~15

794 131 257
                                    

Oy ve yorum lütfen 🧡 yorumların fazla olması erken bölüm demek bunu da unutmayalımm
•••

Elimdeki oyuncakları Sua'ya verdiğimde gülümseyerek teşekkür etti ve kucağındaki küçük oğlunu zıplattı. Minik ama kızımdan birazcık büyük olan Yul gülmüş ve annesine daha sıkı sarılmıştı bu sayede. Gülümseyerek kapının pervasızına yaslandım. Tam şu an gidiyorlardı. İyi bir misafir olduklarını kabul etmeliydim. Dağıttıkları şeyleri toplamış hatta Yoohyeon direk süpürge açmıştı. Her ne kadar durdurmaya çalışsam da üst katı bırakmasını sağlayabilmiştim sadece. Her yeri tertemiz yapmıştı resmen. Öyle ki temizlikten bir şey anlamıyor diye dalga geçilen Yunho bile minderleri çırpımıştı. Gülümsedim. Komik dakikalardı.

"Güzel bir gündü Sung! Teşekkür ederiz!"

"San, sana daha kaç defa bizim sağır olmadığımızı söylememiz gerekecek." Wooyoung dirseğiyle sevgilisine vurduğunda herkes gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. İkisinin ilişkisini öğrenmiştim bu şekilde. Meğersem aynı ekipte olmaları bir yana sevgiliydiler ve yakın zamanda da evleneceklerdi. Tayin durumları üzücü olsa da ikisi adına sevinmiştim. "Rica ederim. Şey fazla evden çıkmayan biri olarak bana da iyi geldi." Gülümseyerek devam ettim. "Arada yapabiliriz böyle ama ama çok arada. Yarın değil. Sizde o potansiyeli görüyorum."

Herkes 'yaa' diye dudak bükünce düşüncemde haklı olduğumu fark ettmiştim. Bu göz devirmeme neden olsa da canımı çektirmemiş değildi. "Tamam o zaman hadi hadi gidelim kapıda kaldın ceyranda kalacaksın."

Sua herkesi ilerletirken el sallayıp kapıyı kapattım. Ah. Şey. Aslında herkes gitmiş sayılmazdı. Hala en önemli kişi buradaydı. Bu yüzden arkamı döndüm ve top oynayan dörtlüye baktım. Bae'nin etrafında daire olmuş kızımın onlara attığı topu komik sesler çıkarıp yakalıyorlardı. Duvara yaslandıp kollarımı göğsümde bağladım. Abim, üvey abim, ablam ve kızım.

Tatlı.

"Ama hep Gahyeon'a atıyorsun Bae. Haksızlık bu."

"Hihihi."

Kızımın gülüşü bir an boşluğuma gelince kahkaha attım. Bütün gözler bana döndüğünde ise utansam da yapacak bir olmadığından yaslandığım duvardan ayrıldım ve onların yanına adımladım. O kadar tatlıydı ki ailemin birlikte vakit geçirmesi... Annemde burada olsun isterdim sanırım. Jeongin de olabilirdi. İkiside Bae'nin seveceği türden eğlenceli insanlardı. Gülümsemem sekteye uğrarken belki etmemek için kendimi düzelttim. Kendimi kandırmama gerek yoktu. Jeongin bir yana annemi burada isteyen kişi bendim. Koltuğa oturdum ve sırtımı arkaya yasladım.

Saat dokuzu otuz beş geçiyordu yani meyve saatiydi. Bizim değil. Annemin. Umarım hala sağlığına dikkat ediyordur.

"Saat geç oldu. Oyuna dalmışım ama..." Minho abim Bae'nin yanağından öpücük alıp ayağa kalktığında yeni oturmama rağmen bende kalktım. Gitmese... Hayır. Sorun yok. Bu ilkti daha. Kardeşi olup olmadığımı sorgulaması bir yana kızımı, yeğenini sevmişti. Eminim ki tekrardan gelirdi. Duygusal olmaya gerek yoktu bu konuda. "Gideyim ben. Herşey için teşekkür ederim."

"Rica ederim. Yeni geldiğinize göre o zaman sık sık görüşürüz. Bae sizi çok sevdi." Yan gözle ayağa kalkan sarışın abime baktım. "Gerçi seven başka biri daha var ama neyse. İyi akşamlar dilerim."

"Ah sahi bir daha annenin yanına gidecek misin? Hasta demiştin. Parti işini ertelesek senin için iyi olabilir."

Ne?

Felix'in dediği şeyle dondum. Hasta? Annem... Hasta mıydı? Nefesim kesilirken Minho'ya baktım. Bana son kez baktıktan sonra abime dönmüştü yüzünü. "Evet. Muhtemelen giderim ama yatıya kalmam. O ev. Şey. Aileden biri eksilince anıların olduğu evde kalmak bir tık zorlaşıyor."

Heist •Chanmin•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin