Değişim 2

1.5K 121 11
                                    


Shizuo yapması gereken son tahsilat işini bitirdikten sonra İkebukuro'nun meydanındaki küçük parka yöneldi. Süs havuzunun önündeki banklardan birine oturmuş, bir dal sigarasını yakarak derin bir nefes almıştı.

Ciğerlerindeki dumanı havaya üflerken gözlerini kıstı. Aklındaki düşünceler uzun zamandır zihninden atamadığı düşüncelerdi. Sabah uyandığında ve gece uyurken bile aklına sadece İzaya geliyordu. Koca bir hafta geçmişti ama Shizuo İzaya'yı düşünmekten vazgeçememişti. Her geçen gün sinirleri daha çok geriliyordu. Uyandığı andan itibaren her an aklını meşgul etmesi yetmiyormuş gibi bir haftadır ortalarda görünmediği için sanki ekmeğine bal sürüyordu. Bu sefer Shizuo düşünmeyeceği varsa da endişelendiği ve merak ettiği için aklını ondan alamıyordu.

Birkaç defa ofisinin ve evinin önünden sanki geçiyormuş gibi yapmış bir umut İzaya ile karşılaşmayı beklemişti. Yine de o pire hiçbir şekilde karşısına çıkmamıştı ve daireleri de bomboştu. Etraftaki insanlar da artık sürekli onu konuşuyorlardı. Kimisi bulaştığı çeteler tarafından öldürüldüğünü söylüyor, kimisi yer altında araştırma yaptığı için gözlerden uzak kaldığını. Bazıları ise; fena şekilde dövüldüğü için hastane de yattığını rivayet ediyordu.

Dollars'ta ve diğer chat odalarında bile İzaya konuşuluyordu. Shizuo her an öfke patlaması yaşayacakmış gibi hissediyordu kendini nedense. İzaya'yı bir bulsun bu sefer gerçekten onu öldürecekti. Tch sigarasını çöp kovasında söndürerek ayağa kalktı. Eve doğru yürümeye başladı.

Diğer insanlar ne derse desin İzaya ona İkebukuro'dan ayrılmayacağını söylemişti. Bu durumda yaralanmış olma ihtimali olabilirdi. Son seferinde de baygın halde kapısında bulmamış mıydı onu? Shinra yaralandığından bahsetmemişti ama yara almadığını da söylememişti ki...

Shizuo ellerini saçlarının arasında geçirirken aynı anda "Lanet olsun!" dedi kendi kendine. Yoldaki küçük çakıl taşlarının birine tekme savurdu. O küçük çakıl taş Shizuo'nun tekmesinden sonra havalanıp karşı tarafta duran fırıncının camını indirmişti. Shizuo yaptığını izlerken, içindeki canavara da lanetler etmeyi unutmayı. Onu bu haliyle sevebilecek kimse olmayacağını düşünürken içi burkulmuştu. Etraftaki insanlar olan bitene ve Shizuo'ya şaşkın bakışlarını dikmiş süzüyorken Shizuo etrafa bağırdı.

"Ne bakıyorsunuz lan, teme? Shizuo'nun sesini duyan insanlar şoktan çıkmış gibi yaptıkları işe devam ettiler ama gözünün ucuyla yine Shizuo'ya bakmaya devam ettiler. Fırıncı ise, camını kıran kişinin Shizuo olduğunu görünce sesini bile çıkarmadan hemen içeri sinmişti adeta.

Shizuo gülsün mü ağlamasın mı bilemedi. Herkes ondan işte böyle korkuyordu. Ondan ve onun lanet gücünden...

Shizuo hareketlerini hızlandırarak evinin önüne geldi. Apartmana doğru baktığında kapıdan siyah montlu birinin girdiğini görmüştü. Yüzünü göremese de bu kişiyi İzaya'ya oldukça benzetmişti. Hareketlerini hızlandırarak apartmana girdi. Merdivenlerden gelen ayak seslerini duyabiliyordu. Koşar adımlarla o da peşinden yukarı çıkmaya başladı. Kendi dairesini de geçtikten sonra bir üst dairesinde kapının kapanma sesini duydu.

Bu kişi her kimse üst dairesine girmiş olmalıydı. Kapının önünde öylece durdu ve kapalı olan kapıya baktı. Ona yetişememiş ve yüzünü görememişti. Kapıyı çalıp çalmamak arasında kaldı.

Sonra da ne yaptığını yeni fark ediyormuş gibi kolunu duvara koyarak güç almaya çalıştı. Az önce sırf İzaya'ya benzettiği birini gördüğü için deli gibi evine kadar takip etmiş, şimdide belki odur umuduyla bilmediğini birinin dairesinin kapısını çalmak üzereydi.

Shizuo bir kez daha lanet okudu ve yumruk yaptığı elleriyle merdivenlerden aşağı inerek kendi dairesine girdi. Kapıyı kapatır kapatmaz olduğu yere çöküverdi ve yüzünü ellerinin arasına aldı. Artık düzelmesi için çok geç olduğunu anlamıştı. İzaya onu sonsuza kadar değiştirmişti.


*Shizuo bazı şeyleri anlamaya başlamış gibi görünüyor. Bundan sonra ne olur dersiniz? *-*

Vurgun (Shizaya)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin