1 AY SONRA....
Son kez aynaya baktım,makyajım sacım basım...
Evet tamamdım.Ateşi kucağıma aldım ve odadan çıktım.
Uraz ile orada buluşacaktık.
"Ayşe teyze gidiyorum ben." diye seslendim.
"Tamam kızım." diye yanıt verdi bana.
Gülümseyerek konaktan cıktım.
Arabam geldiğinde Ateş'i cocuk koltuguna oturtup kemerini taktım.
Korumalara "siz gelmeyin gerek yok." dedim.
Korumalardan biri "olmaz hanımağam,Uraz ağamın kesin emri var." dedi.
Oflayarak arabama bindim. Korumaları beklemeden motoru calıstırdım. Onlar bana yetişirdi.
Ateş mızmızlanmaya baslayınca ofladım.
Daha iki bucuk aylıktı ve diş cıkarıyordu. Oldukca erkendi halbuki.
Bir cd'ye birkac ninni atmıstım,Onu calıstırdım. Cok gecmeden sustu ve uykuya daldı.Kırkbeş dakikalık yolculuktan sonra konağa gelebilmiştim. Buke haznedarların büyük oğlu ile evleniyordu,dış görünüş olarak konuşmak gerekirse adam tam faciaydı. Fazla kıllıydı. Buke gibi güzel bir kız o adamla... Sacmaydı. Ve Buke kuma olarak gidiyordu. Bu dahada sacma. Hatta töre ve zorunlulukları sacma! Biraz kendimi suçlu hissetmiştim,ama uraz kararından asla dönmezdi.
Arabadan indim arka koltukta mışıl mışıl uyuyan oğlumu kucağıma aldım. Kapıdaki korumalara "Uraz içeridemi?" diye sordum.
Olumlu yanıt aldıktan sonra konağa girdim. Davul zurna calıyordu. Gözlerim Uraz'ı aramaya basladı.
Sağ baştakı masada oturuyorlardı.
Yanlarına ilerlerken,gürültüyle birseyler patladı.
Korkuyla irkildim,Ateş'te ağlamaya basladı. Silahlar susmak bilmiyordu,korkudan yerimde buz kesilmiştim. İlk defa böyle birsey basıma geliyordu.
Koluma bir el dokununca sıcradım.
Uraz bana ve kucagımda ağlayan oglumuza baktı.
Tek isaretiyle silahları susturdu.
Ates'i kucagımdan aldı ve sakinlestirmeye calıstı.
Bir kolunun altınada beni aldı. Masaya oturdugumda Sevda anne "korkma gelin sana sıkmazlar." dedi.
Sinirle nefesimi dısarı üfledim.
"Bana sıkacaklarından değil,ateş korktu!" diye cıkıştım.
"Cok bakıyor ya evladına!"
Uraz "anne! Sus!" diye uyardı.
Urazın kulağına egilip "şey benim ateşi emzirmem gerek." diye mırıldandım.
Ayaklandı. Ateşi tek koluyla kavrarken diger elinide bana uzattı elini tuttum.
"İlk önce bukeye altın takacaksın,sonra yukaridaki odaların birine gireriz."
Duraksadım. Ben durunca Uraz'da durdu.
"N'oldu?"
"Yok birşey." dedim.
Uraz elimi bırakıp cebine koydu bir kutu cıkarıp bana uzattı.
Actıgımda iki tane cumhuriyet altını vardı.
Tekrardan Uraz'ın elini tuttum. Buke'yle damadın yanına geldigimizde,icimdeki sucluluk duygusu baş göstermişti bile.
Buke ağlamamak icin zor duruyordu sanki,yanındaki kıllı adamsa mutlu gibiydi.
Ellerim titriyordu. Nedeni yoktu,titriyordu iste.
Kutuyu acıp altının birini Buke'ye,digerini kıllı adama taktım. Adını bilmediğim icin kıllı adam demeye karar verdim.
Bukenin gözünden bir damla yas aktı kulagına egildim.
"Sana birsey yapmaya kalkarsa eger... Bana gel,Uraz'ı sakinleştireceğim seni onlardan alacağım. Bana ne kadar kötülük yapmış olsanda benim bir kalbim ve vicdanım var!"
Geri cekildiğimde Buke daha fazla aglamaya baslamıstı. Uraz'ın elini tuttup cekistirdim.
Yukarı kata cıktığımızda bir odaya girdik. Sanırım kisafir odasıydı.
"Uraz,Buke mutsuz olacak."
"Mira bu konu kapandı! Ben son sözümü söyledim!"
Ateşi kucağından alıp yatağa yatırdım.
Uraz'ın yanına gidip kollarımı boynuna doladım,bir an sırıttı. Ellerini belime yerlestirdi yanagını yanagıma yaklastırdı.
"Hep aynı taktik,ama kanmıyorum artık güzelim."
Sıcak nefesi kulagıma carptı.
"Hayır. Sadece rica ediyorum bu bir taktik değil,Buke'yi onlardan al."
"Böyle olmasını sen istedin."
Uraz'dan kollarımı ayırdım ve belimde olan ellerini ittirdim.
"Saçmalama! Ben istemedim,daha bir ay önceye kadar bilmiyordum bile bana o günü yaşatanın Buke olduğunu!"
Uraz birşey demeden odadan cıktı.
Bukenin hayatı resmen kararıyordu,hatta kararmıştı bile!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZELİM
Tiểu Thuyết ChungMİRA VE URAZ'IN HİKAYESİ,BİR AŞKIN HİKAYESİ BU... Mira deli dolu bir genç kız idi,babası onu pamuklara sarıp büyütmüştü. Hayatını hep özgürce yaşamıştı. Mardin'e taşındı. Cok seviyordu o sehri,rüya gibi bir yerdi sanki. O sehir onun Cehennemi olursa...