diyerek bana şart koşmuştu. Babama karşı daha ketun ve kararlı bir yapısı vardı. Kuralları sabit, doğrusu tekti. Evde bile babamın değil onun sözü geçerdi.
Bir süre harketsiz bir şekilde birbirimize bakmıştık. Daha sonra dolan gözlerle bana baktı ve " Özür dilerim oğlum. Söylemeye fırsatım olmadı ama seninle gurur duyuyorum. " dedi titreyen sesiyle.
" Niye anne? " dedim.
" Ben hep yüklendikçe yüklendim sana. Ama sen hiçbir zaman ezdirmedin kendini. Hep dim dik başını kaldırdın benim kurallarımın arasından. Bu yaşadığımız da bunun kanıtı. Seninle gurur duyuyorum. " dedi.
Dolan gözlerimdeki yaşı engellemek için derin bir nefes aldım ve " Niye öyle başımı kaldırdım biliyor musun anne? " diye sordum.
Annem dudaklarını birbirine bastırmış bir şekilde başını salladı.
" Çünkü sen beni öyle yetiştirdin. Kendimi ezdirmemeyi sen bana öğrettin. " dedim ve gülümseyerek sımsıkı sarıldım.
O da anında bana sarılmıştı. Babam da dayanamamış kollarını açarak bize sarılmıştı. En son, tıpı kazandığımda böyle üçümüz beraber sarılmıştık.
Bir süre hem ağlaşmış hem de sarılmıştık birbirimize. Birbirimize duyduğumuz bu hasreti sonunda gidermiş ve barışmıştık.
Emrah'ın yaptığı bu emrivakilik çok mutlu etmişti beni. Kendisi ailesiyle görüşmese de ailenin her şey olduğunu iyi biliyordu. Kendi mahkum kaldığı bu her şeyden benim de mahkum kalmamı istememişti.
Finale son 2
...
İş mi arıyorsun, o halde tam hayalindeki iş! Sağlığına mı kavuşmak istiyorsun, o halde bol şifa! Yeni yerler mi keşfetmek istiyorsun, o halde ihtiyacın olan imkanlar ve bol şans hep seninle olsun; tüm dileklerin 2024’te gerçekleşsin!🙏🥰
Yeni yılın sevgi, bol mutluluk ve hatırlandıkça tebessüm yaratacak samimi anılarla dolu olması dileğiyle… Sağlıklı ve huzurlu nice yıllara! Hepinizi çoook seviyorum ❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TİRYAKİ ~ BxB
RandomTAMAMLANDI. Nefretten büyük bir aşka dönüşen sevda. Küçük bir köye atanan küpeli doktor ve köyün homofobik ağır abisinin hikayesi...