~3

927 135 136
                                    

Oy ve yorum 🧡
•••

Az önce duyduğum şey ağlama sesi miydi yoksa bana mı öyle gelmişti? Kaşlarımı çattım. Hayır canım. Bae ağlamazdı. İmkanı yoktu. Evet.

Sikeyim böyle durumu.

İçim içimi yerken olduğum duvara iyice yapıştım. Karşıdaki duvarda oynar kamera vardı ve her üç saniyede bir hızlıca dönüyordu. Buradan geçmeli ve yoluma devam etmeliydim. O Hyunjin kameraları rahat bıraksa hemen hallederdim de işte. Adam rahatına düşkündü. Oturuyor ve monitörü izleyerek iş yapıyordu. Hah. Gidip boynunu kırmamak için kendimi zor tutuyor- şimdi!

Kırmızı ışık yine yandığında kamera yukarıya doğru ilerleyip yana kaydı. Bende bu sırada yerde kayarak olmak istediğim kısıma geçmiştim. Hemen doğruldum ve kör noktadaki yerimi sağlama aldım. Jeongin kendini hissettirmezdi. Bu yüzden her tarafa bakmalı ve iyice gözlerimi açmalıydım. Bir dakika ayak sesi miydi o? İyi de Jeongin değilse o zaman... kaşlarımı çattım ve zaman kaybetmeden arkamdaki odaya girdim. Hademelerin odası olduğundan kamera yoktu. Bu iyi haberdi ama kimdi bunlar? Sesleri tanıdık değildi ayrıca bizimkiler öyle adam getirmeyi sev- fark ettiğim şeyle gözlerimi kıprıştırdım. Bizimkiler demek... uzun zaman olmuştu bu lafı kullanmayalı.

"Kameraları iptal ettim. Beş dakikamız var şu herifleri öldürüp flaşı almamız lazım."

Öldürmek? İşte bu komik. Burada olup bilgilerin peşinde olan tek kişiler anlaşılan onlar değillerdi. Dişimi sıktım. Her şey bir yana bu daha büyük bir tehlikeydi. Çatışma çıkabilirdi. Rehineler daha zor durumda kalırdı. Cidden. Cidden şuan da bile arkalarını temizlemek zorunda mıydım ben?!

"Beceriksiz herifler." Kendi kendime söylenip adamın tam benim olduğum yerin önünden geçmesini bekledim. Doğru an geldiğinde hızlı bir hareketle kapıyı açtım ve adama çarpmasını sağladım. Bu onu sersemletirken diğerinin karnına, göğsüne ve yüzüne hızlıca yumruk atmış ardından da az buçuk kendine gelen adamı tekmemle tekrar duvara vurmuştum. Kendilerine gelmeden ikisini de teker teker odaya taşıdım ve kapıyı kapattım. Beş dakika demek. Bu bana yeterdi ama her şeyden önce bir silaha ihtiyacım vardı. "Sen kimsin lan or-"

Adam beline uzandığında yandaki süpürgeyi alıp sopasıyla kafasına vurdum. Başını rafa çarpmış ve yere düşmüştü. Diğerine göz attığımda yerde durup titrediğini gördüm. Demek korkağın tekiydi. "Bir kere soracağım." Bayılan adamın üstüne eğildim ve belindeki siyahı aldım. Susturuculuydu. Güzel. "Kime çalışıyorsunuz ve neyin peşindesiniz?"

Güvenliği kaldırıp tetiği çektim. Ah. Bu ses. Özlemişim.

"B-biz öyle paralı tutulduk. Patronları dışında hepsini öldürebilirsiniz ama asıl istenilen bankanın bilgileri dediler. Flaşa aktarın getirin dediler sadece."

"Kim dedi?"

O yerde otururken ben elimde silah ayakta duruyordum. Korkutucuydum sanırım ki adam yutkundu ve bilmiyorum diyerek ağlamaya başladı. Cidden mi? Hey. Kızım söz konusuyken tabi ki korkutucu olacaktım ama böyle bir tepkide beklemiyordum. "Bak eğer bana, size emir veren adamı ve detayları anlatırsan buradan arkadaşını da alıp sağ salim çıkmanızı sağlarım. İnan bana içeridekiler hırsızlık konusunda aptal olsalarda tetiği çekmek konusunda bir gocunmaları yoktur. İçeridekilere masum oldukları için yardım ediyorlar. Seni ise dünyadan silerler."

"Cidden b-bir şey bilmiyoruz. Bize mail attılar. Yapın dediler ama ama yedi kişi olduğumuzu söyleyebilirim. Onlar gibi beş kişi kaldı yani. Onlarla bir alakamız yok lütfen ikimizin gitmesine izin ver. Lütfen lütfen." Tekrar ağlamaya başlayınca yüzümü eşkittim. Bu kadar korkuyorsan neden ilk başta kabul edersin ki? Ayrıca beş kişi... onlar gibi demişti yani bilmediğim fazladan biri mi vardı?

Heist •Chanmin•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin