17- Baba

10.5K 930 144
                                    


Sabah daha güneş doğmadan oflaya puflaya uyandığımda uzandığım yerden doğrulup gözlerimi ovuşturdum. Gece boyunca uyanıp durmuş bir türlü uyamamıştım. Uykunun tatlı hissi hala üzerimdeyken kollarımı iki yana açıp kocaman esnedim. 'Elin adamının koynunda rahat rahat uyuyorsun ama' diye iç geçirmeden de edemedim.

"Kargalar daha bokunu yemedi ya." Söylene söylene yatağımdan kalkıp odamdan çıktım. Banyoya girip işlerimi hallettikten sonra geri odama dönüp çalışma masama oturdum. Yarım bıraktığım proje ödevimi yapmak için kollarımı sıvayıp işe koyuldum.

...

Yorulana kadar projemle ilgilenip acıktığımı hissettiğimde daha fazla zorlamadan ayaklandım. Odamdan çıkıp mutfağa ilerlediğimde kahvaltı hazırlayan annemin yanına usulca yaklaştım.

"Günaydın annecim."  Annem bana dönüp kocaman gülümsedikten sonra yanaklarıma kocaman öpücükler bıraktı.

"Nasıl özletmişsen artık kendini, sabah seni gördüğüm an içim huzurla doldu sanki." Annemin dediği şeye gülümseyip ağzıma tabakta duran dilimlenmiş salatalıktan küçük bir dilim attım. "Çok mu acıkmış benim eniğim?" Annemin beni benzettiği şeye gözlerimi devirip gülümsedim.

"Acıktım valla doyur eniğini." Annem de gülümseyip yaptığı pişilerden ağzıma bir tane tıkıştırdı.

"Ye paşam yarasın." Annem beni zorla sandalyeye oturtup kendi elleriyle beslemeye başladığında hafifçe gülümsedim. Bu ilgili hallerine de fazlasıyla hasret kalmıştım. "Şundan da ye." Annem ekmeğe sürdüğü bal kaymağı dudaklarıma bulaştıra bulaştıra yedirdiğinde dudaklarımı hızlıca yaladım.

"Anne yeter patlayacağım." Aniden enseme yediğim hafif tokatla dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Yok öyle yeter falan önündekiler bitene kadar yiyeceksin." Derin bir nefes alıp, elimi karnımın üstüne koyduğum sırada babam içeri girdi.

"Günaydınlar." Annem bize doğru yaklaşan babamın yanağına ufak bir öpücük bıraktı ardından önümdeki tabağa tekrardan bir şeyler koydu.

"Günaydın baba." Ağzım dolu olduğu için zorla konuşup çayımdan bir yudum aldım.

"Kahvaltını ettin mi?" Kafamı usulca salladım. "Tamam sen git hazırlan bende bir şeyler atıştırayım çıkalım hemen."

"Tamamdır." Çayımdan bir yudum daha alıp annem bir şey demesin diye koşar adım mutfaktan çıktım. Odama girip dolabımı açtığımda elime gelen siyah düz kazağı ve siyah kargo pantolonu kenara bıraktım. Üstümde ki pijamaları her ne kadar istemesem de çıkartıp yatağın üstüne bıraktığım kıyafetleri üstüme geçirdim ardından lavaboya koşup dişlerimi fırçaladım.

"Toprak hadi oğlum." Banyodan çıkıp aceleyle siyah montumu giydim. Beyaz montum, Rusya da Valeriylerin evinde kalmıştı." Toprak!"

"Geldim baba." Koşar adım odamdan çıkıp, babamın beni büyük bir sinirle beklediğini fark ettiğimde sakinleşmesi adına yanağına küçük bir öpücük bırakıp ayakkabılarımı giydim.

"Eşek sıpası." Babam kolunu omzuma attığında bende kollarımı beline doladım. "Bir daha habersiz bir iş yap hele, bak bakalım ne oluyor." Babamın dediği şeye kıkırdadığım sırada asansöre binip ineceğimiz katın düğmesine bastık.

"Yok baba tövbeliyim artık." Babam enseme sert sayılmayacak bir biçimde vurduğunda apartmandan çıktık. "Ya baba acıdı ya." Babam gülümseyip bu sefer kafama vurduğunda kolunun altından kurtulup arabamıza doğru koştum.

"Beyzademize bak görende incileri döküldü sanır." Babama bakıp omuz silkim ardından o çok özlediğim şoför koltuğuna oturdum. Babam da yanıma oturduğunda arabayı çalıştırıp gaza bastım. Aklıma daha ehliyetimi almadan önce babamın bana araba sürmeyi öğrettiği an geldiğinde dudaklarımı birbirine bastırdım. Güzelim arabayla duvara toslamıştım. "Her zaman gittiğimiz yere sür, güzel orası." Kafamı sallayıp ana yola girdim.

"Baba telefonu en pahalı modelden isterim bu arada." Babam bana dönüp kıyıcı bir bakış attı.

"Lan dünkü bok, telefonu ben mi kaybet et dedim? Birde son model istiyormuş." Babamın dediği şeye kahkaha atıp biraz daha hızlandım. Araba sürmek beni fazlasıyla rahatlatıyordu. 

"Baba, yarın okula döneceğim çok boşladım." Babam kafasını sallayıp telefonuna gömüldüğünde yola odaklanıp avmnin otoparkına girdim. Arabayı rastgele bir yere park edip kontağı kapattığımda babamla birlikte arabadan indik ardından her zaman geldiğimiz mağazaya girip telefonlara bakınmaya başladık.

"Pardon bize en pahalı modelleri gösterebilir misiniz acaba?" Babam görevli bir adama seslenip bana kısa bir bakış attığında kıkırdayıp yanağına küçük bir öpücük bıraktım.

"Tabi şöyle gelin isterseniz." Görevli adamın yönlendirmesiyle gösterdiği telefonları inceleyip hep aklımın bir köşesinde olan o telefonu seçtim. Babam muhteşem seçimimi onayladığında telefonu alıp mağazadan çıktık ardından yeni bir hat alıp kahve içmek için bir yere oturduk.

"Aç bakalım telefonunu." Babam arkasına yaslanıp kahvesini yudumladığında telefonu açıp hızlıca kurulumunu yaptım ardından hattı takıp ilk fotoğrafımı babamla birlikte çekildim.

"Babacım çok teşekkür ederim." Babama sıkıca sarılıp tonton yanaklarına ıslak öpücükler bıraktım. Beni hiçbir zaman kırmayan, her konuda destekleyen bu adama çok şey borçluydum.

"Güle güle kullan güzel oğlum benim." Gülümseyip babamın kollarından ayrıldım ardından arkama yaslanıp bende kahvemden bir yudum aldım. Hayatım, sonunda eskisi gibi normale dönmeye başlamıştı ya da ben öyle sanıyordum...


                    Devam Edecek

Geçiş  bölümü gibi bir şey oldu :)

RUH ADAM (BXB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin