14. bölüm : ANLADIM, KALA KALDIM

6K 398 110
                                    

Kış sebebiyle artık köylüler evlerinden dışarı pek çıkmadığı için bugün yine sağlık ocağına gelip giden olmamıştı. Akşam olmasına daha vardı ama gelen olmaz diyerek bugün de erken çıkmış ve evimin yolunu tutmuştum. Yarın köye yeni öğretmen geleceği için evi bi temizlemek gerekirdi.

Yolda gördüğüm bir genç kız elindeki büyük su şişeleriyle zar zor ilerliyordu. Köyün meydanında bulunan tatlı su çeşmesinden geldiğini anlamıştım. Köylüler su ihtiyacını buradan karşılıyordu.

Kızın yanına giderek, " Yardım edeyim. " dedim ve elindeki su şişesini almak için elimi uzattım. Kız utanarak ve gülerek " Gerek yok. Teşekkür ederim. " dedi.

Tanıyordum bu kızı. Sağlık ocağını temizleyen kişilerin içindeydi. Zayıf olduğu için taşıyamıyordu. " Siz sağlık ocağını temizlerken ben olmaz demedim. Bırakın eve kadar yardım edeyim. " dedim nazikçe.

Kız titreyen eliyle su şişesini bana uzattı ve " Tamam " dedi. Bakışları yerde, yüzüme asla bakmıyordu. Hafiften gülümsediğini ve utandığını görebiliyordum.

Evleri yakın olduğu için hemen varmıştık. Kız önce etrafına bakındı ve kimselerin olmadığını anlayınca başını yerden kaldırarak bana baktı. " Teşekkür ederim. " dedi titreyen sesiyle. Heyecandan kekelemişti.

Köyde genç bir kızın ve bekar bir erkeğin böyle yalnız başına görülmesi doğru değildi, bu yüzden utanıyor ve bu yüzden sık sık etrafına bakıyordu. Ben yabancıydım ve doktordum ama bu durumlar köyün ağzına laf olmaktan kaçınılmazdı.

Kızı daha fazla zor durumda bırakmamak için başımı salladım ve
" Selam söyleyin. " dedim. Tam arkamı dönüp gidecekken kız yine kekeleyerek " İsterseniz gelin bi çayımızı için. Yanii babamlar evde. " dedi.

Kız konuşurken yoldan geçen Emrah'ı gördüm. Elleri cebinde, kaşlarını çatmış hızlı hızlı yürüyordu. Bizi bile görmemişti. Belli bir şeye canı sıkılmış ve sinirlenmişti.

Tekrardan kıza döndüğüm de bana baktığını hatta daldığını gördüm. Hemen gözlerini benden çekti ve başını yere eğdi. Gülümseyerek " Eve gitmem lazım şimdi, başka bir sefere. " dedim tekrardan başımı sallayarak ayrıldım.

Emrah'a yetişmek için hızlı hızlı adımlarla ilerlerken kızın hala arkamdan bana baktığını anlayınca derin bir nefes aldım. Düşünmek ve ihtimal vermek istemiyordum ama sanırım benden hoşlanmıştı.

...

Emrah o kadar hızlı yürüyordu ki ona yetişmek mümkün değildi. Köyün dışındaki dağ gibi yokuş alana doğru giderken seslendim. " Emraah ".

Sesimi duyunca durdu ve gerisindeki bana baktı. Ben nefes nefese yokuşu çıkarken o çoktan yanıma gelmiş ve " Noldu? " diye sormuştu. Kaşları hala çatıktı, belli ki biriyle tartışmış ve kavga etmişti. Tanıyordum artık onu. Benimle kavga ettiğinde de bu halde oluyordu çünkü.

" Asıl sana noldu? Neye sinirlendin bu kadar? " dedim. Bana baktıktan sonra derin bir nefes aldı ve hiç bir şey demeden yokuşun en tepesine doğru adımlamaya başladı. Sabır dilenerek peşinden adımlamaya başladım. Eskiden olsa ' Ne halin varsa gör. ' deyip giderdim ama şimdi gidemiyordum.

Yokuşun tepesine vardığımızda büyük bir kayaya sırtını vermiş ve oturmuştu. Önce ona baktım, dalmış bir vaziyette buradan küçücük görünen köyü izliyordu. Sonra yanına oturdum ve bende manzaraya bakmaya başladım.

Yaklaşık yarım saattir ne o ne de ben hiç bir şey konuşmadan öylece manzaraya baktık. Ben arada ona dönüp baksam da o hiçbir şekilde gözünü manzaradan alamamıştı. Konu ve canını sıkan her neyse büyük bir çelişki içinde olduğu belliydi.

TİRYAKİ ~ BxB Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin