~41

466 106 121
                                    

Bol bol oy ve yorum gelebilir mi lütfen 🥺🐝🐢🩷
•••

Elimdeki kanlı bıçağı eski yerine, bacağıma yerleştirdikten sonra sadece geçtim. Yerdeki insanlar beni gram ilgilendirmiyordu. Sol elimle saçımı geriye attım. Bu iş fazla uzamıştı. Yavaştan sinirim bozuluyordu.

Bu yüzden uğraşmadım. Hae'mi benden alan adam dışında kimseyi beklemeden sadece vurdum ve geçtim. O herifin kapısını görebiliyordum. Şarjörü yeniledim. Tetiği çektiğimde arkamdan bir ses gelmişti. Hemen sol elime alıp arkamı döndüm. Neyseki ateş etmeyip beklemiştim. Gerçekten... "Zaten sinirliyim bakmayıp ateş etsem ne halt yiyecektin acaba? Chan. Sana aşağı katta kalmanı söylemiştim!"

Kararsız olduğunu zaten görebiliyordum ama neden buradaydı ki? Güvenli alanda olması gerekiyordu. Burası onun için tehlikeliydi.

"Üzgünüm ama babam dahi olsa... O benden seni alan kişi." Silahını belinden çıkardığı ve tetiği çekti. "Ondan hesap soracak bir kişi de benim."

Yutkundum. Haklı olabilirdi ama riskti bu. Yine de burada beklememiz daha saçma olacağı için arkamı döndüm ve ilerlemeye devam ettim. Peşimden geliyordu. Öyle ki hızlandı ve tam arkama geçip benden önce kapıya elini koydu. "Ani bir saldırıya maruz kalabiliriz. Sen sağ ben sol."

Başımla onay verdim. Bende bu yüzden hazırlanıyordum zaten. Jisung'la kaçarken hızı durdurmak için kullandıkları o ağır silah burada olabilirdi. İçim titredi anlık olarak. Gözümün önüne Jisung'un kanlar içindeki gelmiş ve bu iyiden iyiye kanımın ısınmasını sağlamıştı. "Bir." Eğildim. "İki." Bacağımı sol  geriye attığımda o da sağ geriye attı. "Üç!"

Kapıyı ateş eden oydu. Kilit kırıldığında tekme atan ise ben. Tahmin ettiğim gibi o silahtı. Arkasındaki adamla anlık olarak göz göze gelmiştim. Ateş altına girdiğimizde kapıdayken anlaştığımız şekilde kaçındık. Yakındaki beton masanın arkasına geçtiğimde direk Chan'a döndüm. Tanrıya şükürler olsun ki iyiydi. Benim gibi saklanmıştı kurşunlardan.

"Bu silahın sadece prototipte var olduğunu sanıyordum!"

Bağırdığında güldüm. Ah bir bilse şu silahtan neler çektiğimi.

"Kurşun kasası şu yanındaki koli bu arada! Yani adamı indirmeden buradan üç saatte çıkamayız."

"Sikeyim. O kadar kalamayız. Akşama doğru kar yağacak diyorlar." Söylediği şeyi anlamayarak baktım. Adamın açık noktasını ararken bana baktı. "Kasabada kar festivali olacakmış duymadın mı? Birlikte gideriz diye düşünmüştüm."

"Kar festivali mi?" Kafamı biraz kaldırıp silaha baktım. Ancak hemen geri çekilmiştim. Adam durmuyordu resmen. "Yemekli oynamalı felan? Bae bayılır."

"Bende onu diyorum. Uzun süre kalamayız anlayacağın."

Güldüm. Şu durumda bile bu tür şeyleri düşünebilen tek kişi biz olabilirdik sanırım. İki ailemde normal değildi. Gülümsedim. Kar festivali demek. Ben çok severdim. Bu yüzden bebekleriminde seveceğine adım kadar emindim. "O yüzden erken bitirmeliyiz. Haklısın." Bacağımdaki bıçağı aldım. Bu silahın ardında o herif olmalıydı. Saklanıyordu. Muhtemelen küçük bir anı kollayıp bizi geçmeyi planlıyordu.

"Bang Christopher Chan! Seni hain!" Kurşun atma sayısı artarken Chan'ın tarafına daha çok atış yaptığını fark ettim. Bu gözlerimi kısmama neden oldu. Şu an resmen Chan'ı hedef oluyordu. Bang ailesinin hayatta olan tek varisine yani.

Bir şeyler yanlış.

O herif ne kadar şerefsiz biri olsa da kafasının çalıştığını inkar edemezdim. Güç takıntılı manyak elbette ki kendi soyunun devam etmesini isterdi. Yapısında vardı bu. Şimdiyse tek oğlunu hedef alıyordu. Başka bir varis daha mı vardı? Hayır. Sanmıyorum. Abime onu takip ettirmiştim ama o bana bu tarz bir şeyden bahsetmemişti.

Heist •Chanmin•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin