Heist •Chanmin•

~47

Geçen bölüm oy ve yorum çok azdı bu garibanı üzmeyin...🐝🐢
•••

Elimdeki örgünün iplerini sayıp kafamda hesapladım. Biraz daha eklersen bol olur, gelecek senelerde de giyinirdi oğlum. Mantıklı. Hatta... Ördüğüm kadarını üstüne doğru tuttuğumda Hae'm ile bakıştık. Gözlerini kıprıştırmış ve kıkırdamıştı. Gülümseyerek yanaklarından öptüm. Evet. Gerçektende biraz daha örmeliydim. Biricik oğlumu tombik yapma fikirleri içindeydim çünkü.

Kapı çaldığında benimle yan yana oturan Hae'yi yere koydum ki düşmesin. Ayrıca Bae'den tecrübeliydim. Ablası kadar koca kafalı olmasada koltuğa sıkışma ihtimali vardı. Bu yüzden nazikçe indirdim ve kapıya doğru adımladım. Sessiz sakin bir pazartesinde kim gel- "Seni kaçak..."

Sua'nın kapıya yanaşıp yayık yayık konuşmasıyla başımı iki yana sallayarak derin bir nefes aldım. Üstünde kalın kahverengi kürkü ve kırmızı rujuyla çok farklı duruyordu. Haklıydı. Uzun zamandır olaylar felan derken konuşmamıştık biricik yardımcımla.

Bir dakika.

Ben iki aydır işe gitmiyorum?

"Sanırım kovulduğumun haberini vermeye geldin?" Kollarımı göğsümün önünde bağlayıp gözlerimi kıstığımda omzunu silkti. Ağzındaki sakızla oldukça durumla alakasız duruyordu. "Hayatım olay o değil. Her yerde afişler var. Kör müsün yoksa görmek mi istemiyorsun bilmiyorum ama festival var dışarıda. TANRIM SICAK HAVUZUMUZ BİLE VAR!"

Çığlık attığında güldüm. Doğru ya. Chan söylemişti. Dünkü olaydan sonra tamamen unutmuştuk.

"Bu arada Bae'm nerede? Tombik prensesimizin sesi gelmiyor?"

"Fasulye ayıklıyor şu an." Esneyerek söylediğim şeye karşı sadece yüzüme baktı. Bende ona baktım. Ciddi misin dediğinde başımı sallamıştım sessizce.

Babasıyla cezalılar salonun ortasında fasulye ayıklıyorlar bizde akıllı oğlumla örgü örüyoruz demedim tabi ki. Chan ve Hae mahalle halkı için sürpriz olacaktı. Bu yüzden çaktırmadan gülümsedim. Festival ailemi tanıtmak için oldukça elverişli bir ortam olacaktı. Hem bebeklerimde eğlenmiş olurdu. Hmhm. Gayet mantıklı. "Olayı tam anlamasam da..." Kapıdan çekildi ve üstünü düzeltti. "Mayolarınızı getirmeyi unutmayın. Hava soğuk, karla oynadıktan sonra sıcak havuza girmek gibisi yok inan bana. Geliyorsun?"

"Geliyorum."

Tamam anlamında el işareti verip geri geri gitti. Biz konuşurken kenarda karla oynayan Yul bu sırada bana bakmış ve el sallamıştı küçük eldiveniyle. Gülümseyerek karşılık verdim. Anne oğul sosyal, konuşkan ve iyi kişilerdi. Bae onlarla büyüdüğü için çok mutluydum. Hae'mde öyle olacaktı ve bu benim için büyük bir mutluluk kaynağıydı.

"Kapının önünde durmamalısın Seungmin. Hasta ol-"

"Az önce o fasulyeyi tam ayıklamadan çöpe mi attın sen?"

Arkama dönüp tek kaşımı kaldırarak baktığımda baba kız başlarını kaldırıp kocaman gözleriyle bana baktılar. İki sarışın resmen blöfümü yemiş ve fasulyelerimi tam ayıklamadıklarını belli etmişlerdi. Gözlerimi kıstım ve kapıyı kapattım. İkisininde hareket etmeyip şapşal şapşal bana bakması çok komik olsa da otoritemi korumalıydım. "Bittikten sonra hepsini kontrol edeceğim. Tek bir fasulye kalmışsa bu akşam gitmeyiz festivale." Suçsuz suçsuz etrafa bakan oğlum biraz haksızlığa uğramış oluyordu ama olsun. Sadece ikimiz gidersek bu iki sarışın evi bile yakabilirdi. Hiç güvenmiyordum.

"Budumudumu bu du mu"

"Evet resmen haksızlık önceden gideceğimizi söylemiştin."

"Yine gideceğiz." Yerde sürünerek ablasına yaklaşan oğlumu kucağıma aldım ve geri koltuğun üstüne koydum. "Ama siz tam iş yaptığınızda."  Eskisi kadar olmasada Hae bünyesi düşük bir bebekti. Fasulyenin tozları oğlumu rahatsız edebilirdi. Göz ucuyla kaşlarını çatmış bana bakan Bae'me baktım. Yanaklarınında şişirmişti. Bir anda üstündeki sofra bezini çekip hızlı hızlı emeklemeye başlayınca koşup kollarının altından tutarak kucağıma aldım küçük arı'mı. İlk başta çığlık atmış ardından ise debelenmeyi bırakıp bana bakmıştı. Bir süre ayakta öylece bakıştık. Hanımefendi hala bana baba dememişti ama yine de kaçmaya çalışıyordu.