7-Fotoğraf

506 27 7
                                    

Eve geldiğimde hızlı bir şekilde odama çıktım. Üstümü değiştirdim. Bir eşofman ve bol bir t-shirt giymiştim. Böyle rahat ediyordum. Hemen banyoya yöneldim saçlarımı yeniden bir topuz yaptım. Gevşediği için rahatsız oluyordum. Hızlı bir biçimde aynada kendime baktım, ellerimi yıkadım ve aşağıya yöneldim.

İçimden abimin evde olması için dua etmeye başladım. Evde olmalıydı, onunla acilen konuşmalıydım. Eğer bugün onu evde bulup konuşabilirsem, yarın okulda o Emre denen gerizekalı kiminle uğraştığını anlardı.

Mutfaktan gülüşme sesleri geldiğinde bende mutfağa yöneldim. Zaten yemek vaktiydi, bu yüzden abim, evdeyse mutfakta olmalıydı.

Mutfağa girdiğimde, sofrada gözlerimi gezdirdim. Semih sofrada yoktu. Abim ve yeni şöför ise yan yana otumuş hem bir şeyler konuşuyor hemde gülüyorlardı. Hatice teyze ise herkesin tabaklarına çorba koyuyordu.

Bende sofraya ilerledim ve yerime oturdum. Abimle yemekten sonra konuşabilirdim. Bir anda hepsinin bakışları bana döndü.

"Ne oldu ya?"

"Hiçbir şey söylemeden oturunca dikkatimizi çekti ister istemez," dedi abim.

"Afedersiniz, dalmışım," dediğimde gülerek konuşmalarına devam ettiler. Önemsemeden yemeğime yöneldim. Hızlı bir biçimde de yemeğimi bitirdim. Onlar benim kadar acele etmemişlerdi tabi ki. Ben yemek yerken genelde kendimi kaybederdim, bir de şimdi abimle konuşmam gerekiyordu bu yüzden biraz daha hızlı yemiştim, tabi o yavaş yediği için benim önce bitirmem bir işe yaramamıştı.

Bir süre daha sofrada oyalandım. Ama abimin doyacağı yoktu. Kaç tabak yemek yemişti ama hala sofrada bulunan salataya dadanıyordu. Artık dayanamayacaktım. Kaç dakikadır onun yemeğini bitirmesini bekliyordum.

"Abi doymayı düşünüyor musun, yoksa biz yeni yemekler yapalım mı senin için," dediğimde sesimdeki alaycı tını ön plandaydı. Aslında bu kadar alaycı bir biçimde söylemek istememiştim. Umursamadım ve abime bakmaya devam ettim.

"Sen başla, yap yemek ama zehirlenirim diye korkuyorum," dediğinde iyi cevaptı ama altında kalmazdım.

"Korkma, senin miden çöplükten farksızdır. Benim yaptığım yemek senin midene zarar vermez," dediğimde yüzümde çarpık bir gülümseme vardı. Abim tam gülümseyerek cevap verecekti ki Hatice teyze araya girdi.

"Aa ayıp ama çocuğun gözü ilk günden sizden korkacak. Kız, sende neden ağabeyine karışıyorsun bakayım? Yesin çocuk yemeğini," dediğinde gülümseyerek Hatice teyzeye göz kırptım.

"Yemesin, yemese ne olacak? Kilo alıyor git gide. Ben sırf onu düşünüyorum, zaten az kası vardı o da kilolarından dolayı gitmesin diye demiştim. Aman size iyilik yaramıyor, ha," dediğimde yüzümü üzülmüş gibi buruşturdum. Bunun üzerine Hatice teyze abime döndü.

"Aslında Beste haklı çocuğum. Kilo aldın sen, bu kasları yapmak için az uğraşmadın, dikkat et kaybolmasınlar," dediğinde kocaman bir kahkaha patlattım.

"Sen de mi Hatice teyze? Güvendiğim dağlara kar yağdı desene," diye kafasını ayıplarcasına salladı ve o da benim gibi gülmeye başladı. Yeni şöförün yüzünde ise hafif bir tebessüm belirmişti. Tabi bir şey anlamamıştı.

Abim benim yaşlarındayken, yani o zamnalar evde daha fazla zaman geçirirdi. Sürekli diyet yapar, kas çalışırdı. En sonunda istediğini yapmıştı. O zamanlar bu çabası onun hakkında komik şeyler düşünmeme sebep oluyordu. O zamanlar 13 yaşındaydım ve bana oldukça tuhaf geliyordu bu çabası. Şimdiyse bu yüzden dalga geçiyordum.

"Neyse, hadi doyduysan kalk, senin yardımına ihtiyacım var," dediğimde gülümsemesi yarım kalmıştı. Bana soran gözelrle baktığında.

"Bir sorun yok, sadece aklıma takılan şeyleri sana soracağım o kadar. Hadi," dediğimde sofradan kalktı.

BİTİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin