24. bölüm : YALAN, DOLAN

3.7K 251 58
                                    

Adam önde ben arkasında evine gelmiştik. Yolda gelirken hem Alican'ı aramış hasta çıktığını söylemiş, hem de sağlık ocağından tıbbi çantamı almıştım.

İki küçük kız çocuğu merdivenlerin başında bez bebekleriyle evcilik oynuyordu. Muhtemelen anneleri dikmişti bebekleri. Babalarını görmeleriyle hemen oyunlarını bırakarak kenara geçtiler ve başını eğdiler. Çok korkuyorlardı babalarından. Anneleri hastaydı ama çocuktu bunlar... Neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmezlerdi, her şey oyundan ibaretti onlar için. Adam, bu masum çocukları nasıl korkuttuysa elleri önünde gık bile çıkartamıyorlardı. Adam eliyle merdivenleri gösteretek " Yukarıdan" dedi ve bana yol verdi.

Ayakkabılarımı çıkardım ve sedirde acıdan kıvranan kadını gördüm. Bi dakika, bidakika. Bu kadını tanıyordum. Göğsünde tümör olan kadındı bu. Sanırım ağrıları ve sancıları çok şiddetlenmişti ki son çare olarak kocasına söylemişti. Acaba kocasına göğsünde tümör olduğunu söylemiş miydi?

Beni görmesiyle toparlanmıştı ama ağrıdan iki büklüm duruyordu. " Yat abla yat. Rahatsız olma. " dedim.

" Kusura bakma doktor. Duramadım ağrılardan. Ahizar durumda olmasam gece gece rahatsız etmezdik seni. " dedi. Zorla konuşuyor, konuştukça kelimeler ağzından güçlükle çıkıyordu. Acı çektiği her halinden belliydi.

" Olur mu abla, iyki çağırdın. Bu ağrılarla nasıl sabahı edecektin? " dedim. Muayene etmeme gerek bile yoktu, biliyordum sıkıntıyı.

Kadın kaş göz yaparak kocasının durumunu bilmediğini söylemişti bana. Ama olmazdı böyle. Hastalığın daha başındaydı ve eğer hastalığı ilerlerse ağrıları dayanılmaz bir hal alacaktı. Mutlaka konuşmamız gerekiyordu adamla. Belki ben durumu anlatsam bir şey demezdi. Ama önce kadınla konuşmalıydım.

" Müsade eder misiniz? " dedim adama.

Adamın kaşları çatılmıştı. Başını sağa sola sallayarak, " Olmaz. Ne yapacaksan benim gözümün önünde yapacaksın. " dedi.

Gözlerimi devirerek, " Beyfendi lütfen, rica ediyorum. Karınız iyi değil, ölebilir. " dedim. Durumu ufaktan çıtlatmıştım ama adam bunu anlamayacak kadar ayıydı.

Derin bir nefes aldı ve " O Allah'ın taktiri. Kimse ölümün önüne geçemez. " dedi. Kadın, bana kocasının halden anlamaz biri oldugunu söylemişti ama bu adam hiçbir şeyden anlamazdı. Yorgun argın kimlerle uğraşıyordum. Kadın ölecek diyordum adam kadar diyordu.

Kollarımı birbirine doladım ve göğsümde birleştirdim. " Ben doktorum beyfendi. Hayat kurtarmak için yemin ettim. Karınıza ne yapacağımı düşünüyorsunuz? " dedim tek kaşımı kaldırarak.

Bu halimi görünce afalladı ve
" Estafurullah ama inancımıza ters. Namahrem. " dedi.

Sabır dilenerek çantama doğru eğildim ve Opioid çıkarttım. Çok güçlü bir ağrı kesiciydi. Bu tür ağrı kesiciler beyindeki ağrı mesajlarını değiştirme etkisine sahipti. Genellikle kanser hastalarının şiddetli ağrıları durdurmasına kullanılıyordu. Ama bu ilaç bile sadece bir kaç günlüğüne dindirecekti kadının ağrılarını.

Yaptığım iğneyle kadın rahatladı. " Tatlı bir uyku gelecek abla şimdi. Yat, uyu. " dedim.

" Allah senden razı olsun, doktor. " dedi ve içerideki odaya gitti.

Adam memnun olmuş bir vaziyette,
" İşte bu kadar basit. Neyi varmış bizimkinin? " dedi.

Odanın birinden çıkan genç bir kız, annesinin girdiği odaya girerken babasına ve bana bir bakış attı.

" Dışarda konuşalım mı biraz beyfendi? " dedim kaşlarımı çatarak. Bu sert halim, adamı dize getiriyordu. Eminim ki doktor olduğum için değil, görünüşümden dolayıydı. Hiç görmemişti tabi dövmeli, kırmızı saçlı birisini. Bana bakamıyor, gözünü kaçırıyor ve eminim ' Tövbe ' çekiyordu. Umrumda değildi.

TİRYAKİ ~ BxB Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin