Multi mira'nın kolyesi. Internette gördüm bayıldım kolyeye!
Ateşi yastıga yatırıp Uraz'ı gögüsümden kaldırdım.
Yatakta bagdas kurdum. Uraz'da benimle ayni pozisyonu aldı.
Yüzünü ellerim arasına aldım.
Yanagında ince bir cizgi halindeki ıslaklıgı parmaklarımla sildim. Ve ardından öpücük kondurdum.
"Adamım-"" Dedim fısıltıyla. Uraz susturdu beni.
"Ben sana önceden tüm yaralarımdan bahsetmiştim. Hepsini teker teker anlatmıstım. Korkularımı bile. Benim artık tek korkum sensin Mira,bunu ögrenen fırsatcılar yararlanıyor işte."
Uraz'ın dudagına bir buse kondurdum.
Sol gogüsüne elimi koydum.
"Ben şuranın bana attıgını bileyim,o zaman ölümle bile savaşabilirim." Dedim.
Uraz elimin üzerine elini koydu.
"Biliyormusun orası sadece senin icin attı. Ve seninle duracak."
Dudagımı dişledim. Sırıttım. Ortamdaki sisli hava beni daraltmıstı.
"Benim ilk okulda semih diye birine aşık olmuştum. Onu gördügümde heyecandan-"
Uraz'ın elimi ittirmesiyle kahkahayı bastım.
"Baslatma simdi Semih'ine he!" Diye tısladı.
"Ilkokul diyorum." Dedim gülmemi tutamayarak.
"Aşk diyorsun!" Dedi gözlerini kısarak. Ateş'in huysuzlanmasıyla Uraz bunu fırsat bilip Ateş'i kucagına alıp odanın cıkısına dogru ilerledi.
"Gel aslanım,annen ilk askını düsünüp eglenmeye devam etsin."
Bana laf koyup odadan cıkmıstı.
Daha demin aglamıyormuydu bu adam be? Ne güzel uysal filandı.
Şakasına birşey dedim iyiki.
Ha ben diyince suç tabi.
Homurdanarak yataga uzandım.
Zaten ayagımdaki cizikler beni mahvediyordu. Kafamın altındaki yumusacık yastık brni uykuya itiyordu. Zaten cok yorgunumdum...Uçurumun kenarındaydım. Bir bebeğin ağlama sesinden başka bir ses duyulmuyordu.
"Kızım!" Diye bagırdım.
Yankılanan sesim ürkütmüstü beni. Hava aydınlanmaya yüz tutmuştu. Ama hâlâ etraf karanlık ve ürkütücüydü. Uçuruma yaklaştım.
"Buke! Kızım!"
Yine yankı yapmıstı sesim.
"Annecigim neredesin?"
Ağlama sesleri yaklaşıyordu sanki. O kadar bilinmez birşeyin icindeydimki,bebegimin aglama sesleri bir yaklaşıp bir uzaklaşıyordu sanki.
Ayak sesleri duyulmaya başladı,o ayak sesleriyle beraber kızımın aģlama sesleri yaklasmıstı. Arkamı döndüm.
O-o b-beni kaçıran adam...
Kısa bir sürede etraf aydınlanmıstı.
Korkuyordum bu adamdan busefer. Isminide bilmiyordum...
Kucagında pembe kundaga sarılı bebek dikkatimi cekti.
"Benim kızım onu bana ver." Dedim.
Güldü.
"Al. Artık bu bebeğe ihtiyacım kalmadı."
Bebegimi o adamın pis ellerinden almak icin kostum.
Gördüklerim karsısında duraksadım.
U-uraz kanlar icinde yatıyordu yerde.
Ölmüstü...Uyandıgım an başımda dikilen Uraz'ı gördüm. Kabusun etkisiyle nefes nefese kalmıstım. Uraz'a kollarımı doladım.
"Buradasın..."
Ardından elimi karnıma götürme ihtiyacı duydum.
Kolum Uraz'ın bedenindeyken,diger elim bebegimdeydi.
"Güzelim korkma." Dedi güven veren bir ses ile.
"Ö-ölüyordun..."
Uraz beni kendinden ayırdı ve yüzümü elleri arasına aldı.
"Sadece kabustu."
"Uraz... Sarılarak uyuyalımmı?"
Uraz kafasını olumlu anlamda salladı.
Yataga birlikte uzandıgımızda Uraz kollarını bana doladı. Saclarımın arasına bir öpücük kondurdu.
"Hadi kapa gözlerini."
Gözlerimi Uraz'a diktim. Kan çanagı gibiydi gözleri,he birde göz altı morlukları oldukca belirgindi. Uyumadıgına isaretti bunlar.
"Uyumadınmı hiç?"
"Uyku tutmadı."
"Bir sorunmu var?"
"Yok."
Elimi Uraz'ın azda olsa çıkmıs sakallarında gezdirdim.
"Eminmisin?"
"Yalan söyleyecek halim yok,uyku tutmadı dedim!"
Ani cıkısına sasırmıstım. Elimi yüzünden cekip kafamı gögüsüne gömdüm. Birseyler olmustu ama bana demiyordu.
Gözlerimi yumdum. Uykum tamamen kacmıstı aslında. Göz ucuyla saatte baktım.
05.00
Oflayarak Uraz'ın kolları arasından cıkıp yastıgıma yattım.
Uraz bu sefer beni belimden cekip kendine yaklastırdı.
Kafasını boyun girintime gömdü.
"Ben senin nefesını boynumda hissetmek zorundamıyım Allahın hödügü!"
"Bende seni seviyorum." Dedi uykulu bir sesle.
Kolunu belimden cekmeye calıstım ama nafile.
"Uraz bırakırmısın? Uykum yok. Ateş'in yanına gidecegim."
Uraz elini cektikten sonra yataktan kalktım. Odadan yavas adımlarla cıktıgımda,uzun koridorda ilerledim. Ateş'in odasına girdim.
Mışıl mışıl uyuyordu.
Alnını öptüm.
Odasından cıkıp salona indim.
Camın önündeki korumalar dikkatimi cekti.
Camı actım.
"Günaydın."
"Günaydın efendim,bir sorunmu var?"
"Birseye ihtiyacınız varmı?"
"Yok Allah'a şükür."
"Peki." Diyip camı kapadım.
Kaplumbaga hızında odaya geri gittim.
Uraz hayvan gibi yataga yayılmistı. Hödük!
Banyoya girip,sıcak bir duş almaya karar verdim.
Ruhumdaki yorgunlugu belki ılık bir duş alırdı?
Banyoya girip üzerimdekiler bir kenara cıkardım.
Fiskiyeni acıp,suyun altına girdim.Kahvaltı gayet sessiz ilerliyordu. Uraz erkenden kalkmıstı,dört saatlik uykuyla duruyordu.
O uyku en calıskan hayvana bile yetmez be.
Tabagıma bir krep daha koydum.
Onuda sessizce yerken Uraz sonunda birseyler demisti.
"Mira Mardin'e dönmeyi birkaç gün ertelemek zorundayız,Ankara'ya gidecegiz."
"Aa. Tamamda." Dedim. "Niye?" Diye sormayı ihmal etmedim.
"Davet var. Ona katılacagız."
Elimi yüzüme kapadım.
"Ben bu kiloyla nereye geliyorum acaba?"
Uraz kahkaha attı.
"Kilolu degilsin be kadın." Dedi gülmelerinin arasından.
Baygın baygın baktım.
"Ben hallettim onu zaten yavrum. Rahat ol."
"Nasıl hallettin?"
"Sana elbise aldım. Ankara'da otelde olmalı suan." Dedi alayla.
"Kim bilir nasıl birsey aldın."
Omuz silkti. Dedigimi umursamadan;
"Uçak ayarlattım. Saat 15.30da binecegiz."
"Tamam ben hazırlanırım o zamana kadar."
Uraz tekrar kahvaltısına dönünce bende tekrardan kahvaltıma döndüm.Valize eşyaları katlayıp koydum.
Gamze'de Ateş ve kendisininkileri halletmisti.
Giymek icin yatagın üzerine koydugum giysileri giyindim.
Etek giymiyordum,hava oldukca rüzgarlıydı ve göbegim etegi kaldırıyordu oldugundan kısa duruyordu.
O yüzden istanbulda bıraktıgım 5 tane hamile tulumunu valizime koymustum. Birtanesinide suan giymek icin ayırmıstım. Karnım fazla cıkık degildi ama artık hamile oldugum iki kilo metre öteden belli olurdu.
Bu halimi nedense seviyordum.Uraz odaya girdi.
"Mira,haydi cıkıyoruz."
Kafamı olumlu anlamda salladım.
Valizi elime alacakken "O elini cek." Diyen Uraz'la duraksamıstım.
"Tamam be."
Uraz valizi alınca odadan beraber cıktık.
"Ane,ane." diye pesimden kosan Ateş'e güldüm.
Üc yasındaydı. Yürümeyi yeni yeni ögrenmisti.
Kucagıma aldım Ateş'i.
"Gidiyoruz artık minnak."
Ateş gülücüklerini yolladı sadece.
Iste suan tamamen aile gibi hissediyorum...#ANKARA#
Uçaktan indigimizde direk otele gittik.
Iki oda almıstık.
Ateş ben ve Uraz bir odaya,Gamze ise diger odaya.
Odalarımıza cekildigimizde,kollarımın felc gecirdigini hissettim.
Ates kollarımın arasında uyuyakalmıstı. Uyanacak diye kolumuda kıpırdatamıyordum dogru düzgün. Yataga yatırınca bir oh cektim.
Uraz gülümseyerek yataga oturdu.
"Kas yaptın kas." Diyip iki koluma birer öpücük bıraktı.
"Elbisem nerede?"
Uraz sırıttı.
Yataktan kalkıp yatagın yanındaki dolaptan bir kutu cıkardı ve bana uzattı.
"Begenmezsen pantolon tshort gelirsin vallahi. Zamanımızda yok baska alamayız."
Paketi yere koyup actım.
Siyah uzun bir elbise,pudra rengi topuklu ayakkabı cıktı.
Ayakkabıları yataga koyup elbiseyi kutudan cıkardım.
Sade siyah bir elbiseydi aslında. Dekoltesiz olduguna yemin bile edebilirim. Zaten Uraz bana dekolteli bir elbise alacak degil ya.
"Güzelmiş begendim." Dedim.
"Hadi Hazırlan,bir saat sonra cıkmamız lazım. Gamze'yide cagırayım ateş'in basında dursun."
Elbiseyle beraber banyoya girdim.
"Burda giyineydin iyidi." Diye seslenen Uraz'a gülmemek icin kendimi zor durdurmustum.
Elbiseyi giyindigimde gülümsedim. Tam olmustu.
Diz kapagımın 4-5 karış altında,etek kısmı fileli ve boldu.
Elbisenin bedenimde yandan duruşuna baktım.
Göbegim yine belli oluyordu. Yandanda gayet hoş duruyordum,göbegime ragmen.
Saçlarıma fazla birsey yapmayacaktım zaten. Düzdü şuan.
Saclarımı birazcık kabarttıktan sonra geriye sadece makyajım kalıyordu.
Odaya döndügümde Gamze coktan gelmisti. Uraz'la sohbet ediyorlardı. Uraz coktan giyinmisti. Bu erkekler cok hızlıydı.
"Hosgeldin Gamze." Dedim.
"Hosbulduk,Cok güzel olmuşsun."
"Sagol canım." Dedim gülümseyerek.
Sandalyede duran kol cantamdan makyaj malzememi alıp bamyoya döndüm.
Cildime birsey sürmeyecektim. O yüzden direk göz makyajıma gectim.
Eyeliner cektikten sonra,rimelle kirpiklerimi iyice kıvırdım.
Dudagımada kahve tonlarında ruj sürdükten sonra odaya geri döndüm.
Uraz gülümseyerek bana baktı.
"Seni götürmesemmi acaba? Fazla güzel oldun."
Dediklerinde ciddi olmadıgı yüzündeki ifadeden belliydi.
Gülümsedim.
Yatagın üzerinde bıraktıgım topuklularıda ayagıma giyindim.
"Hazırım ben,son bir kez aynaya bakayım cıkalım." Dedim Uraz'a.
Uraz kafasını salladı.
Banyoya geri döndüm.
Aynaya son kez baktım ve kendimi incelemeye basladım.
Biran Uraz belirdi aynadaki yansımaya. Arkamdan sarıldı bana.
Ellerini karnımda birlestirdi.
Aynadaki yansımamıza tebessüm ettim.
Ellerini karnımdan ayırdı. Elimi tutup beni kendine cevirdi.
Ceketinin ic cebinden siyah bir kadife kutu cıkardı.
"Bu ne?"
"Güzelligine bir pırıltı katacagım sadece."
Kutunun kapagını actıgında gülümseyerek kolyeue baktım.
Çok.. çok güzeldi. Heleki o mavi taş,büyüleyici duruyordu kolyede.
"Bu çok...çok güzel!"
Uraz alnımı öptü.
"Seni tahmininden fazla seviyorum Mira." Dedi fısıltıyla.
"Sen benim ilkimsin. Ilk kanışım,ilk çaresizligim,ilk aşkımsın."
Sustu. Derin bir nefes aldı.
"En önemlisi,sonumsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZELİM
Narrativa generaleMİRA VE URAZ'IN HİKAYESİ,BİR AŞKIN HİKAYESİ BU... Mira deli dolu bir genç kız idi,babası onu pamuklara sarıp büyütmüştü. Hayatını hep özgürce yaşamıştı. Mardin'e taşındı. Cok seviyordu o sehri,rüya gibi bir yerdi sanki. O sehir onun Cehennemi olursa...