Ek - 1

8.3K 501 63
                                    

MERHABA!

5 AY SONRASINA GİTTİK HEP BİRLİKTE. İYİ EĞLENCELER!

''Koca kıçını kaldırıp koşmaya başla!''

''Ama çok soğuk...''

''Koş, koş, koş!''

Deniz Toprak'ı zorla denize sürüklerken gülüyordum.

Yaz tatiline gireli birkaç hafta olmuştu. Geçen koca bir yılın ardından tatil yapmak için her gün deniz kıyısına gelip yüzüyorduk. Akşamları ise yine ayrılmıyor, birlikte şehirde geziyorduk. Bazen bir yerlere oturup bir şeyler içiyor, muhabbet ediyorduk. Öyle ya da böyle ben çok eğleniyordum.

Suyun içinde boğuşan oğlanlara baktım. Toprak uzun bir süre okula gitmemiş ve derslerinden olmuştu. Bu sebeple bir sınava girerek sınıfta kalmaktan son anda kurtulmuştu. Kazasız belasız bu dönemi de bitirmişti. Daha iyiydi. Eski halinden pek bir farkı yoktu. Yine de arada bir onun düşünceli haline denk geliyordum.

Can ise babasıyla uzun uzun konuşmuş, başaramadığını anlatmış ve bol bol özür dileyerek geri dönmeyi becermişti. Seneye bizimle birlikte son sınıfı bitirecek, ondan sonra nasıl devam etmek isterse öyle edecekti. Onun adına ve kendi adıma çok mutluydum. Ve birisi daha vardı, bu durumdan epey memnun olan. O kişi de şüphesiz yanımda uzanan Beren'di.

''Can! Sevgilim, nerede kaldın?''

''Buradayım prensesim. Sıra vardı.''

''Tuvalette mi?''

''Sorma. İnsanlar sıvı tüketmeyi bırakmalı.'' Can'ın gözleri Beren'in elindeki meyve suyuna takıldı. Elini uzatıp, Beren ne olduğunu anlayamadan bardağı aldı ve kafasına dikti. Sonra gözlerini kapatıp 'oh' diye bir ses çıkardı. ''Yaz mevsiminde de bu biraz zor.'' diyerek bardağı Beren'e geri uzattı. Hala birbirlerinin üzerine atlayan Deniz'lere doğru koşarken bağırdı. ''Yanımıza gelmek için bir dakikanız var!''

Beren bana bakıp gülümsedi. Bu herhangi bir gülümseme değildi. Bu gülümseme sık sık göremeyeceğim türden, özel bir gülümsemeydi. Beren gerçekten mutluydu. İstese de saklayamıyordu bunu. Soğuk kalkanı çoktan inmişti. Bunu Can'ın gelişine bağlıyordum. Kalbinde aşka yer verince; nefrete ve öfkeye yer kalmıyordu. Onun adına da çok mutluydum.

Üzerimizdekileri çıkarıp yürüyerek denize ulaştık. Üç erkek birbirleri ile savaşırken geldiğimizi fark edememişlerdi bile. Biz de sessizce suya süzülüp, ıslatılma riskine girmedik.

''Hey! Birbirinizi öldürmeyin!'' diye bağırdım yanlarına varınca. Üçü aynı anda durup kafalarını bize çevirdi. Gülümseyerek Deniz'in üstüne atladım ve dengesini bozarak onu suyun içine çektim. Gözlerini suyun altında açıp bana baktı. Mavileri daha canlı görünüyordu. Çünkü suda daha güçlüydü.

Dışarı çıktığımızda bizimkiler gülerek bizi izliyorlardı. Ben de hepsine dil çıkarıp Deniz'in elini kavradım ve onu derinlere sürükledim. Bir süre sonra su boyumu geçince yüzmeye başladım ama Deniz hala yürüyordu. Gözlerimi kısıp ona baktığımda o genişçe sırıtıyordu. Su sıçratıp önüme döndüğüm sırada beni suya batırdı. Nefesimi son anda tutarak ona ayak uydurdum. Suyun temiz oluşu onu görmemi kolaylaştırıyordu. Bana göz kırptı ve eliyle bacaklarını işaret etti. İşte o sırada heyecanlanmaya başlamıştım. Çünkü ne yapacağını biliyordum. Dönüşecekti.

Bacakları birbirine karışmaya ve grileşmeye başladı. Ayakları bir kuyruğa dönüştü ve belinden aşağısı büyük bir köpekbalığı vücuduna benzedi. Su yüzüne çıkıp ona sırtından sarıldım ve beni açıklara götürmesine izin verdim.

CADIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin