25-Film

143 8 9
                                    

Aras'ı havuzun içinde çırpınırken gördüğüm andan sonrası bulanıktı. Nasıl bir hızla odamdan çıktığımı, merdivenlerden uçarcasına geçtiğimi ve ayağımda sadece çoraplarımla dış kapıdan çıktığımı ayrıntılarıyla hatırlayamıyordum.

O kadar paniklemiştim ki şu anda ellerim titriyordu. Ard arda sanki kalbim çıkacakmış gibi hızla nefes alırken kendime gelmeye, üzerimdeki paniği atmaya çalışıyordum. Pek başarılı olduğumda söylenemezdi hani.

Odamdan fırlayıp hızla salona indiğimde bana şaşkınca bakanlara tek diyebildiğim "Aras" olmuştu. Ağzımdan sadece adı çıkabilmişti. Benim telaşlı halim üzerine herkes ayaklanmış Serpil abla elinde tuttuğu şeyi, o an görememiş sadece masanın üzerine düştüğünde çıkattığı sesi duymuştum, düşürmüştü.

Şimdi herkes, havuzun çevresindeyken hepimizde farklı düzeyde bir telaş vardı. Hiç şüpesiz en çok telaşlanan ve üzülen Serpil ablaydı. Zaten şu an ayakta bile zor duruyordu. Volkan abinin kolunu tutuyordu. Volkan abide onu destek olurcasına sarılmıştı ikiside Aras'ın başında dikiliyordu.

Ben havuza yaklaşmışken Aras'ın artık suda olmadığını fark etmiştim.

Yiğit, Aras'ı havuzdan çıkartmış, onu boğulmaktan kurtarmıştı.

Ben onları gördüğümde ikiside sudan çıkmış, sırılsıklamdı ve Aras nefes almaya çalışıyordu. Şimdi ise çimenlere oturtmuşlardı ve mide bulantısı ve birkaç kesik öksürük dışında iyiydi. Tabi yaşadığı korkuyu ya da bizim yaşadığımız korkuyu saymazsak herkes iyiydi.

"Eh be oğlum, yüreğim ağzıma geldi resmen, ya bir şey olsaydı? Ne yapardık biz?" diye acıyla söylenen Serpil ablaya ne Aras'ın ne de benim bir cevanım vardı. Ona bir şey olsaydı ne yapardık?

Kafamda binlerce soru dönüyorken ve çoğu da cevapsızken belki de hayatım boyunca bu soruya bir cevap bulamayacaktım.

Düşüncelerimi Yiğit'in sesi bölüdğünde bakışlarımı da aynı zamanda ona çevirmiştim.

"Üşüyecek, içeri geçin ve hemen üzerine gitmeyin. Hasta olabilir, onun dışında bir sorunu yok merak etmeyin," dedi Serpil ablayı rahatlatmak amacıyla.

Serpil ablanın yüzündeki korku ve acı geçmesede kafasını olumlu anlamda salladı ve Aras'ı elinden tutup kaldırdı. Hep birlikte eve doğru ilerlemeye başladılar.

Serpil abla ve Hatice teyze Aras ile eve doğru ilerlerken Volkan abi durdu. O sert yüzlü adamın yüzünü korku kaplamıştı: Evladına bir şey olacağının korkusu.

"Yiğit Bey, teşekkürlerim çok az kalacak çünkü yaptığınız çok büyük bir şey. Büyük bir iyiylik. Benim oğlumun hayatını kurtardınız. Allah ne muradınız varsa versin, ben... Ben gerçekten ne diyeceğimi bilemiyorum ama size çok teşekkür ederim," dedi gerçekten hayranlıkla, saygıyla, mutlulukla.

"Bir şey söylemenize hiç gerek yok, lütfen. Şimdi sadece eşinizin ve oğlunuzun yanında olun. İkiside çok korkmuş çünkü," dediğinde Volkan abi kafasını olumlu anlamda salladı ve hemen arkasını döndü. Bu sefer de Remzi amca onunla birlikte eve doğru yürüyordu. Herkes şokta olduğundan kimse pek bir şey söyleyememişti.

Bende.

Biri omzuma dokunduğunda yanmış gibi irkildim, zıplayarak ileriye bir adım attım. Arkama dönüp baktığımda omzuma dokunanın abim olduğunu fark ettim. Boğazımı tıkayan bir yumru vardı ve konuşmamı engelliyormuşçasına canımı sıkıyordu. Ard arda yutkundum ardından da konuşmaya başladım.

"Dalmışım," dedim kaşlarım çatık bir şekilde.

"İyi misin?" diye sordu abim o da telaşlı ve meraklı görünüyordu. Normal gözükmeye çalışarak, gözlerime yansıyan her neyse; acı, hüzün, korku, hepsini ruhumun derinliklerine tıktım ve cevap verdim.

BİTİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin