Shizuo yemekleri yaptığında çalışma odasındaki İzaya'ya seslenmişti. Dünden beri aralarında hala bir sessizlik hakimdi. İzaya bir şey demeden mutfağa geldi ve sandalyesini çekip oturdu. Yemeğini yedikten sonra da yavaşça ayağa kalktı.
"Ellerine sağlık Shizu-chan."
Başka hiçbir şey söylemeden arkasını dönüp gideceği sırada Shizuo daha fazla dayanamadı ve masadan kalkarak onu kolundan tutup gitmesini engelledi.
"Bu akşam değişik bir şeyler yapmak ister misin pire?"
"Ne gibi?"
"Bilmiyorum mesela dışarı çıkalım mı?"
O sırada İzaya'nın yüzünde değişik bir ifade belirdi ve eliyle ağzını kapayarak doğru banyoya koşturdu. Shizuo'da arkasından gitmişti. İzaya dizlerinin üzerine çökmüş az önce yediği her şeyi tuvalete çıkarıyordu. Shizuo ise üzgünce gözlerini kapatıp açtı ve İzaya'nın yanına giderek sırtını sıvazladı.
"Dışarı çık Shizu-chan."
"Hayır, yanında kalacağım."
"Saçmalama, seninde miden bulanacak."
Shizuo İzaya'nın söylediklerini takmadı ve İzaya yerinden doğrulduğunda onun elini yüzünü yıkayıp, ağzını çalkalamasını seyretti. Gözlerinde acı dolu bir bakış vardı.
Ardından mutfağa yönelerek yarım kalan yemeğini çöpe döktü ve sessizce mutfağı topladı. İzaya'nın adım seslerini duyduğunda ona doğru döndü.
"Üzgünüm... Ben unutmuşum bugün bir işim vardı ama erken dönerim. Senin bir planın var mı?"
İzaya boş boş Shizuo'ya baktı. Sanki son zamanlarda aralarındaki mesafe büyüyor gibi geliyordu. Daha az konuşur ve vakit geçirir olmuşlardı. Geceleri bile İzaya Shizu'ya sokulup öptüğünde o geriliyor ardından da iyi geceler deyip hemen uyuyordu. Shizuo'nun düşüncelerini duyamayan İzaya aslında içinden bu duruma oldukça üzülüyordu.
Bu şekilde devam ederlerse ikisininde bir süreden sonra yollarını ayırmalarından başka şansları kalmazdı. O zaman ne olacaktı? Eskisi gibi iki düşman mı? Bunun için de artık çok geçti. Bu saatten sonra asla eskisi gibi olamazlardı. Daldığı düşüncelerden çıkarak ona cevap verdi.
"Bir planım yok."
"Anladım, eğer herhangi bir şey olursa beni ararsın tamam mı?"
"Tamam."
Shizuo kapıya doğru yönelecekken İzaya'ya yaklaştı ve yanağına masum bir öpücük kondurdu. Ardından kapıya doğru gitmeye devam etti. İzaya dış kapının kapanma sesini duyduğunda hala Shizuo'nun arkasından bakıyordu. Bir süre sonra çalışma odasına ilerledi ve bilgisayarının başına oturdu.
Shizuo İkebukuro'ya geldiğinde cebinden kırışmış kağıdı çıkardı. Kağıtta Tom'un ona verdiği adres yazılıydı. Artık evin içinde sigara içmediği için daha az sigara içer olmuştu. Yine de her zaman cebinde bulundurduğu paketten, bir dal sigara aldı ve dudaklarına götürüp yaktı.
Boş bir sokağa girdiğinde yol boyunca oldukça eski binaların önünden geçmişti. Adresteki yere geldiğinde duvarları hafif çatlamış bir apartmanın ilk dairesi önünde duruyordu. Yavaşça kapıyı çaldı ama açan olmadı. Bir daha çaldı, en sonunda hafif sinirlenerek elini kapıya attı. Metal kısımları paslanmış kapı kolunu tutmasıyla elinde kalmıştı zaten. Hafifçe kapıyı yana çekerek eve girdi.
Gördüğü manzaranın karşısında kaşları çatılmıştı. Burası tek odalı bir daireydi. Sağ tarafta yerde bir futonda yatan kırklı yaşlarında bir adam vardı. Başındaki ıslak bezi gördüğünde adamın hasta olduğunu anlamıştı. Parayı vermesi gereken adam büyük ihtimalle bu adamdı. Gözlerini odanın etrafında gezdirirken diğer köşede duvara sinmiş bir kız gördü. Kız yere çökmüş kollarını bacaklarının etrafına dolamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vurgun (Shizaya)
Fanfictionİkebukuro'nun en ünlü muhbiri Orihara İzaya, muhbir olmaktan vazgeçerse ne olur? İzaya tüm o gürültülü yaşamından uzaklaşmış ve yaptığı işi bırakma aşamasına gelmiştir. Yaşadığı şehri terk etmeye karar veren İzaya, gizemli bir kadınla karşılaştıkta...