20 bölüm : AKLIMA MUKAYYED OL TANRIM

5.1K 280 158
                                    

Başlamadan önce bir soru sormak istiyorum. Sizce birliktelik olmadan da aşk olur mu? Mümkün?

...

" Sen beni ne sandın Emrah? " dedim titreyen sesimle.

" Ne diyorsun Feridun? " dedi çatılan kaşlarıyla. Ne demek istediği mi sonradan anlamış bir vaziyette, " Neyle itham ediliyorum ben ya? Böyle bir adam mıyım ben? Ben sana bakmaya bile kıyamazken, sen nerelerdesin? " dedi.

Haksızken bu kadar çıkışabileceğini düşünmüyordum. " Geldiğinden beri iki lafının ucu aynı yere çıkıyor. Yok kocan, yok bir daha öpersen acımam... Bunu bana düşündüren sensin. " dedim işaret parmağımı göğsüne dokundurarak.

" Düşündüğün her neyse onun için peşinden koşmadım. Sevdiğim için koştum. " dedi ve sırtını bana dönerek yürümeye başladı.

Olduğum yerde kalakalmıştım.
" Biliyordum böyle olacağını. " diye mırıldandım.

Bomboş önüme bakarken geri dönmüştü bile. " Nasıl olacakmış? Ne zaman sana yaklaşmaya kalksam itiyorsun beni. Ben sevdiğim kişiye sarılmak, öpmek istiyorum." dedi.

" Bağırma insanlar bize bakıyor " dedim.

" Bağırtma sende. " dedi yüksek sesle. Gözleri yaşarmıştı sinirden.

" Sen sevdiğini erkek kız farketmeksizin öpüp sarılmak istiyor olabilirsin ama ben erkeğim. Bu hareketlerin bana yabancı geliyor. Niye anlamak istemiyorsun? " dedim. Tane tane konuşmuş anlatmıştım.

" Ne yani uzaktan mı sevelim birbirimizi? " dedi alayla.

" Anlamıyorsun. Anlatıyorum anlamıyorsun. " dedim. Olayın bu kadar büyüdüğüne inanmıyordum. Neden bu kadar yüksek sesle konuşuyordu?

" Mal bu, işine gelirse." dedi gözlerini büyüterek.

Şaşkınlıkla izliyordum onu. Yüzüklü eliyle yüzünü sıvayıp sabır dilendi ve
" Eğer beni sevmiyorsan, istemiyorsan söyle. Mecnun gibi dağları delecek değilim, unuturum. " dedi.

" Ya ben bir erkeğin nefesini, ellerini vücudumda dolaşmasına hazır değilim. Eğer sana olan sevgimden şüphe ediyorsan, senin için sevgi temastan ibaretse tamam, bugün sana kendimi sunacağım. " dedim titreyen sesimle. Ağlayacak gibi olduğum için yürümeye başladım.

Söylediklerimden sonra olduğu yerde kalakalmıştı. Özellikle son söylediğim sözden sonra.

" Nereye? " diyen sesini duydum.

Arkamı döndüm ve " Otele " diye bağırdım. Etraftaki insanlar dönüp bana baktığı için afallayıp önüme döndüm ve yürümeye devam ettim.

...

Herkes için aşk kelimesi farklıdır. Onun için aşk sevdiğinin yanında olmaktı. Sarılması, öpmesi... Sürekli temas halinde olmaktı. Ben bunu yapacak biri değildim. Vıcık vıcık şeyler değildi ama garip geliyordu. Hele bir erkeğin erkekle bunları yaşaması...

Gerçekten de çok farklı karakterlerdik. O ilerde benle birlikte olmak isteyecekti ama ben ölene kadar bunu yaşamadan sevebilirdim onu. Asıl aşk buydu. Peki onda varmıydı bu aşkı yaşayacak yürek? Görecektim.

Ben lobide duran görevliye " İki kişilik tek yataklı oda. " dediğimde görevli bana ters ters bakmıştı.

Emrah, " Amcaoğlu, yabancı değil. " diye düzelmişti konuyu. Görevli çocuk anahtarı masaya koyduğunda hızla aldım ve merdivenlere doğru adımladım. Tavırlıydım.

Odanın kapısını açarken Emrah yavaş adımlarla arkamdan geliyordu. Hiç bir şey dememiş ve konuşmamıştı benle.

Odaya girdim. Büyükçe yatağı görmemle derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapattım. Bunu ne kadar isteyip istemediğini görecektik. Hazır olmadığımı bildiği halde dokunacak mıydı bana? Görecektik Emrah beyin aşkını, bana kıyıp kıyamadığını görecektik.

Kapının kapanma sesini duymamla arkamı döndüm. Değişik bir şekilde bana bakıyordu. " Bunu yapmak zorunda değilsin. " dedi. Sesinde buram buram istek vardı. Şuan versem yapacaktı şerefsiz.

" Ben verdiğim sözden dönemem. Şimdi söyle bana; zorla, istemediğimi bile bile sırf inat için verdiğim vücudumu kullanacak mısın? " dedim ona yaklaşarak.

Gözlerini kırpıştırdı ve derin bir nefes aldı. Halinde ve hareketlerinde hiç heycan yoktu, çok rahattı.

" Bana şerefsiz, adi, eline geçen her kozu kullanan biri gibi davranıyorsun. Bu adi, şerefsiz adamın eline böyle bir koz geçtiyse, kullanmaz mı? " dedi.

Şaşkınlıkla ona bakıyordum. Benim sevdiğim aşık olduğum adam bir sapık olamazdı. Beni gerçekten sevdiğini düşünmüş sanmıştım.

Gömleginin düğmelerini yavaş yavaş çözerken gözlerimin içine bakıyordu. Hiç olmadığı kadar rahattı. Sanki karşısında ben değil bir fahişe varmış gibiydi.

Gömleğini çıkartıp yatağın kenarına koyduğunda sadece pantolonu kalmıştı üzerinde. Geniş omuzlu ve hafif kaslıydı. Göğüs bölgesinde ve göbek bölgesinde kıllar vardı. Ben dehşetle onu izlerken, " Hadisene. " dedi.

Donup kalmıştım yerimde. Bunun için mi seni seviyorum yalanlarını söylemişti? Sırf beni becerebilmek için mi koşmuştu peşimden? Aşkıda sevgisi yalan dolandı.

Elini bana doğru uzatıp, " Yoksa benim seni soymamı mı bekliyorsun? " demesiyle elimin tersiyle eline vurdum ve lavaboya girdim.

Kapıyı kapatmamla gözlerimi kapattım. Gözümden bir kaç damla yaş dökülürken ayaklarımın boşa çıktığını fark ettim. Tüm gücüm çekilmişti. Ben onu kalpten severken, o neyin peşindeydi? Hırsla üstümdekileri çıkartıp fırlattım.

Sadece kilodum vardı üzerimde. Derin bir nefes aldım ve kapıyı açtım.

Yatağın kenarına oturmuş bekliyordu. Beni çıplak görmesiyle, baştan aşağı süzdü. Gözlerimden düşen bir iki damla yaşı görmesine rağmen bakışlarını benden çekti ve derin bir nefes aldı.

Yatağın üzerine uzandığım anda üzerime doğru harekete geçti. Onun vücudu üzerimdeyken gözlerimi kapattım ve başımı sola çevirdim. Yüzümü inceliyordu. İkimizin başı arasında sadece santimler vardı.

Gözümden bir damla yaş daha yastığa düşerken dudaklarını boynuma yaklaştırdı. Nefesininin sıcaklığı, boynumdan tüm vücuduma akın etmişti. Ben hala nasıl rızam olmadan bana dokunur diye düşünürken ellerini baş hizama getirdi ve kokumu içine derince çekti.

Gözlerini açtı ve bir kaç saniye bana baktıktan sonra derin bir nefes alarak kendini üzerimden çekti. Çıplak vücudumu yoegqnla kapattı ve kendisini yatağın diğer tarafına bıraktı.

Dokunmamıştı. Korkudan ölecektim. Başımı sağa çevirdim ve tavanı bom boş izleyen adama baktım. Göğüs kafesi inip şişerken nefesini kontrol etmek için dudaklarını araladı.

Çok mutluydum. Sevgim, aşkım, sadakatim karşılıklıydı.

Ona doğru kendimi kaydırdım ve başımı çıplak göğsüne bırakarak
" Teşekkür ederim. " dedim.

Kalbinin hızını çok net duyabiliyordum. " Gerçekten senin istemediğini bile bile yapacağımı mı düşündün? " dedi.

Hiç sesimi çıkarmadan sadece ona sarıldım. Öyle düşünmüştüm. Otele gelene kadar benimle konuşmaması, gömleğini çıkarması, soyun demesi... Utanıyordum ama aksini de düşünemezdim.

" Beni sınamaktan ne zaman vazgeçeceksin? Sana olan sevgimi ölçmeye kalkma. Gücün, aklın yetmez. " dedi.

Duyduklarımla ona daha sıkı sarıldım ve " Özür dilerim. " dedim. O'da bana altımdaki koluyla sarıldı ve kendine yaklaştırdı.

Kırmızı saçlarımdan öperk,
" Seni çok seviyorum. Günler geçsede sevgim azalmıyacak. Bunu sana göstereceğim. Seni öyle bi seveceğim ki aklını yitireceksin. " dedi.

Evet canlar, kitap nasıl gidiyor?

TİRYAKİ ~ BxB Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin