5 - Yerin Dibine Giriyorum

22.6K 1.3K 220
                                        

''Saçmalama. Düz git tarif ederim. Çok uzak değil zaten.'' dedim soğukça. Ne yapalım yapacak başka bir şey yoktu.

Zorla bir arabaya bindirilmiştim ve bu sinirimi bozmuştu. Hayır neden ufak bir büyü yapmamıştım ki. Aklıma bile gelmemişti. Şimdi yapmaya kalksam kaza yapabilirdik. Ayrıca yan koltukta oturan bu garip tip sinirlerimi bozuyordu. Sinirle oturduğum koltuğa gömüldüm iyice ve bağlamayı unuttuğum emniyet kemerini bağladım. Bakışlarımı Deniz'e çevirdiğimde onun kemerinin bağlı olmadığını fark ettim.

Sen bağla şu kemeri kızım. Bak kaza olur filan yazık çocuk ölmesin.

Bir sus iç ses. Nasıl bağlayacağım? Üstüne mi atlayayım çocuğun?

Her şeyi de benden bekleme onu da sen düşün.

İç sesimin haklı olduğu kanısına vardım. Emniyet kemeri şart! Buradan da toplumsal mesajı vermiş oldum.

Bakışlarımın hala Deniz'de olduğunu unutmuştum ki birileri bana hatırlattı.

''Ne oldu çok mu beğendin?'' dedi.

''Hayır ne alakası var. Emniyet kemerini bağlamamışsın. Ona bakıyordum.'' Evet. Yalan söylemekten pek hoşlanmam da.

''Ah! Tabi ya, unutmuşum. Eğilip bağlar mısın? Araba kullanırken yapamam da.'' derken sinsi sinsi gülümsediğini görebiliyordum. Kesin bilerek unuttu adi herif. O değil de bilerek nasıl unutuluyor biri açıklasa ya bana.

''Çok beklersin, sapık.'' dedim tiksinir gibi çıkan sesimle.

''Ne dedim ya. Alt tarafı kemerimi bağlayacaksın. Gel kucağıma otur mu dedim?'' Ay yeminle beni utandırmaktan zevk alıyor bu sapık ya!

''Ya böyle konuşman sinirimi bozuyor, sessizlik talep ediyorum. Tamam, bağlıyorum.'' Yüzünde zafer kazanmış gibi bir gülümseme oluşurken artık laf ağızdan çıktı diyerek koltuğunun diğer tarafına uzanmaya çalıştım. Aynı zamanda da yolu görebilsin diye belimi aşağıda tutmam gerekiyordu. Bu garip pozisyonda emniyet kemerini çekmeye çalışırken ani bir frenle dengemi kaybedip Deniz'in kucağına düştüm. Deniz şaşkınlıkla beni yakalamaya çalışırken belime sarılmıştı ve ben de düşmemek için yaptığım refleksle onun boynuna asılmıştım. Şu anki pozisyonumuz fazlasıyla yanlış anlaşılmaya müsaitti. Birkaç saniye daha yaşadığım şokla onun kucağında otururken kendine gelen bilincimle hemen kalkmaya çalıştım ama durduruldum.

''Kızım dur tepinme. Bak dur diyorum!'' diye bağırıyordu ama ben bir an önce kalkmak için çırpınıyordum. Elleriyle belimden tutmuş beni sabitlemeye çalışırken hala tepiniyordum.Bir süre sonra sertçe beni tuttuğunda çırpınmayı bıraktım ve Deniz'in yüz kaslarının gerilmiş olduğunu fark ettim. Bu sinirden değildi. Bu daha çok... AMAN TANRIM!

Elim ayağım birbirine dolanmıştı. Utançla kafamı öne eğdiğimde kalkmama izin vermişti. Hemen yan koltuğa geçip kafamı cama çevirdim ve kızaran yanaklarımı ne kadar mümkünse saklamaya çalıştım. Az önce olanlar bana bir yıl yetecek kadar aksiyon doluydu. Utancımdan yerin dibine girmiştim. Az önce yanlışlıkla olanlar fazlasıyla utanç vericiydi. Ne yaptığımı fark edememiştim. Fark edince de fazlasıyla geç kalınmıştı. Şimdiyse sessizce camdan dışarıyı seyrederken bunu nasıl telafi edebileceğimi düşünerek kendi başımın etini yiyordum. İç ses şu an sana çok ihtiyacım var.

Ben buradayım bebek.

İç ses ben az önce çok rezil bir durumdaydım ve istemeyerek bir şey yaptım, ne yapacağım?

Birincisi yanlışlıkla yapılan bir şeyden kendini sorumlu tutma, ikincisi çocuğun bunu takacağını sanmam. Önemli bir şey değildi. Bir kazaydı. Affet beni. ÖHÖM! Yani çocuğu. Sonuçları o da bilemezdi.

CADIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin