Gözlerimdeki yaşlarla yürüyordum. Dizlerim titriyor, enerjim bir kaç dakika içinde tamamen alınmıştı. Peşimde iki yıkılmış insan bırakmıştım. Annem ve babama Emrah'la olan ilişkimi söylemiş, itiraf etmiştim. Daha fazla saklayamazdım çünkü bu yük bana çok ağır geliyordu. Dayanamıyordum.
Her ikisini de karşıma almış ve her şeyi olduğu gibi anlatmıştım. Duyduklarıyla babam'ın başından aşağı kaynar sular dökülürken, yüzünün rengi değişmti. Dişlerini ufalayacak kadar sıkmıştı. Ne sinirlenmiş, ne de bağırıp çağırmış, ne de tek kelime edebilmişti. Koskoca adam taş kesilmişti.
Annem ise her şeyi biliyor ve tahmin ediyormuş gibi gözlerini sımsıkı yummuştu duyduklarıyla. Ben hiçbir annenin duymak istemediği şeyleri ısrarla söylerken kulaklarını iki eliyle de kapatmıştı. Sadece gözünden bir kaç damla yaş süzülmüştü yanağına.
Evden çıkarken kırılıp dökülen eşya seslerini ve babamın " Benim öyle bir oğlum yok, yok. " dediğini duymuştum. Babam'ın bu son sözleri kulağımda hala çınlıyordu. Aradan ne kadar zaman geçerse geçsin unutmayacak ve beynimin bir yerlerinde kalacaktı bu sözler. Öyle bir sesti ki, sicim gibi yağan yağmurun sesi bile kafamdaki sesi bastırmaya yetmiyordu.
Her ikisini de kaybetmiştim. Bir daha hayatımda olmak istemeyeceklerdi. Onlar için büyük bir utanç kaynağından başkası olmayacaktım. Acıyla ve kinle hatırlayacaklardı beni. Belkide de hatırlamak istemeyecek kadar siliceklerdi.
Gidecek hiç bir yerim yoktu artık. Aile kapılarını tamamen kapatmıştım. Sağlık ocağına gitme fikri bile aklıma gelmemişti bu piskolojiyle. Kendimi tek güvende hissettigim limana sığınacaktım. Emrah'a.
...
Emrah beni evlerinin bir odasına bırakmış ve ' Ne olursa olsun ben gelmeden buradan çıkma. ' demişti. Benim bu halimi görüp endişelenen muhtar ve eşiyle konuşacaktı. Aklım, fikrim hala kıyameti kopardığım evimdeydi. Çıkıp, gitmişler miydi merak ediyordum. Gözümden yaşlar sesizce titreyen elime düşerken içerden bir ses duydum.
" Hemen gidecek o şeytan bu evden. " Emrah'ın annesi konuşmuştu. Haykırmıştı adeta. Emrah'ta annesine ve babasına anlatmıştı ilişkimizi. Babası nasıl yıkıldıysa hiç sesi çıkmıyordu. Annesi ise bağırıp, çağırıyor, Emrah'a ve bana hakaretlerini sıralıyordu.
" Allah'ım canımı alsaydın da duymasaydım bunları. "
" Okuduğun kitaptan, kıldığın namazlardanda mı utanmadın? "
" Gidecek o orosbu çocuğu evimden. " derken sesler yakınlaşmış ve yükselmişti. Emrah'ın annesi beni kolumdan tutup atmak için geliyordu. Korkuyla ve endişeyle yerimden kalkarken her yerim tir tir titriyordu. Emrah onu engellemiş olacak ki kapı hala açılmamış ve kadın içeri girememişti.
" Yazıklar olsun sana. Kimi korumak için durduruyorsun anneni? Kimi? " diye konuşmuştu annesi.
" Aşığım anne, Allah benim belâmı versin çok seviyorum. Yaşayamam onsuz, ölürüm. " dedi Emrah. Onun bu sözüyle gözümdeki yaşlar hızla akmaya başlamıştı.
" Aşk ne, aşk ne edepsiz? Şeytan icadı. " dedi annesi. Babasından hiç ses çıkmazken Emrah annesini sakinleştirmek için uğraşıyordu. Sonumuzun böyle olacağını biliyordum. İki aileyide perişan etmiştik. Yıkıp geçmiştik. Her şeyin suçlusu bendim. Emrah'ı reddetseydim bunların hiç biri olmayacaktı. O gece ormanlık alanda beni bekleyen adamın yanına gitmeseydim ikimizin de ailesi bu durumda olmayacaktı.
Gerçek şuydu ki burada asla kalamazdım. Bu köy de asla kalamazdım artık. Emrah, ben gelmeden çıkma dediği için asla çıkamıyordum. Yapacağım yanlış bir hareket her şeyi daha da kötü kılabilirdi. Bu yüzden ailesinin sakinleşmesini ve Emrah'ın buraya gelmesini bekliyordum. Ama annesi hiç sakinleşecek gibi değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TİRYAKİ ~ BxB
RandomTAMAMLANDI. Nefretten büyük bir aşka dönüşen sevda. Küçük bir köye atanan küpeli doktor ve köyün homofobik ağır abisinin hikayesi...