Bölüm 62"İz"

8.5K 346 30
                                        


Sabah yorganımı tekmeleyerek üstümden actım. Dünden beri Uraz'ın dedikleri beynimi kurcalıyordu. Acaba babam zor durumda filan olabilirmiydi? Ne bileyim para ihtiyacı filan?
Homurdanarak yataktan kalktım. Uraz'a baktıgımda hâlâ uyuyordu. Bugün Suat Bey'ler gidiyordu,o bakımdan rahattı heralde. Banyoya gidip rutin islerimi hallettikten sonra odaya döndüm. Uraz uyanmış,uykusunu acmaya calısıyordu.
"Günaydın." Dedim.
"Sanada günaydın , güzelim." Dedi uykulu uykulu.
Yanına gidip yanagına bir öpücük kondurdum ve ellerinden cekiştirmeye basladım.
"Kahvaltıya inelim haydi."
Saatte baktıgımda 08.35'ti. Erkendi aslında.
Uraz'da ellerimi tuttu,birden beni kendine cekince tiz bir cıglık attım.
"Manyak adam." Diye homurdandım.
"Uykum var." Diye mırıldandı.
"Bıraksana beni be." Diyip belime sardıgı kollarından kurtulmaya calıstım,ama nafile.
"Uyu."
"Uykum yok."
"Sus."
"Ya hayırdır bugün bir uykucusun?"
"Saat 13.00'da uçagım var,o zamana kadar uyumayı planlıyorum."
"Nereye?"
"Ankara'ya gitmem lazım. Bir otelde büyük sorun var."
"Ne sorunu? Niye benim haberim yok?"
"Depreme karsı dayanıklı degilmiş,gidip ben halletmek istiyorum."
Ofladım.
"Tek gideceksin degilmi?"
"Tabiki tek."
"Kac gün kalacaksın?"
"Uykumun icine sıctın Mira!" Dedi sinirle.
"Ya Uraz! Kalk uyumayacaksın!" Diye bagırdım. "Hem hâlâ sorumu cevaplamadın?"
Uraz kollarını belimden cekip yatakta dogruldu ve sinirle yüzüme baktı. Sakin olmak istercesine derin bir nefes alıp verdi.
"Iki gün."
Yataktan kalkıp giysi dolabımı actım.
Beyaz bir etek,su yeşili bir gömlek alıp banyoya ilerledim.
Şuna bak daha yeni söylüyor! Ben neyimki burada degilmi? Dış kapının dış mandalıyım dimi!
Üzerimi giyinip Uraz'ın yüzüne bakmadan odadan cıktım. Avluya bir masa kurulmus kahvaltılıklar diziliyordu.
Bende mutfaga gectim.
Heja "Birseymi istemiştiniz Hanımağam." Dedi şiveli aksanıyla.
"Yardım edecektim?"
"Olurmu öyle sey? Hamilesiniz siz,masada oturup bekleyin."
"Ama..."
"Ağam çok kızar bana..."
Mutfaktan cıkıp hızlı adımlarla masaya oturdum.

Kahvaltıyı sessizlikle sürdürüyordum. Uraz degisiyor diyordumki,yine duvara toslayıp basa dönüyorduk. Degisim falan yoktu bu adamda. Yine aynı basına buyrukluk,umursamazlık...
Ateş,Gamze'yle bir yandan oyun oynuyor bir yandanda kahvaltısını yapıyordu. Tek ses onun ve Gamze'ninkisiydi.
Sonunda Uraz sessizligi bozdu.
"Mira?"
"Ne!"
Uraz tepkime sasırmıs gibiydi. Birden masanın altından kolumu sinirle tuttu. Kulagıma yaklasıp "Bana. Millettin. Icinde. Sesini. Yükseltme!" Diye tısladı. Her kelimeyi vurgulamıstı.
Gözlerimi kolumdaki eline indirdim.
"Kolumu bırak."
Uraz ittirerek kolumu bıraktı sofradan sinirle kalkıp odaya ilerlemeye basladı.
"Sende gel!" Diye bagırdı.
Kosarak pesine takıldım. Odaya girdigimizde kapıyı sinirle kapadı.
"Bak ben seni uyarmaktan sıkıldım!" Diye kükredi.
"Ses tonuna dikkat et! Kücük bir kız cocuguna bagırmıyorsun!" Diye bagırdım bende.
"Ciddenmi? Ben karsımda kücük bir kız cocugu görüyorum ama."
Omuzlarından ittirdim.
Odadan cıkmak icin bir hamlede bulunmusken beni engellemisti.
Derin nefesler alıp verdikten sonra aniden beni kendine cekti ve kollarını belime kenetledi.
"Iş için gitmek zorundayım. Sen neden bu kadar anlayışsızsın?" Diye sordu sakince. Bir dakika önce Uraz'dan eser yoktu suan. Dengesizlerin baskanı resmen!
Kolları arasından kurtulmak icin,belimdeki ellerini ellerimle itmeye calıstım. Ama nafile.
Pes edip sorusuna cevap vermeye karar verdim.
"Ben artık yoruldum!" Dedim. Birden aglamaya basladım. Cidden yorulmustum. Hic iyi günümüz olmayacakmıydi? Hergün bir kavga,gürültü. Anlasamıyorduk olmuyordu,sevgi yetmiyordu bazı seylere.
Uraz bas parmagıyla gözyaslarımı sildi.
"Ağlama... Sert cıkıstım,özür dilerim. Lütfen ağlama..."
"Hergün kavga gürültü,ben dayanamıyorum. Ruhum,aklım kaldirmıyor artık. Anlaşamıyoruz,sevgi yetmiyor herseye-"
Uraz beni susturdu.
"Mira sus..."
Uraz'ı duymamıs gibi sözlerime devam ettim.
"Hergünüm aglamakla geçiyor neredeyse,iki gün gülüyorsam beş gün ağlıyorum."
Hıckırdım.
Daha fazla dayanamadım kafamı Uraz'ın gögüsüne dayayıp bagıra cagıra aglamaya basladım. Sinirimden ne yapacagımı sasırmıs bulunmaktaydım.
Uraz'ın omuzlarını yumruklamaya basladım.
"Beni üzmekten bıkmıyormusun aptal adam!" Diye bagırdım.
Cidden ruh saglıgımı kaybetmis gibiydim suan.
Ufak bir sorun gibi geliyor belki size ama bu suanki olayın patlaması degildi sadece. Birde hamilelik hormonları devreye girince...
Uraz sımsıkı sarıldı bana.
"Bende böyle bir adamım işte..." dedi titrek bir sesle. Sesindeki pismanlık ve üzüntü hissedilebilir cinstendi.
"Sevdigim insanları üzerim,sonra pisman olurum... Ama bir anlık sinirle oluyor. Yoksa seni üzmek istermiyim ben güzelim?"
Uraz yere çöktü,onunla beraber bende yere çökmek zorunda kaldım.
"Yıprandıgını farkedebiliyorum,seni böyle gördükce bende yıpranıyorum. Ama sen çok güclü bir kadınsın! Çok!"
"D-degilim... görmüyormusun halimi?"
Aglamalarım yerini,hıckırıklara bırakmıstı.
"Hayır,sen cok güclüsün."
Cevap vermedim.
Uraz saatine baktı.
"Ben gideyimmi artık. Bak saat 12.00."
"Tamam."
Uraz'la beraber ayaklandık. Odanın köşesinde duran cantayı eline aldı. Alnımı öptü.
"Ben seni ararım hergün,babama gideceksin tamammı?"
Birden kafamdaki tilkiler hareketlenmeye basladı. Hic itiraz etmeden "Tamam,giderim" dedim.

Yıldız Hanım'a dair biz iz bulabilirdim belki.

##

Boran Baba gülümseyerek "Gelinimin elinden bir kahve icerim." Dedi. Bende gülümsedim. "Tabiki babacım,nasıl olsun kahveleriniz?" Diye sordum.
Sevda "Orta ikimizinkide." Dedi. Geldigimden beri yüzüme bakmıyordu. Cokta umrumda ya.
Mutfaga gittigimde boştu. Gülümseyerek kahveyi ve cezveyi masaya koydum.
Iki tatlı kasıgı kahveden sonra birazda seker attım. Iki fincan su koyduktan sonra ocaga koydum.
Kahve'nin yanına dolaptaki kücük cikolatalardan koydum.
Kahve tasmak üzereyken ocagı kapattım. Fincanlara doldurduktan sonra tepsiyi elime alıp ilerlemeye basladım.
Yemekler yenmiş,simdide kahveler icilecekti. Uraz'da henüz aramamıstı,bende aramayı düsünmüyordum açıkcası.
Sedire geldigimde kahveleri ikram ettim ardından yerime oturdum.
Boran baba'nın odasındaki mektubu simdi koyacaktım,hatırlarsanız ödünç almıştım mektubu.
Boran Baba "Torunum nerede,uyudumu yoksa?" Dedi şiveli gür sesiyle.
"Evet babacıgım,erken uyudu."
Boran Baba ses etmedi.

Ilerleyen saatler öylece havadan sudan konustuk. Boran baba cok sohbetkar adamdı,aynı Uraz(!).

"Cocugun ismini ne koyacaksın?"
Gülümsedim.
"Erkek olursa Boran,kız olursa Buke."
Boran baba gülümsedi.
"Demek benim ismimi vereceksin."
"Evet,tabi Uraz'a daha bahsetmiş sayılmam."
"Hele bir kabul etmesinde,o zaman alırım ayagımın altına o iti."
Itimi? Dudaklarımı birbirine bastırdım. Nedense Uraz'a it demesi bir komigime gitmisti.
"Demek Buke koyacaksın? Vicdanmı yapıyorsun gelin?"
Yine konustu bos agız!
Boran Baba'ya baktıgımda kaşları çatıldı.

"Buke'nin ölümüne sebep olan bu kız degildir,gencecik kıza etmediginiz kalmamıstı. Unutmaki o adamı sen önerdin Şivan'a."
Ne? Demek o adamı... Oha!
"Hem ondan baska Buke mi yok? Kendine gel hanım! Asabımı bozma benim!" Diyede ekledi Boran baba.
Bu adamı nedensizce seviyordum. Oda beni kızı gibi seviyordu belliydi.
Sevda ayaklandı.
"Izninle agam,uykum geldi."
Boran Baba,bastonunun üzerinde duran elini 'git' der gibi salladı. Bencede gitsin! Isim vardı,bu seytani düsünerek kendimi strese sokamazdım.

Sevda gittikten yarım saat sonra bende Boran Baba'dan izin isteyip sedirden ayrıldım.
Boran Baba'nın calısma odasına girip telefon flasımı actım.
Bir iz bulsam yeterdi,en azından biraz umut ışıgı olurdu bana.
Yıldız Hanım'ı bulmam birsey degistirmeyecek Uraz icin ama Sevda Hanım küplere binecekti. Intikam almak degildi artık amacım,zaten bilmem öyle seyleri. Tek istegim, icimin yaglarını eritmekti. Ve eritecektim inşAllah.
Dolapları karıstırmaya basladım. Mektup dısında birsey bulmalıydım,mektup isime yaramazdı.
Bulursam isim kolaylasacaktı sadece,aslında pek emin degilim ama... Neyse.
Kilitli bir dolaba daha rastladım.
Kesin buradaydı!
Anahtar icin iyine kalemlerle dolu olan kutuya baktım. Dogru tahmindi. Işim rast gidiyordu..
Kilidi actım. Heyecan'dan kalbım küt küt atıyordu.
Dolabın gıcırdamaması icin yavasca actım.
Gördügüm albüm dahada heyecanlandırdı beni albümü alıp resimleri karıstirmaya basladim.
Her sayfanın altında bir tarih,tarihin üzerinde resim...
Cok güzel bir kadınmış...
Son sayfalara hızla geldim.
2012'ye ait son fotograf...
Telefonumla o fotografın resmini cektim.
Cok güzel bir kadınmıs,yaslanmasına ragmen hâlâ güzeldi. Sanki yaşlanmamış,dahada genclesmis gibi bir hali vardı.
Albümü eski yerine hizla koyup,dolabı kilitledim.
Bir kapı gıcırtısı...
"Yine neyin peşindesin gelin!"
Ve o ses...

GÜZELİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin