6-Yeni Şöför

570 27 9
                                    

 Odama çıktığımda hala gülümsüyordum. Onların sinirlerini bozmak, huzursuz etmek çok hoşuma gidiyordu. Onların canını yaktıkça intikamımı alıyormuşum gibi hissediyordum. Oysa ki onların bana yaptıkları karşısında benim yaptıklarım bir hiçti.

Tabi henüz. 

Odamın kapısını kapattıktan sonra. Yatağıma oturdum. Odamı gözden geçirdim. Yapacak bir şey aklıma gelmiyordu. Normalde benim yaşıtlarım şu sıralar harıl harıl bu sene olacağımız sınavlara çalışıyor olurdu ama ben hariç. Ben istisnaydım ve istisnalar kaideyi  bozmazdı. Bir süre daha odamda gözlerimi gezdirdim ama ne yapacağıma hala karar verememiştim. Kitap okuyamayacak kadar yorgundum zaten şimdi bu yataktan kalkıp kitaplığıma yürümeyi de gözüm almıyordu.

Bugün fazla duygu değişimi yaşamıştım. Ağlamıştım, şaşırmıştım, öfkelenmiştim. Deli gibi eğlenmiştim. Ve ilk defa geçmişi önemsememiştim. Birkaç saat boyunca hiçbir şeyi kafama takmadan abimle eğlenmiştim. Bu kadar duyguyu bir anda yaşamışken gerçekten kendimi bitkin hissediyordum. 

Bünye alışık değildi tabi.

Gözlerimi kapadım ve derin bir nefes çektim. Kapım tıklatıldı, ama cevap vermemi beklemeden içeriye bir ayı girdi. 

Cidden.

Abim. Lunaparkta benim için atış yaparak kazandığı ayıcığı yüzüne doğru kaldırmıştı. 

"Beste hanım, müsadenizle içeriye girebilir miyim lütfen," dediğinde kıkırdamalarıma engel olamamıştım. Gülümseyerek onu ayıplarcasına baktım ve kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Bu, benim içeirye giremeyeceğim anlamına mı geliyor acaba," dediğinde gerçekten çok büyük bir kahkaha atmıştım. Bunları söylerken sesini inceltiyordu, ki bu da çok komik oluyordu,

"Hayır, kafamı olumsuz anlamda sallamam içeri giremeyeceğin anlamına gelmiyor tabi ki. Sana bu hareketin yakışmadığını anlatmaya çalışıyordum sadece," dediğimde abimin kafasının karıştığını ayıcığın yan kısmından bakan gözlerinden anladım. Gülümsemem yüzümde daha da büyüdü.

Ayıcığı indirdi.

"Aa hadi ama Beste, kızım ben senin kadar zeki değilim. Ne demek istedin?" dedi.

Yüzümde çarpık bir gülümseme oluştu. 

"Benim senden, daha zeki odluğum kesin zaten," dediğimde kaşlarını çattı, tabi numaradan kaş çattığı çok belli oluyordu.

"Beste sen gıdıklanmak istiyorsun sanırım, ha? dedi. 

Benim gıdıklandığımı hatırlıyordu, hala. Çocukken, yani olaylar çok kötü bir hal almadan önce abimle çok iyi anlaşırdık. O zamanlar sürekli oyun oynardık ve ben mızıkçılık yapdığımda, ki bu çok oluyordu, yenilmeyi kabullenemiyordum, ceza olarak beni gıdıklardı ve ben gülmekten, kıpkırmızı olurdum.

Düşüncelerimi abimin sesi böldü. 

"Artık ne demek istediğini açıklayacak mısın yoksa, ben gıdıklamaya başlayayım mı?" 

"Tamam, tamam. Otur kaz kafalı ağabeyim benim, anlatayım. Umarım tek seferde anlarsın," dediğimde sözümü dinlemiş ve yatağa oturmuştu. 

"Bak şimdi. Kafamı olumsuz anlamda sallamamın sebebi, kapıyı çaldıktan sonra cevap vermemi beklememenden dolayıydı. Olay bu, sanırım bunu sen o zekanla gayette iyi anlarsın. Anlatıcın sağlam çünkü," dedim alaycı bir sesle, bu onu gülümsetmişti.

"Demek öyle Beste hanım," dedi ve hiç vakit kaybetmeden beni gıdıklamaya başladı. 

Gülmekten kıpkırmızı olmuştum. En sonunda telefonu çaldığı için beni gıdıklamayı bırakmıştı. Telefonu açtığında uzun uzun konuşmaya başladı ve her bir kelimesinde yüzündeki ifade daha da karmaşık bir hal alıyordu.

BİTİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin