36-Doğum Günü

148 11 8
                                    

                  

Gözlerimi yeni güne açtığımda tüm o yorucu haftaların ağırlığı üzerimdeydi. Yatağımdan kendimi kaldırdığımda soğuk suyla yüzümü bolca yıkadım, üzerimdeki uykuyu hafiften dağıtmış olsamda yatağa girdiğim an tekrar uykuya dalabileceğimi biliyordum.

Fakat yatağa ilerlemek yerine dolabımdan siyah bir gömlek ve siyah keten bir pantolon alıp üzerime geçirdim.

Saçlarımı taradım ve öylece bıraktım. Yatağımı da toplayıp odamdan çıktım.

Tüm evi saran güzel kokuyu içime çekerek merdivenlerden indim. Hatice sultan döktürmüştü anlaşılan.

"Beste, kızım hadi. Otur da başlayalım, sıcak sıcak," dedi Hatice teyze, bağırmıştı. Anlaşılan mutfaktaydı ve adım seslerimi duyunca seslenmişti.

Hiçbir şey söylemeden sofradaki yerime oturdum. Diğerleri çoktan sofraya oturmuş bana bakıyorlardı. Abim düne göre daha mutlu ve daha rahat gözüküyordu.

"Nasılsın?" diye sordum normal olmasına çalışsamda sesim biraz ürkek çıkmıştı.

"Çok iyi, bugün Ebru gelecek. Hatice teyze ile tanışmaya," dedi sesi hem neşeli hemde heyecanlı çıkıyordu. Kafamı yavaşça salladım ve hafifçe gülümsedim.

O sırada Hatice teyze elinde çaydanlıkla içeriye girdi ve hepimizin çayını sırayla doldurmaya başladı.

"Sen ne yapacaksın bugün?" diye sordu abim çatalını domatese batırmıştı ve sırf laf olsun diye sorduğu anlaşılıyordu.

"Normalde senin yanında kalırdım. Ama anlaşılan Ebru hanım papucumuzu dama attırdı. Büyük ihtimalle kitapçıya giderim," dedim alayla.

"Kaç gündür benim yüzümden gidemiyorsun," dedi bu sefer içinden gelerek konuştuğunu anlamıştım.

"Saçmalama. Sen olmasaydın bir daha hiç gidemeyebilirdim, değil mi? O yüzden cidden hiç sorun değil," dedim ve Hatice teyzenin doldurduğu bardağıma şeker atıp karıştırdım.

Kahvaltı boyunca hep Hatice teyze ve abim konuşmuştu. Anlaşılan kız arkadaşını tanıştıracağı için heyecanlanıyordu. Hafifçe gülümsedim ve tabağıma doldurduğum her şeyi bitirip son yudumumu da içtim.

"Hadi ben kaçtım, akşam görüşürüz," dedim ve onlara arkamı dönüp koridora doğru yürüdüm.

Üzerime montumu geçirdim son olarak ayakkabılarımı da giyip dışarıya adım attım ve anında soğuk esen rüzgar yüzüme çarptı. Resmen kışın ortasındaydık ve hava gerçekten de çok soğumuştu.

Geçen senelerde bu kadar soğuk olduğunu hatırlamıyordum. Rüzgara karşı yürümeye başladığımda soğuk olmasına rağmen temiz hava beni rahatlatmıştı.

Havayı derin derin içime çektim ve adımlarımı hızlandırdım.

Her zaman taksi beklediğim yerde tekrar beklemeye başladım. İçimden yavaş yavaş şarkı söylemeye çalışıyordum. Zihnimi bir şekilde meşgul etmeliydim.

Birkaç dakika içinde taksi geldiğinde içimden şükrettim ve hızla taksiye binip adresi söyledim.

Başımı cama yaslayıp bir belirip bir solan görüntüleri izlemeye başladığımda hem aracın sıcaklığından hemde yolun bitmek bilmemesinden dolayı mayışmıştım. En sonunda vardığımızda taksiciye ücreti ödeyip arabadan indim ve dükkanı açtım. İçeriye adım atar atmaz bu atmosferi ne kadar özlediğimi fark ettim ve hafifçe gülümsedim.

BİTİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin