4.6

6.4K 455 61
                                    

Duygusal anların ardından makyajım tazelenmişti.

Ben son kez odadan çıkıp Mira'yı kontrol ettiğimde uyanmış dayısının kucağında gülücükler saçıyordu etrafa.

İçinde tarifsiz duygular oluşurken o ses duyuldu. "Yasemin geldiler." Diyen İlkim Abla ile koşa koşa kapıya yaklaştım.

Derin bir nefes aldım ve dışarıyı gören merceğe baktım apartmanın ışığı yansıdığında heyecan bedenimi ele geçirdi. Deva karşıma, İlkim Abla yanıma Yaman abi ise İlkim Abla'nın karşısına geçti.

Reyhan Anne ve Murat Baba'da hemen yanımızda yer edinince kapı çaldı.

Kapıyı yavaşça araladığımda önce Emre girdi içeriye. Ardından kucağında Miraç ile Bade Abla.

En sonunda elinde koca bir gül buketi ile gelen Bora'yı gördüm.

Fazla kalabalık olmamasının sebebi; ne Bora'nın ne de benim fazla insan istemememdi.

Bu kadar insan yani az ve öz insan kesinlikle bize yeterdi.

Sonuçta basit bir nişandı fazlalığa gerek yoktu.

Bora'nın elinden gül buketini aldığımda alnıma bir öpücük bıraktı ve elleri öperek ilerledi.

Herkes salona doğru yol alırken elimdeki koca buketi mutfağa bıraktım İlkim Abla'da tatlı getirdikleri tepsiyi mutfak masasına bıraktı.

"Ay hadi hadi içeri geçelim, gördünüz mü Emre'nin siyah gömmeyi çok güzeldi." Diyen Deva'nın saf haline İlkim Abla ve ben gülümseyip yavaşça içeriye doğru adımladık.

Herkes sohbet ederken kapının kenarında durdum ve içeriyi süzdüm.

Mira pusetinde oturuyor, Miraç annesinin kucağındaydu.

Salondakileri tek tek süzerken; Bade Abla'nın üzerinde kırmızı güzel bir elbise vardı. Emre tamamıyla siyah giyinmişti; siyah keten pantolonu ve siyah keten gömleği ile tam devanın sevdiği, dibinin düştüğü bir hâl almıştı.

Bora beyaz gömleği, siyah pantolonu ve harika gülümsemesi ile beni gördüğünde ona sadece deli olan kalbim ile gülümsedim.

Bu ara Duygu Anne'yi çağırmamıştı aslında neden çağırmadığını az çok anlıyordum olayları az çok biliyordum ve öğrendiğim kısmı bile canımı sıkıyordu.

Bora, Mira'yı pusetinden kucağına aldığında, Mira hemen şen kahkahasıyla doldurdu odanın içini ve hemen babasının sakallarını sevdi.

Onların bu halini uzaktan gülümserken birkaç saat sonra gerçek anlamda aile olacaktık.

Bu fikir beni deli gibi heyecanlandırıyor bir yandan da korkutuyordu ama korku o kadar seyrek bir duyguydu ki heyecan ve mutluluk bunu bu duyguyu göz ardı etmeme yetiyordu.

"Ee siz kahveleri yapın annem, hadi kızım." Diyen Reyhan Anne ile ben, İlkim Abla ve Deva mutfağa geçtik.

Fincanları çıkartırken sadece sessizdim yüzümde saf bir gülümsemeyle. "Tuz koyalım."

"Hayır tuz olmaz! Tuz istenmediği anlamına gelirmiş ben istiyorum gayet de." Diye söylendim Deva'ya bilmişçe. "Yok kızım deli misin ne olacak be koy işte."

"Olmaz öyle iş uğursuzluk çıkar." Diyen İlkim Abla'yı sonuna kadar destekledim. "Kesinlikle katılıyorum abla, sen abimin kahvesine ne koymuştun?" Diye sorduğumda bana doğru adımladı.

"Bal koymuştum ablacım ben ağzımızın tadı hiçbir zaman bozulmasın diye." Gülümsedim ben de bunu istiyordum hiçbir zaman ağzımızın tadını bozulmamasını. "Ben de bal koyacağım o zaman."

Sevgili BakıcımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin