Tedirgince etrafıma baktım. Sıra sıra araçlar hepsinin başında üçer dörder kişi bekliyordu. Çok korkuyordum çünkü bugün üç kez kaldığım direksiyon sınavının dördüncüsüne giriyordum. Eğer bunda da kalırsam hakkımı kaybedecektim. Yazılı sınavını tam puanla ilk seferde geçsem de en zoru sürüştü.
Emrah, beni çok çalıştırmıştı ama sınav da heyecandan yapamıyordum. Yanıma ve arkaya oturan görevliler öyle bir inceliyor, öyle bir bakıyordu ki hata yapmam kaçınılmaz oluyordu. Hele arabayı kullanırken oluşan ölüm sessizliği beni daha da çok geriyordu.
İlk iki sınavımı aracı stop ettiğim için kalmıştım. Üçüncü sınavı ise parkı yapamadığım için kalmıştım. Üçünde de kaldığım için doğal olarak arabadan indirilip arkaya bindirilmiştim. O duyguyu, o üzüntüyü hiçbir şeyde yaşadığımı hatırlamıyordum. Çok başka bir şeydi. Her seferinde arka koltuktan indiğimde Emrah, bana sarılıp teselli etse de kendime çok kızıyordum. ' Daha hakkın var ' dese de şimdi o hakkım da kalmayacaktı.
Sırası gelen herkes araca binip uzaklaşırken ben ve Emrah bankata oturup, sürücü adaylarını izliyorduk. Sınav saatimin öğleden sonra olmasına rağmen benim evhamlılığımdan dolayı erkenden gelmiştik. Daha doğrusu, sınava 1 saat kala Emrah gelip beni evden alacaktı ama ben duramamıştım evde. Sabahtan çıkıp, ülkü ocaklarına gitmiş ve Emrah'ı almıştım. Bu bekleyiş sınavdan da zordu.
Sınavı başarıyla geçenlerin yüzündeki mutluluğu görünce onlarla beraber seviniyor, ağlayarak, sinirle arka koltuktan inenleri görünce yüzüm anında düşüyordu.
" Off Emrah ya, ben çok heyecanlıyım. Galiba yine kalacağım. " dedim etrafıma tedirgince bakmaya devam ederek.
Dudağındaki sigarasını alıp söndürdü ve bana doğru dönerek, " Düşünme artık bunu. Dünyanın sonu değil ya. Tekrar yazılırız. " dedi.
O, her ne kadar beni sakinleştirmek için uğraşsa da beni iyice endişe ve panik basmıştı. Oturduğum yerden kalkarak derin nefes aldım. Emrah, benim bu sıkıntılı halimi görünce oda ayağa kalktı ve yanıma geldi.
Önce etrafını kontrol etmek için sağa sola baktı ve kimsenin bize bakmadığını anlayınca elimden tuttu. " Yavrum hala gördüğün rüyada mısın? " dedi.
Başımı olumsuz anlamda salladım ve
" Yokk. Şimdiki stresim onu unutturdu ama unutacağım bir rüya gibi değildi. " dedim.Hafifçe başını salladı ve " Tamam, sakin ol. Bak ben yanındayım. Şimdi de sınavını geçeceksin ve evimize gideceğiz. " dedi.
" Kalıcam yine, biliyorum, hissediyorum. " dedim. Başaramıyacağıma o kadar inanmıştım ki eğer başarırsam bile bunu şansa bağlayacaktım.
Terleyen ellerimi elinden çektim ve bir kaç adım yürüdüm. Emrah, bendeki paniğin kolay kolay geçmeyeceğini anlamıştı. Beni durdurdu ve " Feridun, bu kadar gerilmene yok. Sen gayet de güzel araba kullanıyorsun, ben şahidim. " dedi.
Dudaklarımı büzerek, " Niye o zaman üç defa kaldım? " dedim. Çocuk kandırır gibi kandırıyordu ama asıl çocuk bendim. Biraz sonra ağlarsam hiç şaşırmazdım; çünkü gözümden akmayı bekleyen yaş yanağıma süzülmek için sabırsızlanıyordu.
" Amma yaptın be gülüm. Ne var ehliyeti alamazsan? Sende ehliyetsiz kullanırsın. Ben çok ehliyetsiz kullandım. Hem arabayı ehliyet sürmüyor ki... " derken kaşlarımı çattım ve " Saçmalama ya. Ehliyeti almadan hayatta binmem sürücü koltuğuna. " dedim.
Gülerek bana sarıldı ve " Tamam, tamam. " dedi. Kollarını benden hafifçe çekerek omzuma getirdi ve " Bak sen doktorsun. Zor bir ameliyata giriyormuş gibi düşün. Sen ameliyathanede elinden geleni yaptığına eminsin, hasta yakınları yani bende eminim. Gerisi hastaya kalmış bir şey. Hasta ölse de bu senin kötü bir doktor olduğunu göstermez." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TİRYAKİ ~ BxB
De TodoTAMAMLANDI. Nefretten büyük bir aşka dönüşen sevda. Küçük bir köye atanan küpeli doktor ve köyün homofobik ağır abisinin hikayesi...