Yatakta elimde kahve bardağıyla oturmuş resim çiziyordum. Kücüklükten beri çizerdim böyle resim,sonra annem tüm defterlerimi tür tür renk renk kalemleri atmıştı. O zamandan beri cizmiyordum,simdi karakalemle ciziyordum. Görüyorumki;Hâlâ paslanmamışım.
Uraz sabah 06.30'da çıkıp gitmişti,evin etrafı korumalarla doluydu. Mardin'den getirtmişti çoğunu.
Korkuyordum. Kendin için değilde,Uraz ve Ateş için korkuyordum.
Odanın kapısı çalınca defteri kapatıp yatagın altına attım. Elimdeki kahvede yere boca olmuştu.
Sinirle "Gel!" Diye tısladım. Gamze Ateş ile girdi odaya.
Tebessüm ettim.
"Benim askım gelmiş ya."
Gamze Ateş'i kucağıma verdi.
Bende gözümle yeri işaret edip "Gamze yere kahve döküldüde silermisin?" Diye sordum. Gamze kafasını salladı. Ateş ile beraber yataga uzandım. Ateş'in çok sevdiği oyunu oynamaya başladım. Baş ve orta parmağımla parmak uclarından baslayıp karnına kadar ilerledim. Ardından gıdıklamaya başladım. Ateş kahkahalarıyla güldü. Bir kac kez daha aynı şeyi yaptım. Daha fazla kahkaha atmıştı bu sefer. Ateş sonradan sıkıldı. Koltukta oturmuş bizi öylece izleyen Gamze'ye baktım.
"Ateş'i de alıp çıkarmısın Gamze?"
Gamze "Tamam." Diyip ayaklandı. Yatağa doğru gelmeye baslayınca Ateş'i kucağına dogru uzattım.
"Kilo almışsın be oğlum." Dedim gülerek. "Gamze sana iyi bakıyor demekki."
Gamze gülümseyerek "Görevim bu." Dedi.
Elvan'a mesaj attım.
Elvan bize gel,acil!
Cok geçmeden Elvan'dan geri mesaj geldi.
Yoldayım zaten bebek ;) yazmıştı.
Yataktan kalkıp giysi dolabımı açtım. Siyah taytımı ve uzun siyah kazagımı giyindim. Ayağımada evde giydiğim ugglarımı gecirdim. Saçımı dağınık bir topuz yaptıktan sonra odadan çıkıp salona indim.
Diyar Abla'ya "Diyar abla iki tane kahve yaparmısın?" Dedim.
"Tabii. Sizinki şekerliydi,ya diğeri?"
"Oda şekerli." Diyip salona gittim hızlı adımlarla. Yağmur sert yağıyordu. Damlaların cama çarpış sesi müzik gibi geliyordu bana.Asıl marifet buluttaydı ama herkes yağmura şiir yazdı...
Aklıma durup duruken bu söz geldi. Bir sayfada okumuştum ve çok hoşuma gitmişti. Kapı sesiyle düşüncelerimden arındım. Kesin Elvan gelmişti.
Koşarak kapıyı açtım. Elvan direk boynuma sarıldı.
"Burak kaçmış." Diye mırıldandı.
Biliyordum...
Birbirimizden ayrılırken "Kim söyledi?" Diye sordum.
"Uraz aradı. Anlattı herşeyi,sonra buraya gelmem gerektiğini söyledi. Kafanı dağıtmam için yani."
Tebessüm ettim. Salona geçtiğimizde orta sehpada kahvelerimiz duruyordu. Ve birazda atıştırmalık.
Elvan'la üçlü koltuğa oturduk.
"Elvan aklım almıyor,nasıl kaçar?"
Elvan elini bacağıma attı.
"Bilmiyorum arkadaşım. Tek bildiğim,iyi şeyler planlamadığı." Dedi.
"Burak salagını cok iyi tanıyorum,onun hedefi yine Uraz yada benim Elvan. Busefer ne yapacağını bilmiyorum."
Elimi saçlarıma daldırdım.
"Ateş icin çok korkuyorum." Diye ekledim.
"Mira biliyorum çok korkuyorsun ailen için ama... Amacı ya bu değilse?"
"Nasıl yani?"
"Öldürmek değilde,acı çektirmek mesela?"
Kafamı sağa sola salladım.
"Sonunda yine hasar göreceğiz." Dedim.
"Uraz busefer buna izin vermez,kocanı tanımıyormusun sen?"
Cevap vermedim. Kahvemden bir yudum aldım.
"Birseyler yedinmi sen?"
"Sabah Uraz gitmeden önce atıştırdık."
"Açıktığında söyle ayol."
Annemin taklidini yapmıştı. Istemsizce kahkahayı bastım.
"Sahi o ne yapıyor?"
"Şey Mira..." dedi geveleyerek.
"Ne oldu?"
"Babanla karşılaştık."
"Ee?" Dedim tersçe.
"Annen babanı tehtidmi ne ediyormuş,bir sırrı varmış. Kariyerini bitiririm demiş falan. Seni aramazsa birsey demeyecekmiş kimseye annen."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZELİM
General FictionMİRA VE URAZ'IN HİKAYESİ,BİR AŞKIN HİKAYESİ BU... Mira deli dolu bir genç kız idi,babası onu pamuklara sarıp büyütmüştü. Hayatını hep özgürce yaşamıştı. Mardin'e taşındı. Cok seviyordu o sehri,rüya gibi bir yerdi sanki. O sehir onun Cehennemi olursa...