Ek - 7

2.1K 156 29
                                    

Dönecem dediysem döneriiimm. ;)

''Toprak değilim diyorum size. Öyle birini tan-'' Duraksadım. Amcam olan Toprak'tan bahsetmesi mümkün olamazdı, değil mi? ''Neden Toprak'ı arıyorsun?'' diye bir soru yönelttim bu sefer. Gözleri aydınlandı hemen hemen benim yaşlarımda olan kızın. Elleri ile kafasını iki yandan tutup gözlerini kapattı. Dudakları belli belirsiz kıpırdarken tetikteydim. Her an bir hamle yapacakmış gözüyle bakıyordum ona.

Gözlerini aralayıp tekrardan gözlerimin içine baktı. Büyük kahverengi gözleri ıslak duruyordu. Yüzünde birkaç kas seğirdi. Boş ifadesi bozulmadan konuşmaya başladı.

''Onu bulmam gerekiyor. Çünkü... Onu hatırlıyorum.''

''Sen kimsin?'' dedim şüphe içinde. Kızın bakışları sağlıklı değildi ve bu beni korkutuyordu. Üstelik yanımda Yankı vardı. Ona bir şey yapmaya kalkarsa diye gerilmiştim.

Kız sulu gözlerini kız kardeşim ve benim aramda gezdirdi bir süre. Tanımaya, anlamaya çalışır gibi bakıyordu. Zihninin içinde büyük bir karmaşa olduğunu hissedebiliyordum ama asla okuyamıyordum. Bizden biriydi, bunu anlamıştım. Diğer türlü zihnini bu kadar iyi koruması mümkün değildi.

Yankı kolumu daha sert sıkmaya başladığında daha fazla tahammül edemeyeceğimi anlamıştım. Bu kızdan kurtulup yaşadıklarımı unutmak ve bir an önce okula gitmek istiyordum. Sabah sabah hiç sabrım yoktu. Sorularıma da doğru düzgün cevap vermiyordu zaten.

''Tamam artık. Git.'' diyerek kolumun dışıyla onu hafifçe itip yürümeye davrandım. Tam önümden çektiğim sırada arkama dolaşıp sırtıma atladı ve parmaklarını şakaklarıma bastırdı. 

Duyduğum son ses Yankı'nın ''Abi!'' diye bağırışı oldu.

-Yankı-

Kız abimin üstüne atladığında onu uyarmak için geç kalmıştım. Çoktan zihnine girmeyi başarmış ve beni etkisiz bırakmıştı. Çünkü annemin bana öğrettiğine göre zihin bağlantısı kuran iki canlıyı ayırmaya çalışmak ikisine de zarar verebilirdi.

Çaresizce yere çöküp üst üste düşmüş abimi ve kızı izlemeye başladım. Gözlerimden yaşlar akarken ne yapacağımı bilmez halde orada oturuyordum. Kızın ona zarar vereceğinden çok korkuyordum. Gözyaşlarım yanaklarımı ıslatırken görüşüm bulanıklaşıyordu. Elimle yanaklarımı silip düşünmeye çalıştım.

Bu durumda bana yardım edebilecek tek kişi annemdi.

Telefonumu bulmak için çantamı karıştırmaya başladım. Her zaman iki saniye süren işlem yıllar gibi gelmişti. Belli belirsiz titreyen ellerimle rehberimi açıp annemi aradım.

Tam bu sırada Kartal derin bir nefes alarak çırpınmaya başladı. Kızı üstünden atıp yere düşürdüğü gibi ayaklandı. Ben de onunla birlikte ayağa kalktım. Telefondaki ekranda annemin henüz telefonu açmadığını görünce hemen kapattım.

Kartal öfkeyle kıza bakarken bir terslik olmaması için Doğa'ya yalvarıyordum. Bu kızın yapabileceği bir şeyler vardı ve ikimize de zarar verebilirdi. Bunun olmamasını diliyordum.

Kartal bir anda kükrercesine bağırdı.

''Ne yapıyorsun?!'' Gözü yaşlı kızın suratındaki ifade değişmişti. O masum, kırılgan ifadesi bir anda yok olmuş ve yerine kendinden emin bir duruş bırakmıştı. Abimden kısa da olsa dimdik durarak sanki ona tepeden bakıyordu ve gözlerinde bir damla yaş kalmamıştı.

''İtaat etmeyi öğreneceksin, çocuğum.'' dedi buz gibi bir sesle. Saçlarını hafifçe havalandıran bir rüzgar ortaya çıktı ve hava birden sıcaklığını yitirdi. Kuru yapraklar havalanarak etrafımızda daireler çiziyordu. Çok fena tırsmıştım. Abimin arkasına sinerek kendimi olacaklara hazırladım.

CADIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin