Kıymetli Biricik İzayam

1.5K 104 14
                                    


Shizuo boş yolda tek başına adrese doğru yürürken bir yandan da İzaya'nın amacının ne olduğunu düşünüyordu. Ardından aklına rüyası geldi. Yüzünü buruşturmadan edememişti. Rüyasında ona aşık olduğunu düşündüğü o kısım, İzaya'nın bakışları, tadı, kokusu... Sadece bir rüya deyip geçemeyecek bir iz bırakmıştı onda. Fazla gerçekçiydi. Şimdi bile o anları düşündüğünde vücudundaki kan akışı hızlanıyordu.

O böyle hissediyorken, İzaya hala aynı İzaya'ydı. Hala oyun oynamak derdindeydi. Bir kez olsun başkalarının duygularını kale almamıştı. O kendisini bir oyuncak ya da piyon olarak görürken, Shizuo nasıl ona olan duygularını kabullenebilirdi ki. Bu mazoşist olmakla aynı şey olurdu bu. İzaya'nın da ona aynı duygularla karşılık vermesi, Celty'nin insana dönüşmesi gibi imkânsız bir şeydi. Şu anda yaptığı şey bile bile cehenneme adeta.

Başını yoldan ayırıp karşısına baktığında İzaya'yı görür gibi oldu. Gölgeler ara sokaklarda kaybolurken, hala sokakta tek başınaydı. Kafasını iki yana sallarken artık baktığı yerde bile onu gördüğünü düşündü.

Cebinden çıkardığı adrese bir daha baktı. Sonra da önünde durduğu eski püskü binaya baktı. Doğru yere gelmişti. Tek katlı olan bu müstakil ev o kadar eskiydi ki duvarları çatlamış ve kolonları çökmek üzereymiş gibi görünüyordu. Ahşap olan kapının yarı açık olduğunu gördüğünde, kapıyı çalma gereği duymadan içeri girdi.

İçeri girdiğinde arka odadan gelen sesler duydu. Ses çıkarmadan yaklaşarak yanındaki odaya girdi. Çatlak olan duvardan yan odadaki konuşmaları net bir biçimde duyabiliyordu.

"Söylesene Orihara-san. Kimse sana bahsetmediği halde bu plandan nasıl haberin oldu?"

Shizuo duyduğu isimle olduğu yerde donup kalmıştı. Tanımadığı adamlar içeride İzaya ile birlikteydi. Cidden, İzaya nasıl bir dolap çeviriyordu böyle.

"Haberci kuşlarım var diyelim." İzaya'nın sesi umursamaz ve alaycı çıkmıştı oldukça. Ortamdaki adamları sinirlendiriyordu onun bu tavırları. 

"Boşuna yem atmaya çalışma, aramızda bir hain olmadığını biliyorum. Nasıl bir haber ağına sahip olduğunu bilmiyorum ama bu defa yakalandın Orihara-san, kaçamazsın." Adamın sesi kendinden emin çıkarken, İzaya belli etmese de gerçekten öfkeliydi aslında. İşin kötü tarafı bu yakuzalar hala planları değişse de amaçlarını gerçekleştirmek için bir fırsat bekliyorlardı.

İçeri kısa boylu çelimsiz bir adam girdiğinde İzaya onun aklındakileri okudu.

"Lanet olsun!" 

Duyduklarına tepki olarak fısıltıyla çıksa da düşünceleri dışarı, sesini odadakiler duymuş ve bu durumdan memnun olarak sırıtmışlardı. Kısa boylu adam aynı anda İzaya'nın yanı başındaki kişiye yaklaşarak kulağına bir şeyler fısıldadı. Söylenenleri duyan adam tok bir kahkaha attı.

"Duydun mu Orihara-san. Heiwajima kodese girmekten yırtmış. Yani çabaların boşa gitti, yakında burada olacaktır." İri yarı esmer olan adam oldukça neşeli görünüyordu. İzaya bunu zaten o adamdan çok daha önce duymuştu ama elleri ve kolları bağlıyken şu anda olaya müdahale edemiyordu.

"Ancak bir aptal bu odada ki bir avuç insanla Shizu-chan'ı zapt edebileceğini düşünür." İzaya alay ederek konuştuğunda yanı başındaki esmer olan, güçlü yumruğunu İzaya'nın karnına geçirdi. Darbeyle birlikte öksüren İzaya'nın ağzından kan fışkırmıştı. Yüksek sesle kahkaha atarak güldü. Adam çılgın gibi gülen İzaya'ya şaşkın gözlerle bakıyordu.

Hepsini öldüreceğim. 

İzaya odadaki sadece iki kişinin düşüncelerini duyabiliyordu, bu yüzden bunu hangisinin söylediğini anlamamıştı. Onlara garip bakışlar atarken kahkahası da dudaklarındaki yerini korumaya devam etti.

İzaya'nın kimin olduğunu çözemediği o düşünce Shizuo'ya aitti. İzaya'nın darbe aldığını gördüğünde kendine hakim olamadı ve öfkeyle zaten çatlak olan duvara geçirdiği yumruğuyla duvarda büyük bir oyuk açtı. İzaya gürültüyle gelen toz dumanını gördüğünde Shizuo olduğunu anlamıştı.

"Sonunda assolistimiz de gecemize teşrif etmiş bulunmakta." 

İzaya sırıtarak Shizuo'ya baktı. Onu gördüğünde içinde anlam veremediği bir rahatlama hissetmişti. Karnına yediği darbe baya sert olduğu için canı yanıyordu hala. Dışarıya belli etmemeye çalışıyordu sadece.

Shizuo oyuktan içeri adım attığında gözleri direk İzaya'yı aradı. Onu ahşap bir sandalyeye bağlanmış halde bulduğunda bakışları kesişmişti. İkisininde yüz ifadesi belirsizken sanki gözleri birbirine odaklanmış haldeydi.

Shizuo bakışlarını İzaya'nın gözlerinden ayırdığında onu baştan ayağa süzerek hasar tespiti yapmaya çalıştı. Dudağının kenarından ve burnundan kan akıyordu, yüzü ise her zamankinden daha solgundu. Gözünün altında da bir darbe izi vardı. Gerçekten kötü görünüyordu.

Shizuo'nun sadece alnındaki değil kollarındaki damarlar bile harekete geçmişti sanki. Çenesi kasılmış dişlerini birbirine bastırmış halde öfke soluyordu sanki havaya. İşte şimdi tam bir canavar gibi görünüyordu. O kadar çok sinirlenmişti ki adeta bir vinçle eş değer gücün tüm vücudunda patlamaya hazır halde sınırlarını zorladığını hissetti. Bu güçle bu köhne evi kolayca yerle bir ederdi.

"Pekala, burada davetsiz olduğum bir parti var sanırım. Bir tahsilat işi için gelmiştim de; içinizden hanginiz müşterimdi?" 

Shizuo'nun tehditkar sesi ve görüntüsü bir an için, içerideki bütün adamların oldukları yere sinmesine sebep oldu. Çıt çıkmıyor herkes dehşetle ona bakıyordu.

"Hmm, madem kimseden ses çıkmıyor; o zaman hepinize aynı muameleyi gösterirsem kırılıp darılmaca yok." 

Shizuo'nun yüzünde öyle mutlu bir ifade vardı ki sanki az sonra yapacağı katliamdan zevk alacakmış gibi duruyordu.

Herkes olduğu yerde donup kalmıştı. Dehşetle Shizuo'ya bakıyorlarken hareket etmeyi bile akıllarına getirememişlerdi. Shizuo İzaya'ya vurduğunu tahmin ettiği kişiye yöneldi, yani yanı başında duran esmer iri adama doğru ilerlemişti. Boyları neredeyse aynıydı. Adamı yakasından tutuğu gibi havaya kaldırdı.

Sen hangi hakla benim İzaya'ma dokunursun.

Sesli şekilde söyleyemediği bu düşünceler adamı çatıdan dışarı savurmadan önce aklını meşgul ederken İzaya'nın bu düşünceleri duyabileceğinden bir haberdi.

İzaya ise Shizuo'nun düşünceleri için şok üstüne şok yaşarken, yanlış duyma gibi bir ihtimalin olmadığının da farkındaydı bu sefer. Nasıl duymazdan gelebilirdi ki onun o garip düşüncelerini daha fazla. Ne anlam yükleyeceğini bilemezken allak bullak olmuştu ki; şu an kendini kaybetmenin zamanı değildi.

Shizuo abartısız tıpkı bir canavar gibi odadaki yaklaşık yedi adamı da vuruşunun etkisiyle fırlatarak duvarlarda birçok delik açmıştı. Oda neredeyse yıkılacak gibi görünüyordu.

Köşeye sinmiş olan az önce kısa boylu adam sıranın kendisine geleceğini anladığın da can havli ile belindeki silaha tutunarak titreyen elleriyle onu önüne doğru uzattı. Fakat namlunun ucundaki kişi Shizuo değil İzaya idi. Adam ne yaptığının farkında değil gibi görünüyorken zangır zangır da titriyordu. Parmağını tetiğin üstüne kaydırdığında odada tiz bir şekilde kulakları sağır eden silahın patlama sesi duyuldu.



Vurgun (Shizaya)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin