Aile

1.3K 90 20
                                    


Shizuo gözlerine gelen güneş ışığı yüzünden rahatsızca kıpırdandı ve gözlerini açtı. Yavaşça doğrulduğunda etrafına baktı. İzaya çoktan uyanmış olmalıydı. İçerden gelen tabak çanak seslerini duyduğunda gülümsedi.

Ayağa kalkıp direk mutfağa yöneldi fakat evde bir değişiklik vardı. Ne olduğuna bir anlam veremeden mutfağa ulaşmıştı. İzaya'nın arkası dönük bir şekilde yiyecek bir şeyler hazırladığını gördüğünde sessizce yanına gidip arkasından kollarını beline sararak çenesini omzuna yasladı.

İzaya'da ona sarılan ellerini tutup başını ona doğru çevirmişti.

"Uyandın mı Shizu-chan? Bu aralar çok uykucu oldun."

İzaya'nın en içten gülümseyen yüzü ve sevimli halleri öylesine dokunmuştu ki içine yutkundu. Böylesine mutlu olabileceğini hiç düşünmemişti, her şeye sahip bir adam gibi hissediyordu kendisini.

Bakışları onun elinde tuttuğu şeyi gördüğünde kaşları çatılmıştı. Elinde bir biberon vardı ve içi sütle doluydu. İzaya, Shizuo'nun dudaklarına tatlı bir öpücük kondurduktan sonra onun kollarından sıyrılarak içeri doğru yürümeye başladı.

"Shizu-chan, kahvaltını et bir an önce işine geç kalacaksın."

İzaya'nın bir odaya girip kapıyı kapattığını duyduğunda hala şaşkınca arkasından bakıyordu. Başını çevirip masaya baktı ve masadaki kahvaltıyı gördü. Ardından ağır adımlarla İzaya'nın arkasından ilerledi ve daha önce hiç görmediği o kapının önünde durdu. Yavaşça kapının kolunu indirdi ve içeri bir adım attı.

Duvarlar pembe renkteydi ve tavanda maviye boyanmış üstüne beyaz küçük ve sevimli bulutlar çizilmişti. Büyük ihtimalle duvar kâğıdıydı ama çok hoş görünüyordu. Sağ tarafındaki duvarda renkli raflarla oluşturmuş bir kitaplık vardı ama üstünde daha çok oyuncaklar dizilmişti. Onun yanında bir çocuk gardolabı vardı.

Shizuo'nun şaşkınlıkla gözlerini gezdirdi odanın içinde, burası kesinlikle bir çocuk odasıydı. Bunu söylemek için pembe fırfırlarla bezenmiş bebek beşiğini görmesine gerek bile yoktu. Ama işte tam karşısındaydı. İzaya beşiğin yanına konulmuş beyaz ahşaptan sallanan sandalyede kucağında simsiyah yeni yeni çıkan saçları olan bir bebekle oturmuştu ve ona biberondaki sütü içiriyordu. Yüzünde oldukça memnun ve huzurlu bir ifade vardı.

Kapının kapanma sesini duyduğunda başını kaldırıp Shizuo'ya baktı ve ona sımsıcak gülümsedi. Shizuo bu görüntüyle adeta vurulmuş gibi hissetmişti. Duygularını tarif edecek kelimeler bulması mümkün değildi. Artık rüya gördüğünün bilincindeydi. Yavaşça yanlarına yaklaştı ve bir eliyle İzaya'nın yanağını okşarken bebeğe daha dikkatli bakmaya çalıştı.

Bebeğin siyah saçları ona çok benzerken açık renk sarıya çalan gri gözleri de kendi gözlerine çok benziyordu. İzaya yavaşça ayağa kalktı.

"Kızımızı kucağına almak ister misin, yoksa hala alışamadın mı?"

Shizuo bir İzaya'ya bir de bu küçücük bebeğe baktı. O kadar küçük ve narin görünüyordu ki ona zarar vermekten korktuğu için dokunamıyordu şimdi bile.

"Kendi kızımıza asla zarar vermeyeceğini biliyorum, bu kadar tereddüt etme."

İzaya bebeği Shizuo'nun kucağına verdiğinde nasıl tutması gerektiğini de ona gösterdi. Shizuo'nun buğulu gözleri onun ne kadar duygulandığını gösterirken İzaya biraz yaklaşarak Shizuo'ya ve bebeğe sarılmıştı. Gözleri mutlulukla parıldıyordu.

"Çok zor oldu ama değdi, değil mi? Artık tam bir aileyiz."

Shizuo İzaya'nın hafiften kızarmaya başlayan gözlerine baktığında yüreği atmayı kesmiş, nefesi teklemişti. Bebeği sarsmamaya özen göstererek hafiften eğildi ve İzaya'nın gözlerinden öptü. Bu sırada İzaya neşeyle kıkırdamıştı. Bir elini Shizuo'nun göğsüne koyduğunda Shizuo İzaya'nın parmağındaki yüzüğü yeni fark etti.

Yüzündeki gülümseme giderek büyürken onun ne demek istediğini anlamıştı. Bu bugüne kadar gördüğü en güzel rüyaydı ve elbet uyanacağını biliyordu.

Bunu düşünmesiyle kulakları kapının zil sesiyle dolmaya başladı. Shizuo istemeye istemeye gözlerini açtı ve yan tarafına döndü. İzaya'yı uyurken bulmayı ümit ettiği yerde olmadığını gördü. İçinden hep aynı şeyler diye geçirdi ve yataktan çıktı. Hala çıplak olduğunu fark ettiğinde üzerine bir şeyler geçirdi ve içeri doğru yürümeye başladı. İçeriden konuşma sesleri geliyordu.

Büyük odaya geldiğinde gözlerini tekrar açıp kapattı ve gördüğü görüntüyü hazmetmeye çalıştı. İzaya bir kadına sarılmıştı... İzaya saçları uzun gri renkte olan ve siyah garip bir elbise giren kadına çok içten bir şekilde sarılmıştı. Yok artık! Tanrım, neler dönüyordu burada?!

Hızlı adımlarla yanlarına geldi, alnındaki damarlar atmaya başlamıştı ve sanki gıcık tutmuş gibi bilerek öksürdü. Shizuo'nun sesini duyan İzaya kendisini saran kollardan çıkarak geriye doğru bir adım attı. Shizuo'ya baktığında onun kıskançlıktan çatlamak üzere olduğunu gördüğünde seslice kıkırdadı.

"Misafirimizin geleceğinden bahsetmemiştin pire." 

Shizuo, konuşmamış adeta homurdanmıştı. Gri uzun saçları olan kadın gülümseyerek Shizuo'ya baktı.



Vurgun (Shizaya)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin