İzaya ve Shizuo eve vardıklarında Festivalin başlamasına yarım saat vardı. Gülüşerek eve girdiklerinde Shizuo bir kolunu İzaya'ya atarak onu kendine doğru çekti ve sıkıca sarıldı.
"Yavaş ol Shizu-chan! Bu kadar sıkı sarılırsan kemiklerim kırılır." İzaya neşeli bir şekilde kıkırdıyordu hala. Shizuo kollarını gevşetse de İzaya'yı bırakmadı.
"Ne kadar endişelendiğim hakkında bir fikrin var mı? Üstelik sakinliğimi korumaya çalışmak benim için en zor olan kısımdı. Karışıklık çıkarsaydım ne yapar eder başıma iş açardın ve bende sizinle gelemezdim."
İzaya başını Shizuo'nun göğsüne dayamıştı.
"O konu da haklısın işte, bende senin için çok endişeleniyorum ne yapayım. Kendini kaybettiğin zaman ne yaptığını bilmiyorsun sen. Silahların şakası olmaz Shizuo ve bizim gittiğimiz yerde silah deposu gibi bir yerdi. Sende gördün. Neyse ki sorunsuz halledebildik."
"Aşkım, sen ne yaptığının farkında değilsin hâlâ. Binlerce insanın hayatını kurtardın. Bunun için başkalarına güvendin ve onların da güvenini kazandın. İlk defa böyle kıvrak bir zekaya sahip olduğun için seninle gurur duyuyorum."
İzaya, Shizuo'nun sözlerinden sonra sırtına koca bir yumruk geçirdi. Bu sadece Shizuo'yu hafif gıdıklamıştı o kadar.
"Saçmalama Shizu-chan, sen benim kim ol-"
"Hı hı, kim olduğunu biliyorum."
Shizuo İzaya'nın sözünü kestiğinde ona sırıtmıştı. Ardından sözlerine devam etti.
"Sen benim sevgilimsin." Shizuo'nun sözlerini duyduğunda İzaya'da kıkırdadı.
Aslında arada iyi bir şeyler yapması da fena olmazdı. Sonuçta bunu sadece o kadar insan ölmesin diye yapmıştı. Hem çevresinde güvenebileceği insanlara sahip olmakta kötü bir şey değildi ki. Hayır ya, ne alaka... O bunu sadece para için yapmıştı işte, Shizuo'nun aklına saçma şeyler sokmasına izin vermeyecekti. Aradan biraz zaman geçmişti ki Shizuo onu yatak odasına doğru sürüklemeye başladı.
"Shizu-chan bir dur çekiştirmesene, ne oluyor?"
"Yukatalarımızı giyelim İzaya, az bir vakit kaldı. Birazdan evden çıkmamız lazım. Festivalin girişinde Shinra ve Celty'le buluşacağız."
"NE?!"
"Benim yukatam falan yok. Giymem ben öyle bir şey."
"Evet, var. Ben aldım, sana ve kendime. Hem seninkinin rengi de siyah. Çünkü başka renk alsam kesin giymezdin."
"Evet, ne hayır! Yine giymeyeceğim ki..."
"Evet giyeceksin."
Shizuo yatak odasında İzaya'nın kıyafetlerini çıkartmaya çalışıyordu. İzaya ise direnmeye. On dakikanın ardından kavga dövüş ikisi de giyinmişti.
Kapıdan çıktıklarında İzaya hala somurtuyordu, Shizuo'nun ise mutlu olduğu her halinden belli oluyordu. Shizuo, sokağa çıktıklarında etrafındaki insanların hiçbirini umursamadı ve İzaya'nın elini tuttu. İzaya her ne kadar elini ondan kurtarmak için çekiştirsede Shizuo'nun gücüne karşı kazanamadı ve o şekilde birlikte festival alanına gittiler.
...
Meydan şimdiye kadarki en kalabalık haliyle karşılarındaydı. Bu yılki festival geçen senekinden çok daha fazla kişiye misafirlik yapıyordu. İzaya ve Shizuo'nun aralarından geçtiği her kalabalık şaşkın bakışlarla onları izliyordu.
Her tarafta parmaklar onları gösteriyor ve fısıltılar bir gürültü haline geliyordu. İzaya ise gittikçe daha çok sinirleniyordu. Elini tekrar Shizuo'nun elinden kurtarmaya çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vurgun (Shizaya)
Fanfictionİkebukuro'nun en ünlü muhbiri Orihara İzaya, muhbir olmaktan vazgeçerse ne olur? İzaya tüm o gürültülü yaşamından uzaklaşmış ve yaptığı işi bırakma aşamasına gelmiştir. Yaşadığı şehri terk etmeye karar veren İzaya, gizemli bir kadınla karşılaştıkta...