Feridun'dan...
Vural' la eskisi gibi görüşmeye başlamıştık. Beni arıyor ve halimi hatrımı soruyordu. Onun beni Emrah'ın arttığını bilsem de bu artık benim umrumda değildi. Gülüp geçiyordum çünkü Emrah'la ilgili olan hiçbir şey beni heyecanlandırmıyordu.
' Ben gerçekten iyiyim Vural. Emrah'ın isteğiyle beni yoklamana gerek yok. ' desem de Vural, ' Biliyorum. Sadece seninle eskisi gibi olmak istiyorum. Emrah yokken bizim seninle iyi bi dostluğumuz vardı. Bu kimse yüzünden bozulmasın. ' demişti. Bende Vural'ı sevip değer verdiğim için bu teklifini kabul etmiştim. Artık sık sık beni arıyor ve soruyordu.
Evde oturmuş ders çalışırken kapı çaldı ve başımı kalın kitapların arasından kaldırarak kapıya yöneldim. Gelen Emrah'tı. Haftalardır onu görmemiş ve aramamıştım. Elim her ne kadar telefona gitse de bir şekilde kendime engel olmuştum.
İkimizde koltuğa otururken, o tıpkı bir zamanlar baktığı gibi bakıyordu. Sanki beni terk eden, ayaklarına kapandırıp yalvartan kendisi değilmiş gibi gülümsüyordu. Onun ne düşündüğü ne hissettiği artık zerre kadar ilgilendirmiyordu beni. Bakışlarından, sözlerinden etkilenecek değildim. Çünkü ben buraları zorda olsa aşmıştım.
" Şimdi bu çocuk niye beni çağırdı diyeceksin? " dedim karşımda oturan adama. Onu buraya ben çağırmıştım ve o bir kaç dakika içerisinde gelmişti.
" Çekinmene gerek yok, Feriduncum. " dedi gülümseyerek.
Duyduğum şeyle afallamıştım. " Ne? " dedim gülerek.
" Yani niye beni çağırdığını biliyorum. Tekrardan birleşmek istiyorsun benimle. " dedi utanarak. Hâlâ, asla benim ondan vazgeçemeyeceği mi düşünüyordu.
Gülerek, " Ne diyorsun sen Emrah? " dedim.
" Yav barışmak için çağırmadım mı sen beni buraya? " dedi.
Tekrardan gülerek, " Hayır " dedim.
Duyduğu şeyle kaşları çatılmış bir şekilde
" Yav ne diye çağırdın o zaman akşamın bu saatinde? " dedi bağırarak." Bağırma bana Emrah! " dedim sesimi yükselterek. Ardından derin bir nefes aldım ve hemen konuya girdim. Benimle iligli en ufak bir duygu kırıntısı, ihtimal vermek istemiyordum ona. Çünkü artık, ona karşı hissettiklerimi törpülemiş ve kabullenmiştim. Emrah'la ilgili kitabı kapatmış ve rafa kaldırmıştım.
" Ben taşınıyorum. " dememle gözlerini büyüterek bana baktı.
Kararım onu hem şaşırtmış hemde şaka gelmiş olacak ki " Ne? O ne demek ya? " dedi.
" Nerdeden çıktıysa çıktı. Seni de bu yüzden çağırdım işte. Mobilyaları falan yeni evine götüreceksen götür. Ben sadece kendi eşyalarımı alacağım. " dedim.
Sabır dilenerek, " Yav ne gerek var buna şimdi? Niye böyle bir şey yapıyorsun? " dedi.
O başka bir evde başkalarıyla yaşarken, benimde burda kalacağımı mı düşünmüştü? Ben onun canı sıkılınca, kafası atınca uğrayacağı bir durak değildim. Ben han değildim, hancıda değildim şarabını dolduracak.
" Bir şey olduğu yok, ayrıca da sanane? " dedim.
Sözlerimi sinirle dinliyordu. Konuşmam bittikten sonra gözlerini kırpıştırdı ve sabır dilenerek " Yok. Yok. Kesin sende bir şeyler var. " diye mırıldandı.
Emrah, sinirli bir şekilde uzun bir süre düşündükten sonra tekrar konuştu. " Yav samçamalama. Biz seninle doğru dürüst oturup konuşmadık bile. Kavga edeli bir ay bile olmadı. " derken sözünü kestim ve " 34 gün Emrah. 34 gün oldu. " dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TİRYAKİ ~ BxB
RandomTAMAMLANDI. Nefretten büyük bir aşka dönüşen sevda. Küçük bir köye atanan küpeli doktor ve köyün homofobik ağır abisinin hikayesi...