47. bölüm : ASENA

1.9K 127 57
                                    

Yolda gelirken Emrah hiç konuşmamıştı. Bu sessizliği hayra alamet değildi. Celâl'e abi desemde elini sıktığım için fena sinirlenmişti. Başta beni kıskanması hoşuma gitmişti ama şimdi korkuyordum. Korkuyordum çünkü ufak bir tartışmamız büyüyebilir ve birbirimizin kalbini kırabilirdik.

Emrah, erkenden yatmıştı. Bana çok sinirli ve tavırlıydı. Normalde sırt üstü uzanır ve benim başımı göğsüne koymamı beklerdi. Uzun zamandır, böyle uyuyorduk ama bugün durum farklıydı. Şimdi konuşmak, her şeyi daha kötü kılabilirdi. Bu yüzden sabah konuşsak iyi olacaktı. Nasıl olsa bir kaç saate benden ayrı kalamayacaktı.

Bende yatağın diğer ucuna yattım ve derin bir nefes aldım. İkimizinde sırtı bir birine dönüktü ve aramızda epeyce bir mesafe vardı. İlk defa böyle küs kalıyorduk birbirimize.

Uzun bir sessizliğin ardından " Yarın akşama gelir, seni alırım. " dedi. Uyuduğunu zannediyordum ama o uyumamış, barışmak için konuşmuştu.

" Tamam. Giyeceklerini ütüledim zaten. " dedim. İkimizde hiç bir şekilde hareket etmeden uzaklardan konuşuyorduk.

Yarın akşam bir otelde ülkü ocaklarının yemeği olduğunu ve benim de gelmemi istemişti Emrah. Herkes eşiyle geleceği için Emrah'da beni çağırmıştı. Tabiki arkadaşı olarak tanıyacaktı beni.

" Bugün beni çok sinirlendin. " dedi bir kaç dakika sonra. Madem konuyu açmıştı ve sakindi o zaman konuşabilirdik.

Ona doğru dönerek doğruldum ve " Çok abarttın. Tanışma mahiyetinde sıktım adamın elini. Elini her ruzatan başka türlü bakacak değil. " dedim.

Söylediklerim onun canını sıkmış olacak ki O'da dönerek doğruldu ve çatılan kaşlarıyla baktı. " Bi daha yapmayacaksın. " dedi uyarıcı ve tehditvari bir sesle. Söylerken iki kaşıda havaya kalkmıştı.

" Aa Pardon? İyi misin sen? " dedim.

" Baban değil, abin değil. Ne diye yabancı bir adamın elini tutuyorsun? " dedi.

Karşımda konuşan adam Emrah değildi. Şeytan onu bir cambaz gibi parmağında oynatıyordu. Sözlerinden dolayı iğrenerek baktım ve başımı iki yana sallayıp " Çok kabasın. " dedim.

" Hiçbir erkeğin sana dokunmasını, konuşmasını istemiyorum. Ben böyle bi adamım. " dedi. Sevdiğini kıskanan birisi hiçbir şekilde bunu belli etmezdi ama o,
' Kıskanıyorum 'diye bağırıyordu.

" Seninkine kıskançlık falan denmez. Böylesi delilik. " dedim ve sırtımı ona dönerek yattım. Daha fazla konuşmak istemiyordum çünkü konuşma farklı yere gidecekti, emindim.

" Yaa sabır. Milletin kocası karısını kıskanınca havalara uçar. Bizimkisi trip atıyor. " diyerek mırıldandı ve sırtını dönüp yattı. Söylediklerine karşı derin bir nefes alarak sabır dilendim. Ne konuştuğunu bilmiyordu. Ne desem diyeyim boştu.

Tartışmamızın ardından tam bir buçuk saat geçmişti ve ne ben nede o uyuyabilmiştik. Sürekli dönüp duruyor ve beni de uyutmuyordu. " Kıprdanıp durma. Saat kaç oldu? " dedim.

" Napıyım senin kokunla uyumaya alışmışım. " dedi. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Yalan da söyleyemezdi hiç. Sabaha beni özler diyordum ama o iki saat bile dayanamamıştı benden ayrı kalmaya.

Ona doğru döndüm ve biraz yaklaştım. Şimdi yüzlerimiz birbirine dönüktü.
" Sadece uyuman için yapıyorum. Barışmak için değil. " diyerek ekledim. Hâlâ tavırlı olduğumu bilsin istiyordum. Hiçbir şekilde temasta bulunmadan başıyla bana yaklaştı ve gözlerini kapattı. Bende kendimi zor tutmuştum, çünkü onunla uyumaya alışmıştım. Şimdi hiç değilse küs uyumayacaktık.

TİRYAKİ ~ BxB Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin