28. bölüm : DAVETSİZ MİSAFİR

3.3K 209 22
                                    

" Ne işin var orda? Düşeceksin. " dedim penceremde duran adama. Derin ve sesli bir nefes aldıktan sonra kendini yukarıya çekti ve pencereden odama girdi. Kenara çekilmiş ve onu izliyordum. Elleriyle önce dizlerindeki tozu sonra da ceketini silkeledi ve " Kapıdan kovduğun için bide burdan deneyim dedim. " dedi.

" Annem gelmişti. Kim o derse ne diyecektim? Seni telefonda görmüştü. " dedim.

Burnunu çektikten sonra gözünün altından baktı ve " Uyuyorlar mı? " dedi.

" Hayır. Bu saatte uyumazlar. " dedim. Bir an önce gitmesini istiyordum, çünkü annem kötü bir şeylerin olduğunu anlamış ve odama sık sık beni kontrol etme amaçlı geliyordu. Onu burda görürse asla açıklayamazdım durumu.

" Tamam. Sadece konuşalım, sonra giderim. " dedi, odamın içinde bir kaç adım atarak. Her yere dikkatli bir şekilde bakıyor ve inceliyordu. Bende tedirgin bir şekilde ona bakıyordum.

Eline küçük ayıcığımı aldı ve " Hâlâ oyuncaklarla mı oynuyorsun? " dedi.

" İnsanlarla oynamaktan iyidir. " dedim tavırlı konuşarak.

" Gel otur. " dedi kolumdan tutarak. Kolumu geri çektim ve kendim yatağın en ucuna oturdum.

O'da yatağın diğer ucuna oturdu ve başını kaldırarak etrafa bakındı. Bir süre anlamsız şekilde odama göz gezdirdikten sonra " Ne desen, ne söylesen haklısın. " dedi.

" Sende biliyorsun ki bizimkiler uzun zamandan beridir kız bakıyorlardı bana. Sen beni o gün red ettikten sonra onların bulduğu bir kızı kabul ettim. Ama hep seni sevdim. Kızı istemeye giderken bile sana söyledim, seni sevdiğimi. O gün bana gelseydin bunların hiç biri yaşanmayacaktı. " dedi.

Gözlerimi kapatarak, " Mesele senin bana, o kıza yalan söylemiş olman. Benimle beraberken onu, onunla beraberken de beni kandırdın. " dedim.

" Yok öyle bir şey. Allah çarpsın. Ben seninleyken hiç görüşmedim o kızla. Bizim köyde nişanlı olan çiftler öyle görüşemezler zaten, telefonda bile... " derken sözünü kestim ve " Olsa görüşecektin yani. İkimizi birden idare edecektin. " dedim.

" Tanımıyor musun beni? Seni ne kadar sevdiğimi bilmiyor musun? " dedi ve yerinden biraz hareket ederek ciddileşti.
" Bak, benim tek hatam biz birlikteyken bu işi bitirememiş olmam. Eğer ben sözü atsaydım kızın babası, kızının üstüne gidecekti. Köy hayatında oğlanın söz atması çok farklı konuşulur. Kızın başka bir istediği, konuştuğu var sanılır. Babası da malum... Öldürür kızı. " dedi.

" Bu işi senin haberin olmadan, kimsenin kalbi kırılmadan halledecektim ama olmadı. " derken annemin " Feriduuun. " diyen sesini duymamla irkildim.

" Eyvah " dedim. Elim ayağıma dolanmıştı. " Dur. Sakin ol. " dedi Emrah elimi tutarken.

Endişeyle " Saklan, çabuk saklan. " dedim Emrah'a. O'da çok endişelenmiş bir vaziyette nereye girsem diye etrafına bakınırken bir anda yatağımın arkasına attı kendini.

Bir kaç saniye sonra annem içeri girdi ve yatakta oturan bana dikkatli bir şekilde baktı. " Niye gülüyorsun? " dedi.

Güldüğümün farkında bile değildim. Eğer Emrah'ı görürse bittiğimizin resmiydi.
" Niye gülmeyeyim? Ağlayım mı? " dedim.

" Yok tabi gül gül de, canım sıkılmadı mı odanda tek başına, gel aşağı in. " dedi.

" Çok uykum var. " dedim yalandan esneyerek ve kollarımı iki yana açarak.

Annem başını salladı ve açık olan pencereyi kapatarak " Sigara falan mı içiyordun yoksa? " dedi kaşlarını çatarak.

" Saçmalama anne ne sigarası? " dedim. Arkamda sakladığım adamın kıkırdadığını duyabiliyordum.

Annem pencereyi kapattıktan sonra ışığıda kapattı ve " Hadi iyi geceler. " diyerek odamdan çıktı.

Derin bir nefes aldım ve kısık bir sesle Emrah'a " Çık çık " dedim. Annemin tamamen gittiğinden emin olmak için kapıya yaklaştım ve salonu dinlemeye başladım. Babamla sesleri geliyordu içerden. Rahattık şimdilik. Emrah şuan odam da parlayan gözleriyle bana bakıyordu. Ne yapacaktım Ben?

...

" Ben gideyim artık. " dedi pencereye yönelirken.

" Saçmalama düşersin. Hem nasıl tırmandın ikinci kata kadar? ''dedim.

" Küçükken ne ağaçlara tırmandım ben, bu yükseklik ne? " dedi gülerek.

Tam pencereyi açacakken " Dur. Nereye gideceksin? " dedim. Buraları bilmiyordu. Asla gitmesine gönlüm razı gelmezdi. O'da gitmek istemiyordu ki alttan gülerek " Nee? Burda kalmamı mı istiyorsun? " dedi.

" Ben senin gibi değilim. Yabancı birini yalnız bırakacak kadar kötü biri değilim. " dedim camı kapatırken.

" Niye ikide bir bunu hatırlatıyorsun? " dedi kaşlarını çatarak. Bu konudan çok rahatsız olduğunu biliyordum ama öyle kolay kolay affetmek istemiyordum.

" Neyse ne. Yatalım, uykum geldi benim. Bizimkilere bi bakıyım. " dedim ve odadan çıktım.

Annem de babam da yoktu salonda. Sanırım uyumuşlardı onlarda. Şuan sevdiğim adam odamdaydı ve beraber kalacaktık. Daha önce de beraber aynı oda da aynı yatakta uyumuştuk ama hiç bu kadar heyecanlanmamıştım. Kalbim yerinden çıkacaktı nerdeyse. Derin bir nefes alarak odaya girdim ve yatağımda uzanan adamı gördüm.

Beni görmesiyle toparlandı ve
" Uyumuşlar mı? " diye sordu. Evet anlamında başımı salladım ve dolaptan battaniyeyi ve bir de yastık çıkardım.

Battaniyeyi yatağının dibine yere serdim ve yastığıda üzerine attım. Emrah dikkatli bir şekilde beni izliyordu. " Hava soğuk değil. Üşümezsin. " dedim.

Yatağın üzerinde ayaklarını uzatmış, beni bekleyen adama bakarak kollarımı çiçek yaptım ve göğsümde birleştirdim. " Evet, yatalım hadi. " dedim. Aşağı inmesini bekliyordum.

" Beraber uyumayacak mıyız? " dedi kaşlarını çatarak. Beni köpekler gibi özlediğini biliyordum.

Gözlerimi devirerek " Tabiki de hayır. Orası benim yatağım. Sen burda yatacaksın. " dedim yere serdiğim battaniyeyi göstererek.

Dudaklarının kenarı kıvrılmış ve gülmüştü.
" Been beraber uyuruz sanmıştım. " dedi kafasını kaldırıp bana bakarken.

" Oldu canım başka? " dedim.

" Sen yanıma uzan, başka şeylerde olur. " dedi gülerken. Omzuna bir tane vurdum ve
" Terbiyesizleşme. Hâlâ daha affetmedim seni. " dedim.

Yatağımdan kalktı ve kendini yavaşça yere bıraktı. Bende kendi yatağıma geçtim ve ışığı kapattım. O yerde yatarken, ben yatakta yatıyordum ve içim hiç rahat değildi.

" O kadar yol geldim senin için. Bari bi kere öptür. " dedi çocuk gibi.

Sırtım ona dönük bir vaziyette, net bir dille " Hayır, sus. " dedim ve gözlerimi kapattım.

En azından yanımdaydı ve hatasını anlamıştı. Evet yaptığı doğru değildi ama buraya kadar gelip benimle konuşması, kestirip atmaması beni kaybetmek istemeyişindendi. Beni sevdiğini biliyordum, ben de onu seviyordum ama ikimizde bunu ailemize ya da etrafımıza söyleyecek kadar cesaretli değildik. Hal böyle olunca bu durumlar da hep başımza gelecekti. Benim ailem kararlarıma saygı duyup, evlenmem konusunda bana baskı yapmazdı ama onun ailesi sürekli onu evlendirmeye çalışacaktı. Bakalım bu aşkın sonu ne olacak, nereye kadar gidecekti?

Gelecek bölüm Emrah, Feridun'un ailesiyle karşılacak. Bakalım neler olacak ve ailesi Emrah'ı nasıl karşılayacak?

Bide hikayenin nasıl gittiği hakkında yorumlarınızı çok merak ediyorum. Devam ettirelim mi?

TİRYAKİ ~ BxB Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin