HeyGirl'e mi çıkmışız ne? Kasım 2015 sayısında kısa bir bölümde kitabımızdan bahsedilmiş, bu çok gurur verici! Teşekkürler Heygirl! (Berre kuzucuk sayesinde haberim oldu <3)
ANTALYALILAR!
Bir buluşma yapmaya çalışıyoruz. Mutlaka Whatsapp'a gelin, buluşmaya gelmek isteyenler. Sadece isim ve numaranızı özel mesaj olarak bana atmanız yeterli! Diğer herkes de gelebilir tabi ki <3
300Bin mi? Gözümü açtım kapattım, ne oluyor yahu... *Bıyıkaltındansırıtanaptalyazar*
Multimedyadaki çalışma Whatsapptaki arkadaşlarımızdan Havva'nın tasarımı. Teşekkürler! <3
***
Deniz...
Hayaller, hayaller, hayaller...
Aslında insan beyninin böylesine mükemmel bir fonksiyona sahip oluşu ne kadar da mutluluk verici. Hayal edebiliyoruz ve bir kısmını da gerçekleştirebiliyoruz. Hayallerimiz olmasaydı izleyeceğimiz yolu nasıl seçebilirdik? Kafamızda devamlı geleceğimizi kurgulamasak, nasıl hayatın engebeli yollarında tökezlemeden yürüyebilirdik? Hayallerimiz olmasa insan olabilir miydik?
Her bireyin hayalleri vardır elbet, benim de vardı. Bir eş ve evlatlar. Birçok insanın hayali bu değil midir aslında? Hah. Klişe gibi görünüyor olmalı. Ancak insan, bir olgunun değerini yalnızca yokluğunda fark edebilecek kadar kördür. Benim istediğimin de bir aile olması çok doğal değil mi?
Aile kurmak adına ilk girişimim birkaç sene önceydi. Hayatımın kadınını bulduğumu daha bıyıklarım yeni terlerken anlamış ve onu kaçırmamak adına canım pahasına savaşmıştım. Sonunda kazanan ben olmuş ve onu elde etmiştim. Birkaç yıldır da zaferimin tadını çıkarıyordum, sonsuza dek sürmesini dileyerek.
Asena bu sabah çığlıklarıyla beni uyandırdı. Çok korktum. Öyle korktum ki kalbimin sıkıştığını ve ritminin bozulduğunu bile hissettim. Onu can çekişen bir halde yanımda görünce elim ayağım birbirine girdi. Fakat uyku sersemliğini atar atmaz ne döndüğünü anlayabilmiştim.
Bizimki geliyordu.
Apar topar bir pantolon bir tişört giydikten sonra Asena'nın etrafına yataktaki örtüyü sardım ve onu kucaklayarak evden ayrıldım. Özel aracın en hızlı ulaşımı sağlayacağını düşündüğüm için onu arka koltuğa bıraktım ve kemerini bağladıktan sonra direksiyonun başına oturdum.
Koca şehrin içinde defalarca kez trafik kurallarını ihlal ederek ve bir sürü ceza yiyerek hastaneye ulaşmaya çalışıyordum. Tek düşünebildiğim Asena ve çocuğumuzdu. Dikkatsizlik yüzünden neyse ki bir hata yapmamıştım ama birçok tehlike atlattığımızı biliyordum.
Asena'nın çığlıkları arttığında hastane yoluna sapmıştım. Acil girişinin önünde arabayı durdurdum. İner inmez etraftaki doktorlara bağırmaya başladım, bir yandan da Asena'yı arabadan indirmeye çalışıyordum.
Doktorlar hemen bir sedye getirdi ve Asena'yı yatırdı. Bir yandan Asena'nın elini tutuyor, bir yandan da onlarla birlikte koşuyordum. Düşüncelerimle Asena'ya sürekli iyi olacağını fısıldıyordum. Bu evhamlı ortamda ne yaptığımı, neden yaptığımı düşünemez olmuştum.
Saatler sonrasında doğumhanenin kapıları açıldı ve Asena yatağın üstünde girişte belirdi. Bebeğimizin olmadığını görür görmez içimi öyle büyük, öyle sarsıcı bir korku kapladı ki; kendimi tutmasaydım olduğum yere yığılabilirdim. Çocuğumun öldüğünü düşündüm. Fakat Asena'nın yüzündeki gülümseme bana aksini anlatıyordu adeta. Mutluluk gözlerinde parlıyor ve metrelerce öteden bile içimi ısıtıyordu.
Aksak adımlarla yanına vardığımda elimi kavradı ve bana bir oğlumuz olduğunu söyledi. O saniyede bir elektrik dalgasının bedenimi titrettiğini hissettim ve gözümden birkaç damla yaş yanağıma döküldü. Aynı şekilde benden etkilenen Asena da ağlamaya başladı. Odaya kadar burnumuzu çekerek gitmek zorunda kalmıştık.
Kısa süre içinde de bebeğimizi getirdiler. Kısa boylu şirin bir hemşire kolları arasındaki minik cadıyı bana uzattı. Oğlumun yumuk ellerini tuttuğum an bağımız oluşmuştu, bunu hissetmiştim. Babası olduğumu hissetmiştim.
Asena sevgi ile gözlerimin içine bakarken oğlumuzu kucaklamak için sırada olduğunu fark ettim. Usul hareketlerle yürüyerek Asena'nın yanına vardım ve eğilip bebeği onun kucağına verdim. Tam da bu sırada odanın kapısı gürültüyle açıldı ve Beren göründü. Top gibi olmuş karnında ikinci bebeğini taşıyordu ama buna rağmen çok hızlıydı. Hemen beni itekleyip Asena'ya döndü ve gözyaşları içinde bebeğimize baktı. Kapı bir kez daha açıldığında Can da gelmişti. Bana sıkıca sarılıp tebrik ettikten sonra Asena'yı alnından öptü ve Beren'i kolunun altına aldı.
Birkaç gün sonra evde bütün düzenimiz alt üst olmuştu. Asena'nın bebek bakımında zorlanması üzerine ona ben yardım etmek zorunda kalıyordum ve bu konuda pratiklik sağlayamadığımız için çok yoruluyordum. Uykusuzluk en büyük problem gibi görünse de açlık beni bitiren şey olmuştu. Ne yediğimi, ne zaman yediğimi bilemez olmuştum. Asena ve bebeği beslemekten çöp gibi kalacaktım yakın zamanda.
Bu zorlu dönemler de bir şekilde atlatıldı tabi ki. Her şey düzene kavuştuğunda ise ikinci bir bebek patlak verdi. İşin şakası, ikinci bebeğe sahip olmayı hep istemiştik. Ve birinciden üç yıl sonra ikinci bebeğimizi de kucağımıza aldığımızda artık bir küçük Deniz ve bir küçük Asena'mız olmuştu. Harika bir aile olacağımızı biliyordum.
Ve olduk da. Dört üyeli mükemmel bir cadı ailesi olduk. Deniz Demirci, Asena Demirci ve minik Demirci bebekleri...
***
Bebeklerin isimlerini size bıraktım: bir kız, bir erkek.
Sevgilerimle <3

ŞİMDİ OKUDUĞUN
CADI
Fantasy-Tamamlanmış Hikaye- Bu kitabı 15 yaşındayken yazdığımı göz önünde bulundurarak okursanız çok sevinirim. İyi okumalar :) ***HeyGirl Kasım 2015 sayısında biz de varız!*** 7 Ekim 2014 tarihinde başlanmıştır (Giriş) 24 Haziran 2015 tarihinde sonlandırı...