Shizuo kapı zilinin sesini duyduğun da henüz uyanmamıştı. Gözlerini kısarak doğrulmaya çalıştı. Onu uykusundan bölen kişiye içinden saydırmaya başlamıştı bile. Kapının önüne geldiğinde bir elini karman çorman olmuş saçına atmış daha da çok karıştırmakla meşguldü. Kapıyı açtığında kimseyi göremedi, yeniden bir küfür savurdu, neden hep sinirli olmak zorundaydı sanki. Tam kapıyı kapatacaktı ki, kapının köşesine konmuş siyah kutuyu fark etti.
Kutuyu da alarak mutfağa doğru ilerledi ve masaya bıraktı. Dudakları yukarı doğru sinirle kıvrılırken aklına İzaya gelmişti. Sabah sabah kendisini uyandırmaya başka kim cesaret edebilirdi ki zaten. Onu en son gördüğü anı hatırlayınca içindeki sinir de gitmiş yerini sadece merak bırakmıştı. Bu defa nasıl bir oyun oynamıştı ona? Kutuyu eline alarak etrafına baktı ve biraz salladı. İçinde ne gibi bir sinir bozucu bir şey bekliyordu acaba onu? Belki de bir bomba falan yerleştirmişti pire içine. Daha fazla beklemeye gereği duymadan kutuyu açtığında içinden bir telefon çıktı. Telefonun altına da iliştirilmiş bir de not vardı.
"Elveda Shizu-chan!"
Shizuo nottaki yazıyı okuduğunda boş gözlerle bakmaya devam etti bir süre. Öylece donup kalmıştı ne yapacağını şaşırmış halde. Bu kutuyu kapısına bırakan İzaya ise eğer fazla uzaklaşmış olamazdı. Hızlıca pencereye doğru koştu ve sokaktan gelip geçen insanlara baktı. İzaya'yı hiçbir yerde göremeyince kendi aptallığına güldü.
İzaya'nın onun için evine kadar gelecek hali yoktu ya, kesinlikle yine birilerini kullanmıştı bunun için. Tekrar kağıtta ki notu okudu ve telefonu eline alarak inceledi. Bu telefon İzaya'nın kullandığı telefondu ve notta yazanlar da çok açık bir dille ifade edilmişti.
İzaya muhbirliği, İkebukuro'yu ve onu bırakarak gidecekti yani öyle mi? Hayır bu mümkün değildi, yine başka bir oyun olmalıydı bu da. Birazdan elindeki telefon çalardı ve o onun uyuz edici sesini duyardı. Ya da kendini başka bir tuzağın içinde falan bulurdu. İşin içinde İzaya olunca aklından geçenleri tahmin etmek imkansız bir hal alıyordu neticede. Hepsi buydu, başka bir anlamı yoktu olamazdı da, ama neden içinde bir huzursuzluk vardı. Neden sezgileri ona bambaşka şeyler fısıldıyordu. Gittikçe daha çok öfkeleniyordu ona işte ve öfkesini kontrol edemeyerek masaya yumruğunu geçirdiği sırada yataktan fırladı.
Şaşkın şaşkın etrafına bakındı. Yani, az önce olanların hepsi birer rüya mıydı? Kendine ve odaya baktı, yatağa sonra tekrar kendine. Giderek sakinleşmeye başladı. İzaya'yı rüyasında görmüştü; teknik olarak kendisini değil belki ama tüm her şeyin onunla ilgisi vardı sonuçta. Neden böyle bir rüya görmüştü ki? Hepsi dün gördüğü yüzündeki o lanet ifade yüzünden olmalıydı.
Tam yataktan kalkacağı sırada kapının çalan zilini duydu. Yüzü düşerken kaşları çatılmıştı. Kapıyı açmamak için resmen kendiyle çelişiyordu. Kapıya doğru yürümeye başladığında kendi kendini telkin etmeye çalıştı.
Az önce olanlar gerçek değildi. Gerçek olmayacak. Hepsi sadece aptal bir rüyadan ibaret Shizuo.
Sakinliğini korumaya çalışarak kapıyı açtığında Celty'le karşı karşıya geldi. Yüzünde ki şaşkınlık ifadesi büyürken, haberinin olmadığı önemli bir şeylerin meydana geldiğini kavradı hemen. Celty yazdığı kelimeleri Shizuo'ya uzatırken Shizuo nefesini tutmuştu.
"Merhaba Shizuo. Sana bir şey sormak için geldim."
Shizuo başıyla onu onaylarken, bir an önce ağzındaki baklayı çıkarmasını bekliyordu.
"İşim düştüğü için İzaya'nın ofisine gittim, fakat ofisin devredildiğini öğrendim. İzaya'nın evi de boş. Dollars'ta ya da chat sitelerinde de dün geceden beri görünmedi. Kısaca sanki ortadan kayboldu." dedi.
Shizuo'nun rüyasındaki görüntüler aklını bir bir meşgul ederken, Celty'e "Benim hiçbir şeyden haberim yok." dedi sinirli bir tavırla.
Celty Shizuo'nun aklındaki düşünceleri anlamak istermiş gibi duruyordu karşısında. Bir kaç dakika onu süzdükten sonra sözlerine devam etti.
"Farkındayım Shizuo, demek istediğim eğer İzaya'yı bir yerlerde görürsen bana haber verir misin?" Shizuo sinirle yumruklarını sıkmıştı, alnındaki damarlar atıyordu. Celty bunu gördüğünde bir adım geriledi.
"Eğer İzaya'yı İkebukuro sokaklarında görürsem, onu öldüreceğim."
Celty bu alışılagelmiş tepkiyi gördüğünde iç çekti ve görüşürüz dedikten oradan ayrılarak uzaklaştı.
Tüm bunlar olup biterken İzaya, Shizuo'nun evinin görülebileceği bir binanın tepesinden onu izliyordu. Bu şehirden ayrılmadan önce neden buraya geldiğiyle ilgili hiçbir fikri yoktu. Sadece ayakları onu buraya kadar getirmişti işte ve o şu an görünmeyeceği bir yerden Shizuo'yu izliyordu. Bir şekilde ona veda ediyordu aslında. Garip bir düşünce zihnini zorlarken; koca şehirde veda etmeyi isteyebileceği tek kişinin en büyük düşmanı ve bir canavar olması çok ironiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vurgun (Shizaya)
Fanfictionİkebukuro'nun en ünlü muhbiri Orihara İzaya, muhbir olmaktan vazgeçerse ne olur? İzaya tüm o gürültülü yaşamından uzaklaşmış ve yaptığı işi bırakma aşamasına gelmiştir. Yaşadığı şehri terk etmeye karar veren İzaya, gizemli bir kadınla karşılaştıkta...