Keyifli Okumalar!
⎮Ölürüm Hasretinle,Seksendört⎮
Hayat, koşmak isteyeceğiniz insanlara adım bile atmayı çok görüyordu.
Hareket etmiyordum. Sanki kıpırdasam her ân hıçkırarak çöküp ağlayabileceğimi anlar,aslında hayatımın onu terk ettiğim günden beri bana cehennem olduğunu bilir,bana sarılır ve beni çok daha fazla ağlatırdı. Sarılırdı bana Emir Mirza Arslan. Ben ondan özveriyle kaçarken. O. Sarılırdı. Hiç şüphesiz.
Çünkü gözleri vardı sözleri olmasada. Ve gözlerin apaçık saklayamadığı bin gerçekten biriydi yalan söyleyemedikleri. Sadece kirpiklerimi kırpıp nefes alabiliyor ve ona bakıyordum. O da bana.
Konuşmak mecburiyetinde hissettim kendimi. Çünkü karşısına öyle bir cüretle çıkmıştım ki,şimdi susup kalmak daha zor gelen ve duygularımı baskılayan bir davranıştı. Söylenecek onlarca,yüzlerce söz varken susmak yapabileceğim en büyük kötülük olurdu.
Çünkü zamanında ikimiz de yeterince susmuştuk birbirimize karşı.
İçime belki biraz olsun su serpebileceğini düşündüğüm kelimeler döküldü dudağımdan. "Özür dilerim." Anlam veremedi. Yani en azından gözlerinin altyazısından çıkarttığım anlam bu olmuştu.
Yutkundum ve bu yutkunuş bana cümlelerimi toparlamak için yeterli olabilecek bir süre sunmuştu. "Sürekli karşına çıkıp kendimi hatırlattığım için. Özür dilerim."
Bana öyle bir baktı ki,değil 2 yıl , 10 yıl geçse bizim aramızdan,rüyalarıma girerdi bu bakışlar. Öyle baktın ki bana Emir Mirza Arslan, sanki hiç kırılmamış,sanki hiç ikimize de cehennemi yaşatmamış,sanki hiç sarılmamış,sanki hiç seni terk etmiş olduğum gerçeği yaşanmamış gibi.
Hava poyrazdı. Sonbaharın yaprakları ruhuma dökülüyordu. Saçlarım önüme geliyor,onu gören kadrajıma ara sıra engel oluyordu. Bunun yanında ağlamamak için kendini tutup buğulanan gözlerim de bana hiç yardımcı olmuyordu. Hâlâ ısrarla çatık duran kaşları gevşememiş,dili bıçak kesilmişti.
Emir'in kaldırıp kaldırmamakta kararsız olduğu elini gördüm. Ve her ne olduysa birkaç saniyede oldu. Yavaşça kaldırdığı eli saçlarıma temas etti. Dokunsa kırılacak bir porseleni tutuyor gibi saç tellerimi parmaklarının sıcaklığıyla buluşturduğunda derince bir nefes aldığı aşikardı. Çok sürmedi,birkaç saniye sonra saçımdan çektiği parmaklarında kurumuş yaprak dallarını gördüm.
Kalbim göğüs kafesimi yıkıp geçmeye çalıştığında günler sonra bile dokunuşunun ilk günkü gibi hissettirdiğini anlamamam imkansız,olanaksızdı. Ardından tekrar odaklandı. Gözlerime. Dakikalardır tuttuğu kelimeler sonunda dilinden söküldüğünde nefesimi tutmuştum.
"Seni unutabildiğimi mi sanıyorsun sen?"
Eğer...eğer açık havada olmasaydık aldığım nefesler göğüs kafesime takılır kalır,iflasını sunardı çünkü şu an o bana beni unutmadığını söylüyordu. Hâlâ,diyordu. Hâlâ sen.
Ne desem kendimi kurtarırdım şu an? Ne diyecektim?
Gözlerim onda takılı kalmıştı. Asla başka bir yere bakamıyor,odağımı ondan ayıramıyordum. Fırsatını bulmuşken gözlerine bakmak,sadece bakmak hâlâ kalbimi dört nala koşturan bir şeydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMA
Teen Fictionİntikamı için bir şirkete sızmaya çalışan Lizge'yi aslında onu çok daha önceden bekleyen ve daha öncesi olan Emir Mirza karşılayacaktır. Yollarının kesişmesi ikisine de bir seçenek sunarken,bu seçenek çok daha öncesinden belirlenmiştir. Lizge ve Emi...