Abimin son söylediklerinden sonra birkaç dakika içinde sakinleştim ama sakinleştikçe söylediği her kelime kalbime çentikler atmaya başladı. Acısı zaman geçtikçe daha belirgin bir hale geldi. Onun yaptıklarını anlamaya çalışmak, hafifletici sebepler aramaktan artık sıkılmıştım. Benim yaşadıklarım beni ilgilendirirdi. Onun benim hayatımla ilgili saçma salak kararlar alması ve uygulaması beni çileden çıkartıyordu. Aşırı derecede bunaltıcı bir şeydi.
Odama geldiğimden beri volta atıyordum ve artık volta atmak başımı döndürmüştü. Birkaç dakikadır bu odadaydım ve aşağıya inmeye karar vermiştim. Sinirimden dolayı hemen yukarıya fırlamıştım ama Elif ve Burak öylece kalmıştı. Bu şimdi kafama dank ediyordu. Hızlıca kapıya doğru ilerledim ve kapıyı açtım, aynı hızla merdivenleri indim. Merdivenleri inmeyi bitirir bitirmez birkaç metre ileride masada oturanları gördüm ve gözlerimle süzdüm. Elif ve Burak sofrada oturuyorlardı, oldukça gergin gözüküyorlardı, buna rağmen Elif hafifçe tebessüm ediyordu. Burak ise düşünceli gibi gözüküyordu, buna rağmen ikisi de önünde ki tabaklardan bir şeyler yiyorlardı. Benim biraz önce bitiremediğim yemeğim aklıma geldi ve bunu hemen aklımdan sildim. Şu an önemli olan yemek değildi.
Sofradakileri süzmeyi bitirdiğimde abim dışında herkesin aynı şekilde durduğunu fark ettim. Abim gitmiş miydi? Bu da şu an umurumda değildi çünkü o aklıma geldikçe gerçekten yeniden sinirlenmeye başladığımı hissediyordum. Kafamdaki tüm düşüncelerin önünü kestim ve yavaş adımlarla masaya doğru ilerledim. Benim geldiğimi fark eden diğerleri neredeyse aynı anda bakışlarını üzerime çevirmişlerdi. Hepsinin odaklandıkları kişinin ben olmam aşırı derece de rahatsız ediciydi. Hepsine bakışlarını benden çekmeleri için bağırmak istiyordum, ama tabi ki böyle bir şey yapmamıştım.
Hepsinin benim konuşmamı beklediklerini anladığımda hafifçe öksürdüm.
"Odalarınızı göstereceğim," dedim sadece. Herkes ortam rahatmış gibi davranıyordu ama gerçek olan bu değildi. Abim şu an burada olmayabilirdi ama onun ardında bıraktığı sözler, gerilimi aynı hizada tutuyordu.
Bunu bekliyormuş gibi yüzüne rahatlama yayılan Burak'a diktim bakışlarımı. En çok hangisine sinirliydim, Burak mı? Yoksa Elif mi? Belki abime, belki de kendime. Ama ne olursa olsun Elif ve Burak'ı yalnız ve çaresizce bırakamazdım, elimden gelen her şeyi yapacaktım. İlk işim kalacakları odayı göstermekti.
Burak sofradan kalktığında Elif'te diğerlerine hafifçe gülümsedi ve oturduğu yerden kalktı. Ardından da bana bakmaya başladı. Ben ise arkamı döndüm ve birkaç adım attım. Onların beni takip ettiklerini biliyordum. Büyük masadan birkaç adım uzaklaştıktan sonra çalışanların kaldıkları odalara doğru ilerledim. Onların kaldıkları yer ev ile birleşikti ama uzunca bir koridordan geçmemiz gerekiyordu. Koridora adımımı atar atmaz duvara uzandım ve elimle biraz aradıktan sonra düğmeye bastım. Koridor tek bir hareketimle aydınlandığında dikkatimi bej rengi duvarlar çekmişti.
Kafamı duvar renginden tamamiyle ayırdım ve koridorda normal adımlar atmaya başladım. Ben koridorun ortalarına varmıştım Burak ve Elif'te benim birkaç adım gerimde durarak ilerliyorlardı. Semih'in önceden kaldığı odanın önünde durduğumda aklıma canımı yakacak anıların dolmasına engel oldum ve sakince arkamı döndüm. Bakışlarımı Burak'a odakladım ve konuşmaya başladım.
"Sen burada kal. Önceki kaldığın oda da Remzi amca var. Sen gelmeden önce o orada kalıyordu zaten," dedim ağzımda kelimeleri geveliyerek. Abimin onlara yaptıklarından sonra utanıyordum çünkü gerçekten ben onları suçlamıyordum. Yani onlar bana ihanet etmiş olabilirlerdi ama Burak haklıydı. Annem yüzünden kız kardeşini ve annesini kaybetmişti. Beni kaçırmak için onlara yardım etmesi kesinlikle doğru değildi ama orada kaldığım süre boyunca bana zarar vermemişti ve zarar vermelerini de elinden geldiğince önlemişti. Elif için düşündüklerim ve hissettiklerim biraz daha karışıktı ama ona beslediğim saygı Burak'a olan saygımdan daha büyüktü. Elif, Burak'ı gerçekten seviyordu ve ona sadıktı. Onun için hapse girmeyi bile göze almıştı. Bu her zaman rastlanacak bir şey değildi. İşte, tüm bunları düşünürken Burak ve Elif'ten nefret etmek mümkün olmuyordu, onlara sırt çevirmekte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİTİK
Teen FictionSonbaharın gelmesiyle yere düşen yapraklar gibiydim ben, kalıcı değildim hayatta. Ne tutunacak bir dalım ne sığınacak bir ailem vardı. Bana tek öğretilen şey öfkeydi, acıydı. Yara almayı, yara vermekten çok önce öğrenmiştim halbuki. En çok zararı ki...