~13

815 129 220
                                    

Oy ve yorum 🧡
•••

"Şey, adımı nereden biliyorsunuz acaba?"

Bana Seumi diyip olaya ciddiyet katan o olmasına rağmen ismimi kabul etmemle bocaladı. Demek ki blöf yapıyordu. Kaşlarımı çatıp huzursuz bir ifade takındım yüzüme. Sonuçta hiç tanımadığım(!) bir adam ismimi söyleyip beni tanıyormuş gibi yapmıştı. Her insan rahatsız olurdu değil mi?

"Sen... Sen kabul mü ediyorsun? Nasıl yani hatırlamıyorum mu diyeceksin Seumi ben-"

"SEUNGMİN! Tanrım bu çok sevimli hemde gri... Pembe." Ortama şen şakrak giren Sua, Bir dibimde çatık kaşlarıyla bana bakan adama bir de durumdan rahatsız olduğu belli olan bana baktı. Gözlerini kıprıştırıp elindeki askılıkları indirdi arkadaşım. "Bayım. Kimsiniz bilmiyorum ama ne yaptığınızı sanıyorsunuz?"

Chan aramızdaki mesafenin azlığını sonunda fark edip geriye çekildi. Boğazını temizlemiş saçlarını karıştırmıştı bu sırada. Ne yapacağını bilmediği zamanlarda böyle yapardı. İçindeki şeyleri dökemez dudaklarını şu an olduğu gibi birbirine bastırır bakardı sadece. Hafif dolu gözleri görmemle yutkundum. Ne olduğunu anlayamıyordum ama kendimi açık etmek gibi bir düşüncem yoktu. Burada Kim Nun-Bae'nin babası Kim Seungmin olarak duruyordum.

Ötesi yoktu.

"Sanırım bir yanlış anlaşılma olmuş yani Seumi mi dediniz? Ben Seungmin." Memnuniyetsiz bir şekilde gülümsedim. Kimsenin hoşuna gitmezdi bu. Chan'ın da Jeongin'in de bilmesi ve tedbir alıp fark ettirmeden ilerlemeleri gerekiyordu bu yüzden ancak onlar... Göz ucuyla Jeongin'e baktım. Bae'min omzuna kafasını yaslamış durgun bakışlarla yere bakıyordu. Gözlerimi kıprıştırdım ve eğilip Bae'ye kollarımı açtım. Minik tombiğim zaten yeteri kadar başkalarının kucağında kalmıştı.

"Hadi bebeğim. Eve gidelim." Kollarıma gelen sıcaklık ile derin bir nefes alıp mis kokusunu içime çektim. Yanağından refleks olarak öptüğümde komik bir ses çıkmış istemsiz olarak kızımda bende kıkırdamıştık. Hafif utanarak ayağa kalktım ve ikisine de selam verip Sua'nın yanına adımladım. Bu şeyden artık kurtulmak istiyordum. Bazı şeyleri içime ata ata patlayacaktım en yakın zamanda. Hissedebiliyordum.

"Ne olduğunu anlamadım ama elimdeki bu afetin siz iki afete yakışacağına eminim. Bugün herkes sana aşık olacak tektaş yağmuruna tutulacaksın şştt." Sua'nın normale gelmesiyle biraz olsun rahatladım. Eski konuyu açıp o diğerlerinden biraz olsun uzakta olmak bana iyi gelmişti. "Belki içinde gerçi belki değil kesin içinde bir polisin teklifide olur hm? Şstt Yoohyeon'dan aldım haberi~" Kucağımdaki Bae'yle şaşkınca ona bakıyorduk şu an. Kızım bile şaşırmıştı bu dediğine. "Saklamana gerek yok ya. Seni her gördüğünde yanına koşan kızınla ilgilenen yakışıklı bir polis. Ah tanrımm. Çok yakışırsınız!"

"Ne? Ne haberi? Tanrım Sua ne haberi almış olabilirsin yok öyle bir şey! Gerçekten uyduruyorsunuz şu an."

"Kızardın. Yemin ederim kızardın."

Gülüp yerinde zıplayınca bende güldüm. Arkamda kızımın babası ve amcası varken karşımda bana resmen Yunho'yu yapmayı çalışıyordu. Kızarmamda içimdeki karmaşık hislerdendi. Evet Sua bu hareketiyle bana baya yardımcı olmuştu. Böylelikle onların gözünde gerçekten farklı biri hissiyatı oluşturmuştu ama... Ama nedense bu konu beni rahatsız etmişti. Yutkundum. Ben.

Üzgünüm ama artık birine o gözde bakacağımı sanmıyorum.

Hafif uzayan saçımı kulağımın arkasına sıkıştırıp Sua'nın elindeki poşeti aldım. Kesinlikle giymemiz gerekiyormuş gibi poşet bile yaptırmıştı. Bae'nin ilgisini çekince ona verdim poşeti. Hafifti zaten. Yorulduğum için sadece başımla selam verip teşekkür ettim kısık sesle. Ani ruh düşüşlerimi bildiğinden o da benim gibi yaparak rica etmiş ve kolumu sıvazlamıştı. Minnettardım. Bu kasabadaki çoğu kişiye hemde. Abimde olsa ablamda olsa sonuçta kızıyla olan bir babaydım ben. Anneliğin iki cinsiyet için geçerli olduğu bu dünyada bu kutsal görevi yapanın kim olduğu fark etmiyordu. İstemsizce dünyanın en muhteşem hissi olsa da yorucuydu ve de korkutucu.

Heist •Chanmin•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin